Yarı'm #wattys2016

By gulusunusevsinler

18.4M 632K 38.3K

Hikayeyi okurken ve okuduktan sonra hiçbir erkeği ve ilişkiyi beğenmemeniz, bu durum sonucunda da ebediyen ya... More

Memnun oldum Yarı'm.
İyiyim..
"Dediğimi Duydun."
Bak Küçük Hanım;
"Sevgilisiyim Canım."
"Senden Güzel Anne Olur.."
"Zorundasın."
"Boşver güzelim."
"Düzgün Dur."
"Hele bir baksın.."
"Bir şey demeyecek misin?"
"Saklı cennetteki melek.."
"Her Gün Daha Çok Sev Beni"
"Özür Dilerim."
"Sıra bize geliyor."
"Gidiyoruz Buradan."
"Neden mutsuz olayım?"
"Seni, Helin'e emanet ediyorum."
"Kendi Canıyla Ödeyecek."
"Sana güveniyorum."
"Bir sen, bir de uyku.."
"Adamı adam yapan sözüdür."
".. hayatımda yaptığım en akıllıca şeydi."
"Ben artık sen olmuşum.."
"Yalvarırım bırakma beni.."
"Daha çok mutlu olmanı istiyorum."
"Beni oraya getirtme."
"Belki de, güzel gelin.."
"Korkmuyorum."
"Yaşayamayacağımı Düşündüm."
"Hasta mısın?"
"Nefret Ediyorum!"
"Ne oldu şimdi?"
"Burası, tamamen senin.."
"Sana Dokundu!"
"Melek gibisin.."
"Söz sözdür."
"Beni dinle şimdi.."
"Bu olayı unutalım.."
"Haberin olsun, hayatım."
"Hayatımda gördüğüm en güzel gelinsin.."
"Gülümsemeni seviyorum."
"Seni seviyorum."
"Canım istediği içindi.."
Kesit - "İyi Ki.."
"Senden uzak kalmak.."
"Çok teşekkür ederim!"
"Sizi seviyorum.."
"Dengesiz oğluna sor.."
"Sen de gelsen?" Part I
"Sen de gelsen?" Part II
"Ne halin varsa gör!"
"... merak etme.."
"Baba olmak.."
"Laf etme oğluma."
"Bitkin Düştün.."
"Aklın yolu bir."
"Ben sanırım.."
"Öyle söyleme.."
"O herif için.."
"Geç dalganı.."
"Çünkü seni.."
"Cesaret yavrum."
"Söz ver bana.."
"Getireceğim."
"Ba-ba!"
"Bir de şey var.."
"Ne kadar harika.."
"Nasıl baş edeceksin?"
"Kaprisini sevdiğim.."
"On dedi!"
"Bırakmam tabi.."
"Helin Karalar" Hakkında;
"Yok canım!"
"Al benden de o kadar.."
"Olur ya.."
"Lütfen gelme.."
Kesit; "Sana inanmıyorum."
"Ben çok kötü bir şey yaptım."
"Baba ne demek?"
Final - "Ben senden razıyım."
Birkaç soruya cevap;
Özel Bölüm: "Öpersin geçer.."
Gulusunusevsinler'den sürpriz. ❤️
Yarı'm 2 Yayınlandı!
Özel Bölüm: "Anca beraber kanca beraber!"
"Ben senin yuvanım."

"Derdin ne senin?"

