Görmüyorsun Hiç | Gay [Tamaml...

By tenuzo

855K 54.5K 25.3K

En yakın arkadaşım düşmanıma dönüşürken bana sadece izlemek kalmıştı. 1 #gay 1 #boyxboy 1 #loveislove 1 #eşci... More

giriş
ihanetin daha keskin o güzel gözünden
ölüm kokar hatıralarım
böyle gitme ağlarım
hüngür hüngür ağladım senin alacağın olsun
ah be, hiç haberin yok
erkekler ağlamaz diyen seni tanımamış
kırılır kanadım, dönemem geriye
bu sapa yere beni attılar
yine de kalkar severdim
burda alevlerin içindeyiz yok mu yangın gören
bundan geceleri uyuyamam
küçücüğüm, her şeyim
ıslattığın dudaklar, bayadır aklıma takıldı
birbirimizden büyük sevdikçe küçüldük
bak burdayım deyip de saramam
ben yangına vurgun suyum, aman kuzum
huzur sende, ben neredeyim?
bizi bu yanılgılar, yanlışlar, arsız korkular bitirdi
silahım yok, sigaram var
ciğerimi deliveren aşkı görün
seni bir şarkıya sığdıramam
kalbinde birileri var
aşkın kanunu yok ama cezası ağırdır
senin Allah'ın yok mu?
Ankara İzmir'e Vurgun
bana neden gülmedin
son defa aklımdasın
kurumuş çiçekleri sulayan biri var
aşığın olamaz tenim
yağmurlar yağsa da o zaten sırılsıklam
gökyüzünde ne çok yıldız var
aşkmış adı, nereden bileyim?
bir saman sarısı bir duman karası
ay bile böyle tutulmaz
gönlümün nazlı meleği
yarınımız yok belki, bugünse benimsin
bak göğsümde izin var
mutlu sonsuz olsun

dağ gibi kaç benden

27.4K 1.9K 639
By tenuzo

"Olacak gibi mi?"

Yüzüme ters ters bakıp ekrana döndü.

"İkide bir sorup dikkatimi dağıtma."

Aslında bu ilk soruşumdu ama onunla tartışacak halim yoktu, şayet evden çıkarken anahtarlarımı almayı unutmuştum ve şimdilik takılabileceğim tek yer burasıydı. Kovulmayı göze alamazdım.

Hoş, çok da eğlenceli sayılmazdı. Telefonumu almayı da akıl edemediğim için geldiğimden beri, yani iki saattir, sadece boş boş oturuyordum. Cihan ile sohbet etmeye niyetlenmemiştim bile, bundan yıllar önce vazgeçmiştim. Ona arkadaşlığımız için yalvardığım günler hâlâ gözlerimin önündeydi. Özellikle de ben ağlarken onun umurunda bile olmayıp çekip gittiği zamanlar... Lisede tartıştığım çocuklar mahallede beni sıkıştırıp bayıltana kadar döverken yanımdan geçip gittiği gün ise hafızamda ilk günkü gibi canlılığını koruyordu.

İki sandalye ötemdeki odaklanmış bir şekilde çalışan eski en yakın arkadaşıma baktım.

Eski halinden eser yoktu.
Gerçi onun büyüyünce ne kadar yakışıklı bir delikanlı olacağını herkes söylerdi. Öyle ki masmavi gözlerine tezat koyu saçlarıyla mahallenin en yakışıklı çocuğu ünvanına sahip olan Eren'in abisi Koray'ın pabucu, Cihan'ın yüzü biraz oturmaya başlayınca dama atılmıştı. İçten bakan koyu kahveleri ve sert yüz hatlarıyla Cihan 'a henüz kimse rakip çıkamamıştı.

Ben ise erkek güzeli diye bilinirdim. Ne kadar bunu kendime itiraf etmekten nefret etsem de çıt kırıldım yapım, ela gözlerim ve kesmeyi reddettiğim uzun kıvırcık saçlarımla gerçekten de bir kıza benziyordum. Şimdilerde biraz daha toparlamıştım, ne kadar uğraşsam da kas yapamıyordum ama en azından o kadar da zayıf değildim. Sakallarım çıkma konusunda hiç acele etmediği için yüzüm tertemizdi ve hâlâ saçlarımı kısa kullanmaktan nefret ediyordum. Yani, şöyle bir bakınca çok da değişmemişim gibi görünüyordu.

