Benimle Kal

By PrincesSibell

24.2K 803 1K

"Benden ne istiyorsun?" diye umarsızca sordu kız. Yatak odasının içine gizlenmiş küçük odada ki boylu boyunca... More

~Tanıtımsı~
Benimle Kal - Bölüm:1
Benimle Kal - Bölüm: 2
Benimle Kal - Bölüm: 3
Benimle Kal - Bölüm: 4
Benimle Kal - Bölüm: 5
Benimle Kal - Bölüm: 6
Benimle Kal - Bölüm: 7
Benimle Kal - Bölüm: 8
Benimle Kal - Bölüm: 9
Benimle Kal - Bölüm: 10
Benimle Kal - Bölüm: 11
Benimle Kal - Bölüm: 13

Benimle Kal - Bölüm: 12

537 24 50
By PrincesSibell

Sellamm 💕🤭

Biraz beklettim biliyorum. Bunun için sizden çooook özür dilerim. ❤️😇

5k olmamızda emeği geçen kitabı okuyan, değer veren, yeni bölüm bekleyen, yorum yapan okurlarımın hepsine teşekkür ediyorum. 🤭🥳😍

Efffffsaaaane ve alışkın olmadığınız türden bir bölümle daha karşınızdayım. 🥰

Küfürlerinizi duydum sayıyorum zira şimdiden kulaklarım çınlamaya başladı. 😂😂

Neyyyyyyse 🙄😏

Medya:

İyi okumalar 😘

***

Kulaklarımı istila eden uğultunun müsebbibi ses, tenime kızgın ateşte harlanmış sivri uçlu mızrakları  hissizlikle saplarken gözlerimdeki şaşkınlık kurulmaya çalışan güven tuğlalarımı birbir dağıtıyordu.

Ben bu adama güvenmek için bir adım atarken dağıttığı parçalarımı yerden toplar olmuştum.

Hafif esen rüzgar tenimi okşarken, kafamı yavaşça birkaç metre uzağımda duran ağacın gölgesinin gizlediği surete çevirdim.

Kuruyan dudaklarımı yalarken içimde alevlenmiş ateşi bir nebze de olsa dindirmeyi umut ediyordum.

Meriç'in yüzüne geçirdiğim yumrukla başlayıp bir sürü sonla biten bir sürü görüntü canlanmıştı bile gözümün önünde.

Sorun şuydu ki hiçbirinin sonunda Meriç sağ çıkmıyordu.

Bakışlarından da kendisi kadar hoşlanmadığım adamdan elimi çekip terleyen avcumu pantolunuma bastırdım.

Ağacın gölgesinden sıyrılan iri bedeni  bize yaklaştıkça gerildim.

Yine oluyordu işte!

Bu adamı gördüğüm her an damarlarımdaki kan kaynamaya başlıyordu sanki.

Adımları tam botlarımın bitişiğinde son bulduğunda, keskin hatlara sahip yüzüne  oradanda gecenin en karanlık rengini kuşanmış gözlerine baktım.

Yüzüme yerleşen gülümsemeyi bastırmak için dudaklarımı canımın acısını önemsemeden ısırıyordum.

Parmaklarımın ucunda biraz yükseldim. Yakınlığından dolayı dizlerime değen dizleri aramızda bir elektrik akımına sebep oluyordu.

Sol omzuna yerlestirdiğim sağ elimden destek alıp, yüzünün sağ tarafına yanağımı bastırarak, kulağına durgun bir deniz kadar sessiz kelimelerimi üfledim.

"Sana yemin ediyorum canını yakacağım! İkinci sözüm ARCA.. Ben sözlerimi tutarım."

Yeni yeni uzamaya başlayan sakalının diken hissiyatı veren baskısından oyununa uyarak yanağına bıraktığım tüy gibi bir öpücükten sonra yavaşça uzaklaşarak kurtuldum.

Ağaçların dallarından aşağı zarifçe sarkıtılan sarı led ışıkların aydınlattığı, samimiyetten uzak bu ortamda durmak artık fazla can sıkıcı olmaya başlamıştı.