302K 11K 202
By gulusunusevsinler

Eve vardığımız gibi odama çekildim. En son kaldırabileceğim şey annemle kavga etmekti şuan. Küvetin suyunu açtım, içine banyo köpüklerini doldurdum, giysilerimi çıkarıp küvete girdim.
Bugün olanları düşünüyordum. Aslında annemlerin ilişkimizi öğrenmesi -pardon çakma ilişkimizi- fena değildi, iyi bile olmuştu, çünkü gerçekten ben saklamaktan yorulmuştum.
Dekolte olayına gelince, bu kadar kızacağını düşünmemiştim. Evet, dikkat çekiciydi, evet güzeldi, ama bu kadar abartılacak bir şey yoktu.
Onu aramayı düşünmüyorum. Nasılsa yarın şu turizm konferansı var, erkek oturur bahanesiyle gelir yanıma.
Banyoda biraz daha durup sonra çıktım, çiçekli bir pijama altı, pembe düz bir pijama üstü, pofuduk terlikler, tepede topuz..
Yatağıma geçtim, televizyonda hiçbir şey yoktu, bu yüzden uyumaya karar verdim. Ama ne yaparsam yapayım uyuyamıyordum. Aklım kavgada kalmıştı. Bakıyorum, mesaj yok arama yok..
İster istemez uykuya dalmışım sonunda. Uyandığımda 12'ye geliyordu saat. Konferans 2'deydi. Giyinip kahvaltı yapar, sonra da okula giderim diye düşündüm. Dünkü olaylardan sonra ellerimi ayaklarımı bile kapalı tutasım vardı. Dürüst olayım, korkmuştum biraz da. Sinirlenince korkunç oluyordu..
Giyinme odama geçtim, bej rengi cigarette bir pantolon giydim, üstüne krem, kalçamı kapatan uzun kollu şifon bir bluz giydim, üstüne de koyu kahve, yakası tilki kürkünden kaşe bir kaban geçirdim. Ayağıma kahverengi, yüksek topuklu deri botlar geçirdim, kahverengi büyük guess çantamı aldım. Saçlarımı sağ omzumun üzerinde atkuyruğu yaptım. Sade ve şık olmuştu, beğenmiştim.
Aşağıya indiğimde kahvaltı hazırdı. Mutfağa girince annemin de masada oturduğunu gördüm, masaya oturmadan önce çantamı ve kabanımı mutfağın içindeki oturma bölümünün koltuklarından birine astım, ardından kahvaltı masasına geçtim. Bir şekilde annemle yüzleşmem gerekecekti, ha şimdi, ha akşam..
Karşısına oturdum.
Kinayeli bir şekilde;
"Günaydın, hanımefendi."
"Günaydın anne."
Bir süre konuşmadık, sonra sessizliği bozan o oldu;
"Bir açıklama yapman gerekmiyor mu?"
"Nasıl bir açıklama?"
"Sevgilinle ilgili bir açıklama."
"Açıklamam gereken ne var? Sor cevaplayayım."
"Ne zamandır çıkıyorsunuz?"
"Okulun başından beri."
"Nasıl tanıştınız?"
"Okul kaydımı yaparken."
"Ciddi misiniz peki?"
Bu soru karşısında düşündüm biraz. Ciddi değiliz desem annem ayrılmamız için her şeyi yapardı. Adımın onunla anılıp sonra ayrıldığımızın duyulmasını istemezdi.
"Öyleyiz."
"Helin, cemiyetten en haz etmediğim kadının oğluyla çıkıyorsun, ayrıca normal bir aile değiller. Zenginlik, mal, mülk evet bizimle yarışırlar. Görgü? Bizimle yarışırlar. Ama kızım, o ailede mutlu olamazsın."
"Anne, evlenirsem oğullarıyla evleneceğim, Mehveş Hanım'la değil."
"O ailenin tek derdi avukat çıkarmak Helin. Onlar için ideal gelin adayı olabilirsin, ama o ortama girmeni istemiyorum."
"Anne, bir şey mi biliyorsun?"
"Tolga'yı gerçekten seviyor musun?"
"Evet, anne."
"O da seni seviyor değil mi?"
"Evet.."
"O zaman ailesini de sana ben değil o anlatır. Ben aranıza girmiş olmak istemiyorum. Tolga küçüklüğünden beri düzgün bir çocuk, biliyorum. Ama ailesi için aynı şeyi söyleyemem. Lafımı dinleyip ayrılmayacağın ortada, ama lütfen dikkatli ol."
"Peki.."
Yüzündeki hüzünlü havayı bir anda sildi.