Görüntüm sinirimi çok bozmuyordu aslına bakarsanız, hayır beni üzen şey bu değildi. Beni üzen şey insanları bir türlü gay olmadığıma inandıramamaktı. Okulda kaç kere adım gaye çıktı ve köşelerde erkekler tarafından sıkıştırıldım tahmin bile edemezsiniz. Bu olaylar yüzünden bir kız arkadaşım bile olmamıştı. Neyse ki berbat lise hayatım bitmişti ve artık kimse tarafından yargılanmadığım üniversitedeydim.

Aniden aklıma gelen şeyle Cihan'a döndüm.
"Eren üniversiteyi ne yaptı?"

Ona bir kere bile sormadığım için kendime çok kızıyordum. Oysa Eren beni her gördüğünde ilgiyle yaklaşırdı.

Cihan ekrandan başını kaldırmadan düz sesiyle cevapladı,
"Babası göndermedi."

"Ne?" Son tartışmamızdan sonra kullandığım kelimelere dikkat edecektim.

"Koray'ın üniversitesini tercihlere yazmamış, babası da göndermedi. Bu sene sınava tekrar girip orayı yazacak. Yoksa üniversitesiye göndermezmiş."

Cihan'ın sesinden bu konuda ne kadar sinirli olduğu belliydi. Eren'in babası tam bir ruh hastasıydı. İki oğluna da çektirmediği kalmamıştı. Ama daha fazlası olduğunu anlamıştım.

"Cihan..." Bana dönmesini sağladıktan sonra sordum, "benim bilmediğim bir şey mi oldu?"

Gözlerini birkaç saniyeliğine kapattı.
"Babası eşcinsel olduğunu öğrendi."

"Ne?" Şoktan ağzım açık kalmıştı. "Eren eşcinsel miydi?"

Verdiğim tepkiden rahatsız olmuştu.
"Ne o, tiksindin mi?"

"Hayır..." Kendimi toparladım. "Sadece, Eren hiç öyle durmuyordu."

Ben toparladığımı düşünürken daha da batırmış olmalıydım ki Cihan beni öldürecekmiş gibi bakıyordu. Biliyordum ki araya giren kapı zili olmasaydı, beni çok fena paylardı ve ben de sinirle evden çıkmış olurdum.

Cihan gözlerini benden çekip kimin geldiğine bakmak için gittiğinde rahatladım.

"Baba? Bu saatte neden geldin?" Arkamdaki saate dönüp baktığımda saatin henüz öğlen üç olduğunu gördüm. Epey zamandır buradaydım fakat Cihan'ın babasının gelmesi için yine de yeterli değildi.

Cihan kapıyı açmak için giderken telaşla bana doğru seslendi,
"Çabuk odama geç."

"Ne?" Oturduğum yerden kalkıp ona doğru gittim.
"Ne oluyor?" Sebebini bilmesem de kalbim göğüs kafesimden çıkacakmış gibi atmaya başlamıştı. Cihan böylesine telaşlandıysa, kesinlikle bir şeyler dönüyordu.

Ben hâlâ ondan cevap beklerken o, kapının önündeki ayakkabılarımı bana doğru fırlattı. İki ayakkabıyı da havada yakalarken bana doğru sertçe bakmasıyla odasına doğru koşturdum. Peşimden gelip kapıyı üzerime kapatırken, sadece benim duyabileceğim şekilde sessiz ol demişti.

Ne olduğunu ve bir anda neden delirmiş gibi davrandığını anlayamamıştım ama onun dediğine uymak şimdilik tek çaremdi.

Babasının eve girdiğini tasdikleyen sesiyle odaya iyice sindim.

Ne oluyordu lan?

"İşten mi kovuldun?" Cihan'ın babasına sorduğu soruyla iyice şok olmuştum. Aslında soruya değil, soruş şekline. Onun için biraz... Fazla kabaydı.

"Aklına ilk bu mu geldi?" Cihan'ın mesafeli sesini aratmayan babasınınki, ikili arasında bir gerilim olduğunu söylüyordu. "İş yerinde bayılmışım, eve gönderdiler. Bedduaların tutuyor galiba."

Bu duyduğum konuşmalar, birbirlerine sonsuz sevgiyle bağlı olan ve hep özendiğim baba oğula mı aitti? Mümkün olabilir miydi böyle bir şey? Bugün daha ne kadar şaşırabilirdim bilmiyorum.

"İyi." Cihan'ın nispeten daha yakından gelen sesi, bana doğru yaklaştığını söylüyordu. "Ben odamdayım."

Babasının sinirle homurdandığını duysam da ne dediğini anlayamamıştım. Onun yerine, sonraki dediklerinin duyabildim.

"Bu laptop kimin?" Bana doğru gelen ayak sesleri kesilince Cihan'ın duraksadığını anladım.