Meriç'in ise hiçbir şey olmamış gibi  avcuma bıraktığı küçük bir öpücük sinirlerim üzerinde çok daha büyük etkilere sahip oluyordu. "İçeri geç, yorgunsun. Tanışmak için daha çok zamanınız olacak."

Bakışları Eftelya'ya döndü sonra kafasıyla evi işaret etti. Bizi uzaklaştırmaya çalışıyordu ki şuan yaptığı en mantıklı hareketti.

Bu yalanı daha fazla sürdürebileceğime emin değildim.

"Seninle sonra görüşeceğiz küçük hanım."  Eftelya'ya hitapen kurduğu cümle oldukça kısık sesli ve bir o kadar tehditkârdı.

Eftelya'nın düşen yüzü ise içime yine kuşku tohumlarını ekmişti.

N'oluyordu Allah aşkına? Ben yine ne kaçırmıştım?

***

"Ne yani siz... Siz şimdi evli misiniz? Yaa... İnanamıyorum yaa bunu benden nasıl saklarsınız? "

Odaya girdiğimiz an konuşmaya başlayan Eftelyaya gözlerimi devirdim.

Birden gülmeye başladı. Bedenime sarılan kolları artık sinirime tuz biber gibi eklenirken kollarını sakinlikle tutup iki yanına düşmesini sağladım.

Bozulduğu yüz ifadesinden rahatça anlaşılabilirken birkaç saniye geçmeden eski haline geri döndü.

"Resmen şaka gibi... Ah inanamıyorum yılın çifti Afra & Meriç Ar-"

"Keser misin lütfen." tıslayarak kurduğum cümlenin ardından saçlarımı tek elimle arkaya attım.

"Evlilik falan yok anladın mı? Senin abin tehlikeli bir oyun peşinde ve bunun sonunda canı yanacak."

"Ne?" irileşen gözleri ve beline yerleştirdiği eli ile şaşkınlığını ve açıklama beklediğini belli ederken sesli bir nefes verdim.

"Ben boşuna mı heyecanlandım yani şimdi?"

Yavaşça oturduğum yatakta hâlâ ayakta dikilen Eftelya'ya baktım. "Ha yani evlenebilme ihtimalimize inanıyorsun bir de sen?"

Güldüm.

Birkaç saniye sonra o da gülmeye başladı. "Ne var yani birbirinizi öldürmek istiyorsanız?" durup söylediği şeye tekrar gülerken aklıma gelen ayrıntıyla sustum.

"Meriç beni öptü." Kendime engel olamayıp ağzımdan kaçırdığım ayrıntıyla utanç içinde gözlerimi kapattım.

Duyduğum ayak seslerinin ardından yatakta hareketlenme oldu. Hızla dürtülen omzumun ardından utançla karışık endişeyle gözlerimi açtım.

"Ne demek abim seni öptü?" Gözleri irice açıldı. Yüzü az öncekine tezatlıkta saf bir mutluluk taşıyordu.

"Ha bir ihtimal var yani?"

"Hayır" anında verdiğim cevapla kaşları kalktı. "Yani benim için yaptı."

Mimikleri şaşkınlıktan sürekli değişiyor verdiği tepkiler komik bir hal alıyordu. "Senin için seni mi öptü yani? Doğru düzgün anlatsana kızım şunu?"

Derin bir nefes aldım. "Biz Vera'dan çıktığımızda Meriç beni dağ evine götürdü."

"Abim seni dağa mı kaldırdı?"

"Yuh!" gözlerim aynı onunki kadar açılırken güldü. "Tamam tamam anlat hadi."

"İşte gece kabus gördüm. O gün olanların fazla etkisinde kaldım sanırım. Sonra kendimi banyoda buldum. Soğuk suyun altında yarı uyanık duruyordum öylece." elini omzuma koydu güven verircesine.

Küçük bir tebessüm yayıldı dudağıma acıdan arta kalan.