"Ee? Kavga mı ettiniz dün? N'aptın çocuğa?"
"Kendi durduk yerde kavga çıkardı."
"Neden?"
"Elbisemin dekoltesi yüzünden."
Gülümsedi.
"Kolay gelsin Helin Hanım. Kurt'larla uğraşmak zor." Dedi, ayaklandı.
Yardımcılardan birine;
"Aysele söyleyin odama bir latte göndersin."
Dedi, ve çıktı.
Ne demeye çalışıyordu? Neden Tolga iyiydi de, ailesi kötüydü? Çıkacak ya bir yerden, hadi hayrlısı..
Konferansa 45 dakika falan vardı, arabama atlayıp okula gittim. Okula girdiğimde 20 dakika daha vardı. Erkenden gidersem duvar kenarı yer bulabilirdim. Böylece Tolga da yanıma gelirdi. Bu yüzden duvar kenarı koltuğu, taze Türk Kahvesine tercih edip, konferans salonuna yöneldim. Tahmin ettiğim gibi duvar kenarlarında birkaç boş koltuk vardı. Orta sıralardan bir tanesine gittim, oturdum. Solumdaki koltuğa da çantamı koydum. Telefonumu alıp kurcalamaya başladım. Salon yavaş yavaş dolmaya başladı, 10 dakika kala her yer dolmuştu. Klüp bu kadar kalabalık mıydı gerçekten? Hala yanıma gelmemişti. Gözüm kapıdaydı. O sırada, geçen gün Tolga'ya gelip konferans için gün soran çocuk - İsmi Batu'ydu sanırım- bana doğru gelmeye başladı. Yanımdaki koltuğun önünde durdu, çantamı kucağına aldı, koltuğa oturdu.
"Napıyosun? Tolga görürse seni öldürür."
"Buraya oturmamı o söyledi Helin Abla."
"Ha?"
Başını salladı. Nasıl yani? Cidden trip mi atıyordu bana? İnanamıyorum ya.
"Başka bir şey dedi mi sana?"
"Bana 'Git Helin'in yanına otur,konferans bitiminde amfi sakinleşince onu çıkar, arabasına bırak.' Dedi"
"Gerçekten trip atıyor." Sesli düşünmüştüm. Of! Bu adam insanı deli eder.
"Bir şey sorabilir miyim?"
"Sorabilirsin?"
"Onu bu kadar sinirlendirecek ne yaptın?"
"Sinirlenirsem ondan daha kötü olurum Batu. O elindeki çantayı kafanda parçalarım, anladın mı?"
"Tamam tamam. Karışmıyorum."
Şirin bir çocuktu. Ama konu şuan bu değildi.
Sonunda konferans verecek kişi salona giriş yaptı, takım elbiseli, uzun boylu bir adamdı.
Turizm'den, otel zincirinden, nasıl bu kadar büyüdüğünden falan bahsetti. Sıkıcı değildi doğrusu. Konuşmasının sonunda,
"Klüp asistanı çıkışta yanıma uğrarsa çok sevinirim." Dedi. Asistan Batu'ydu. Bu demek oluyordu ki ben de gidiyordum çıkışta.
Amfi sakinleşince çıktık, konferans veren adamın bulunduğu misafir bekleme salonuna gittik. Ben kapıda beklemeyi tercih ettim.
"Tamam, hemen geliyorum. Lütfen kaybolma." Dedi çocuk çaresiz çaresiz. Ne kadar korkuyorsa artık Tolga'dan..
5 dakikada falan çıktı Batu. Gülümsüyordu, yanıma geldi.
"Gidebiliriz." Yürümeye başladık.
"Neye sevindin bu kadar?"
"Söylerim ama, bildiğini Tolga Abi'ye çaktırma."
"Söz." Dedim. Bir de izci işareti yaptım. Çocuk sempatik, ben de kötüyü oynamayayım, bir arkadaşım olsun bari dimi?
"Otel zincirinin sahibi olan adam klüp öğrencilerinin hepsini önümüzdeki haftasonu bodrumdaki otelinde ağırlamak istiyor. Biletleri bile ödeyecekmiş." Sırıttı.
Gülümsedim.
"Tatile mi gidiyoruz şimdi?"
"Öyle valla."
Arabamın önüne gelmiştik.
"Batu?"
"Buyur Helin Abla?"
"Birincisi, yaşıtız. Sırf Tolga'nın sevgilisiyim diye bana abla demene gerek yok. İkincisi, konferans salonundaki tavrım için özür dilerim. Tolga'ya sinirlenmiştim."
"Biliyorum. Bugün ikiniz de sinirlisiniz, sorun değil. Görüşürüz" Dedi, içten bir şekilde gülümsedi, ve gitti.
Ben de arabama atlayıp evin yolunu tuttum.