"Bir arkadaşımın." Eğer içerisinde bulunduğum durum çok garip olmasaydı, beni arkadaşı olarak nitelendirmesi çok hoşuma gider ve eriyor olurdum ancak anlayamadığım bir şey vardı, neden beni zaten çocukluğumdan beri tanıyan Murat amcaya laptopun benim olduğunu söylememişti?

Babasının en az benim kadar süphelenmiş sesi duyuldu:
"Üzerinde Furkan yazıyor?" Ah, Enes'in hediyesi olan Furkan the pussy magnet stickerı... Neyse ki babasının İngilizcesi yoktu. "Yoksa bu..."

Cihan, babasının diyeceği şeyi bitirmesine izin vermeden hızla sözünü kesti, "Üniversiteden arkadaşım Furkan."

Dur, ne?
Ne alakaydı ulan şimdi?
Neden sadece benim olduğumu söylemek yerine türlü türlü yalanlar uyduruyordu?

"Öyle olsun bakalım."

Cihan odaya girdiğinde, ellerimde ayakkabılarla öylece ona bakıyor ve az önce yaşananların gerçek olup olmadığını düşünüyordum. Benden utanıyor muydu? Belki de ben tüm o eşcinsel damgalarının lisede kaldığını düşünürken olay herkesin kulağına yayılmıştı. Bu her şeyi açıklardı. Sadece Tolga abinin ısrarıyla benimle görüşmesi, babasına burada olduğumu bile söyleyememesi...
Ona doğru sinirle döndüğümde en azından biraz suçlulukla bakacağını düşünmüştüm ancak o yine beni yanıltabilmeyi başarmış ve hiçbir şey olmamış gibi odasının diğer ucundaki bilgisayar sandalyesine kurulmuş öylece telefonuna bakıyordu. Karşısında hâlâ şok içinde olan beni ise umursadığına dair bir belirti göstermiyordu.

Ondan bir adım gelmeyeceğini anlayınca en azından ben denemek istedim,
"Az önce..."

Gözlerini telefonundan bile çekmeden cevap verdi,
"Sana bir açıklama yapmak zorunda değilim."
O kadar sinir bozucuydu ki kendimi kaybetmemek için zor duruyordum. Ulan bu kadar mı nefret ediyorsun benden?

"İyi, babanın diyecek bir şeyleri mutlaka vardır."
O beni umursamıyorsa, ben de onun isteklerini umursamayacaktım. Yeterdi artık sikimsonik umursamaz tavırları.

Kapıya doğru uzandığım sırada Cihan'ın bir hışımla ayaklandığını gördüm.
"Dur,"

Eliyle kapı kulbundaki elimi çektiğinde onu hızla ittirdim.
"Anlatacak mısın?" Aslında sadece bugünün değil, yıllar öncesinin de hesabını sorduğumu biliyordu. Beni neden yüz üstü bıraktığını hiçbir zaman anlatmamıştı, bana kalan en yakın arkadaşımın en büyük düşmanıma dönüşmesini izlemek olmuştu.

"Çok geç değil mi?"
Yıllar sonra, ilk defa gözüme bakarak konuşuyordu. Üstelik bir hayli sakindi. Ani ruh hali değişimleri karşısında ne yapacağımı bilemezken yutkundum. Çok yakındık. Aramızda o kadar az mesafe vardı ki, benden birkaç santim uzun olmasına rağmen nefesini hissedebiliyordum.

Yakınlığımızdan rahatsız olmuş olacak ki uzaklaştı. Bense düşüncelere dalmıştım.

Çok geç değil mi?
Benim gibi, geçmişe vurgu yaptığını anlamak için dahi olmaya gerek yoktu. Sahi, hiç sormuş muydum ne olduğunu? O benden uzaklaşmış olsa da, ne kadar kovalamıştım peşinden? Onun beni el üstünde tutmasına o kadar alışmıştım ki, yine bana gelmesini beklemiştim. Evet, on yıldır. On koca yıldır. Gerçekten de çok geçti.


Continue Reading

You'll Also Like

145K 5.5K 41
İhanetin gölgesinde kalan kadınların intikamı ağır olur. Mecburiyet, kollarını hayatına doladığı zaman susacağını sanır, seni hislerle yanıltır. Ama...
371K 34K 43
[Tamamlandı.] Sevdim seni bir kere, başkasını sevemem. "Deli" diyorlar bana, desinler değişemem.
237K 12.5K 35
*tamamlandı.* Tam intihar etmek üzere olan bir çocuğa mesaj atsaydınız ne olurdu? "O gece." "Efendim?" "O gece bana tam saat 11.24 de mesaj attın. Ö...
66.2K 4.2K 24
Beni özlediğinde yıldızlara bak.