Gözlerine baktım. "Her şey fazla gerçek gibiydi. Şok geçirdim sanırım tam hatırladığımı söyleyemem. Sonra o gerçekliğin arasında hayal gibiydi dokunuşu. Sıyırdı bir anda bütün korkularımdan."

"Afra, sen abimden etkilenmişsin."

"Ne? Tabii ki de hayır."

Gülümseyerek çenesinin ucuyla işaret ettiği yere baktığımda ne ara koyduğumu bilmediğim parmaklarım dudaklarımdaydı.

Yutkundum. Elimi hızla yatağa bastırdım. "Saçmalama"

İmalı bakışlarının odağı bendeyken kaşlarımı çattım.

Olamazdı.

Ailemden uzak olmamın sebebi, Koray'ın katili ve bunca öfkemin sebebiyken ondan etkilenemezdim.

Bu doğru değildi.

O günün diğer bir anısı aklıma gelirken saçma düşüncelerimi bir kenara atıp Eftelya'ya samimiyetle bir gülümsedim. "Annen..."

Nasıl devam ettireceğimi bilemezken yüzü asıldı. Tamamı camdan oluşan tavandan yıldızlı gökyüzüne değdi bakışları. "O yok... Yani ben bebekken ölmüş."

Yüzümü hızla ona çevirdim. Boğazıma takılan kocaman bir yumru konuşma yetimi elimden almış gibiydi.

Eftelya'nın annesi ölmemişti ki o sadece felç geçirmişti. Gözlerimi çaresizce odada gezdirdim.

Meriç Demir Arca! Sen neyin peşindesin?

***

Geceyi aşan saatlerde gözlerim odanın büyükçe teras kapısından yağan yağmurun yerle temasını izlemekle yükümlüydü ama aklıma sorsan nerdeydi bilemezdiniz..

Şırıltısı kulağıma ulaşırken duyduğum ses, gördüğüm damlalar yağmur muydu ona bile net cevap veremezdim.

Fiziken bu odadaydım evet ama ruhum düşüncelerimin verdiği hasarın altında ezilip yok olup gitmiş gibiydi.

Sorsanız buradayım ama varolmamışım gibi. Bu hiçlik arasında hiç kaybolmamışım gibi...

Şöminenin verdiği ısı yetmediğinde hırkanın kollarını avcuma kadar çekip bedenime daha fazla sardım.

Gözlerime bir gram uykunun bile sirayet etmediği saatlerde Meriçten tek bir ses çıkmamıştı.

Neydi annesinin yaşadığını kardeşinden gizlemesine neden olan şey?

İçimdeki suçluluk duygusu katlanamayacağım seviyeye ulaştığında telefonumu yatağın üzerinden aldığım gibi yan tarafımda olan Meriç'in odasına gitme kararı aldım.

Bunca soru artık kayda değer bir yanıt bulmalıydı.

Meriç'in odasına birkaç adım kala gelen adım sesleri durmama neden oldu.

Karanlık koridorda pencereden yansıyan ışıktan kapının sessizce kapandığını görünce şaşırdım. 

Evde değil miydi?

Kendi içimde yaşadığım tartışmaya son verip yürümeye devam ettim.

Kapının önünde aldığım derince bir nefesle iş işten geçtikten sonra aklıma gelen kapı tıklama olayını unutarak tabiri caizse odaya daldım.

İçeri girdiğim an boğazıma dolanan bir kol ve bedene çekileceğim tabii ki de aklımın ucundan geçmiyordu.

Olayı sindirmek için kendime verdiğim nefes alarak geçirdiğim birkaç saniyenin ardından elimi, boğazımı mengene misali sarmış kola yerleştirerek konuşabilmem için gerekli alanı vermesini sağladım.

"Benim!"

Yüzünün yakınlığından dolayı sıcaklığı dağınık saçlarımın arasından sızıp enseme meltem edasıyla çarpan nefesini üfleyerek konuşmaya başladı.

"Biliyorum... Kokunu aldığım andan beri bunun farkındayım."

Kelimeleri saç diplerimden tırnak ucuma kadar bütün bedenimde zehirli bir diken gibi sızarken yutkundum.

"Burada ne işin var Afra?"

Sorusuyla beynime giden mantıklı sinyaller sayesinde kendime gelerek aklıma gelen ilk şeyi sözlerime yansıttım.

"Peki sen beni korumak için getirdiğin bu evde odana giren birinin boğazına yapışacak kadar neden korkuyorsun Meriç?"

Sustu.

Elleri yavaşça bedenimden uzaklaştı. Bedenime vuran sıcaklık yavaşca uzaklaşırken Meriçde bedenini tam anlamıyla saran siyah deri ceketini çıkartıyordu.

Genzimi yakan sert sigara kokusu ile  kaşlarımı çattım.

Sorularıma bir cevap bulmalıydım artık.

Hızlı birkaç adımla Meriç'in hemen arkasında durarak kolunu tuttum. Henüz çıkarttığı ceketini yatağa fırlatarak sakince bana döndü. Sinirli bakışları bir süre kolundaki elimde takılsa da umursamazca yüzüme çevirdi keskin harelerini.

"Ne bilmek istiyorsun Afra?"

Gözlerimi devirerek samimiyetten uzak bir gülüş takındım dudaklarıma.

"Sorularıma cevap vermeni istiyorum. Imm... Mesele kardeşinin annenin yaşadığını neden bilmediğinden başlayabilirsin anlatmaya."

Kaşları çatıldı. İçimde dilime düşenleri söylemenin verdiği büyük rahatlamayla yumuşak yatağa yavaşça oturdum.

"Eftelya'ya ne anlattın?"

"Hiçbir şey. Kardeşin bile olsa senin bir insanı annesinden ayırmaya hakkın yok!"

Güldüm.

"Doğru ya sen seversin insanları ailesinden ayırmayı."

"S*ktiğim fikirlerini kendine sakla tamam mı? Kimseden fikir alacak değilim. " 

"Hahh... Beni ailemden uzaklaştırırken benden izin almadığın gibi." derin bir nefes verdim "Ya da adını bilmediğim insanların arasında gerçek olmadığı halde evli olduğumuzu söylemen gibi!"

"Bir b*k bildiğin yok senin!"

Hızla ayağa kalkıp karşısına dikildim. "Bilmiyorum çünkü anlatmıyorsun."

"Bilmek istiyorsun öyle mi?!"

Alnında beliren damarlar iyi şeylerin olmayacağını belirtir türdendi. Bileğimi sertçe tuttu. Peşinden sürükleniyor ama ne söyleyeceğini merak ettiğim için engel olmuyordum.

Odadan çıkıp koridorun sonuna geldiğimizde sesimizi duyan ev halkı ve onlarca korumanın gözleri üzerimizdeydi.

Meriç de insanları fark edince bileğimi biraz daha sıktı.

"Herkes odasına! Kimse kapısından dışarı adımını atmayacak!

Güçlü ve baskın sesi bütün evde yankılanmış ve herkesi odasına kapatmaya yetmişti. Kimseden çıt çıkmazken işaret parmağıyla merdiveni gösterdi.

"Benim annem tam bu merdivenlerden yuvarlandı."

Merdivenlerin aşağısında salonun girişindeki yeri işaret etti sonra. "Tam orada benim ayaklarımın önüne yığıldı can çekişen bedeni."

Gözleri ayaklarımın olduğu yerde oyalandı bir süre, yutkundu sonra.
"Ve belki şuan bastığın yerde... bıçaklandı."

Kafamdan aşağı kaynar sular döküldü sanki.

O ev... Burasıydı...

Ama neden?

Bir insan neden aynı şeyleri tekrar tekrar yaşamak isterdi ki?

Ev sıcakken bedenimi üşüten soğuğuna aldandım.

"Meriç..."

Gözlerime baktı beyazı kızaran kaheleriyle. Sanki içimden geçeni anlamıştı. "Bu evden gitmedim çünkü şu kapıdan her girişimde annemin o hâli geldi aklıma. Öfkem dinmesin istedim. Bu merdivenleri her çıkışımda o adamı hatırlamaya çalıştım." Bir adım attı bana doğru. "Tam burada yemin ettim her seferinde onun canını alacağıma dair."

Sağ eli yanağıma gitti. Baş parmağıyla narin bir kelebeğe dokunurcasına sevdi orayı. "Bilirsin... Ben verdiğim sözü tutarım."

Adını seslendim tekrar az önce bütün evi bu adamın başına yıkabilecek güce sahipken şimdi diyeceğim kelimeyi seçmekte zorlanıyordum.

Sanki tek bir kelimem onu paramparça edebilirmiş gibi bir his doğuyordu içime. Nerde, ne için olduğumu, ne söyleyeceğimi unutuveriyordum.

"Doktorlar annemin bir şansı olmadığını söyledi defalarca. Yıllardır uyanmayan annesinin bugün yarın ölecek mi, kalacak mı düşüncesiyle yaşamasını, şu s*ktiğimin evine her girdiğinde binbir tane senaryo kurup annemizin kanının bulaştığı duvarları düşünsün istemedim. O an sadece aynı acıyı kardeşimin de çekmesini istemedim ben. Çok küçüktü lan ufacıktı. Kıyamadım. Hastalıktan öldüğünü bilmesi, yaşadığı şu evin annesine mezar olacağını bilmesinden daha iyi bir şeymiş gibi geldi. Afra ben... Kardeşimin annemi koruyamadığımı bilmesini istemedim!"

Benden kaçırdığı gözleri gözlerime değsin istedim o an. Ellerimi çene kaslarına yerleştirerek yüzünü kendime çevirdim. "Meriç... Sekiz yaşındaydın. Çocuktun sende. Yapabileceğin bir şey yoktu."

"Belki onun için yoktu ama senin için var."

Gülümsedi burukça yüzüme düşen saç tellerini kulağımın arkasına sıkıştırdı.

"Seni korumaya çalışırken karşımdaki engel sen olma. Nelerden geçtim bilmezsin sen. - kulağıma yaklaşarak fısıldadı- Seni korumak için senden bile vazgeçerim ben..."

***

Nefretle mil çekilmiş gözlerim. Güzelliğine şahit oldu...
                                                    Sibel E.

***

Vee beklenen bölüm ❤️💣

Duygusal mı oldu biraz? 🙄 Olabilir. 😂

Uzun zamandır yazamadığım için Meriç & Afra ağırlıklı olsun dedim yeni bölümle ilgili her hangi bir düşünceniz varsa belirtebilirsiniz. ❤️❤️

Karakterler hakkında düşüncelerinizi şöyle şuraya alayım🌼💗

Merak ettikleriniz 💕🌺

Bana kişisel Instagram hesabımdan veya merak ettiğiniz bir şey olursa benimlekal Instagram hesabından ulaşabilirsiniz... 🌼❤️

Sizleri çok seviyorum 🥰💕

Yeni bölümde görüşmek üzere...
😍🤗

Continue Reading

You'll Also Like

129K 4.1K 39
"Oo küçük hanım iki gündür sizin peşinizdeyiz." "Siz de kimsiniz nie peşimdesiniz ne istiyorsunuz?" " sakin küçük kız" "Kimsiniz dedim" " babanın öde...
1.2M 85K 64
Klişe ama orjinal karışan bebekler klasiği... İlk yayımlanma tarihi: 19.11.2022 Final yayımlanma tarihi: 29.07.2023
249K 14.4K 34
17 yıl önce annesi tarafından ölü olarak bildirilen Neva... Yıllardır onun hasretiyle yanıp tutuşan Akay ailesi... Ama... Ortada bir sorun vardı.Neva...
4.2M 119K 41
054* ***: benim seninle sevişme 054* ***: pardon antrenman yapma ihtimalim nedir? - : kapak tasarımı için @gokbuttired 'a çok teşekkür ederim.<3 :