Bu akşam klüpçe Bodrum'a gidiyorduk. Ve Tolga hala aramamıştı. Üç günde resmen hayatımı zindan etmişti. Her dakika aramasını bekliyordum. Öyle ki, telefonun kilidini açıp kapaya kapaya günde 2 kez şarj bitiriyordum.
Pelin'e göre ben suçluydum, ve araması gereken kişi bendim. Ama istemiyordum. Banane ya! İstemiyorum yani. Herneyse. Perşembe akşamından valizimi hazırlamıştım, bu gece yola çıkacağımız için okula da gitmedim.
Gün boyu manikür pedikürle uğraştım. Saçlarıma yüzüme bakım yaptım. İki gün boyunca beraber olacaktık, mükemmel görünmem gerekiyordu.
Bodrum sıcak olduğu için giderken üstüme koyu renk dar bir kot, camel renk bir trenchcoat geçirdim. Trench'in önünü açık bıraktım, içine de beyaz, üstünde Celine yazan penye bir tişört geçirdim. Saçlarımı salık bıraktım. Kahverengi kemik çerçeveli Gucci gözlüklerimi saçlarıma taç niyetine taktım. Omzuma kahverengi LV Neverfull'ümü de aldım. Ayağıma da kahverengi kalın topuklu bootielerimi giydim. Valizlerim de LV olduğu için çok uyumlu görünecekti.
6 gibi babamın şoförüyle yola çıktık, 19.30 da uçak kalkacaktı. Bu yüzden 18.30 da havaalanında buluşmayı kararlaştırmıştık. Toplam 50 kişi gidiyorduk otele. Neler olacağını cidden merak ediyordum.
Havaalanına vardığımızda şoförümüz içeriye kadar valizlerimi taşıdı, uçak için bekleme salonu kapısından geçince valizleri ben aldım. Bizim okuldakileri uzakta görebiliyordum. O sırada Batu beni gördü, koşarak yanıma geldi, valizimi aldı.
"Ben taşıyayım."
"Ya ne olacak hayır. Verir misin şunu?"
Uzakta yanında birkaç oğlanla oturan Tolga'yı gördüm, göz göze geldik.
"Valizleri o taşısın." Manasında bir bakış attı, sustum. Batu valizlerimi uçağa göndermesi için yer hostesine teslim edip yanıma geldi.
Biletimi uzattı.
"Buyur."
"Teşekkür ederim."
Tolga'nın yakınında bir bekleme koltuğuna geçtim, tek başıma oturdum. Yanıma gelmesini bekledim, ama gelmedi. O sırada okuldan birkaç kız geldi yanıma, dedikodu yapıyorlardı, ben de onları dinledim. İçlerinden biri;
"Helin? Bir şey sorabilir miyim?"
"Tabi"
"Tolga nasıl çıkma teklifi etti? Tüm okul çok merak ediyor."
Çıkma teklifi etmedi ki. Ne diyeyim ben şimdi?
Ben de bu olayı lehime çevirecek bir cümle kurayım dedim;
"Ya bizim çıkmamız içgüdüsel bir şey gibi. Öyle anlatayım size. Farketmeden sevgili oluverdik. Bir anda oldu yani."
İçlerinden başka biri;
"Peki ailesiyle tanıştın mı?"
"Annesiyle tanıştım."
Aaa! İnanamıyorum! Tanıştırmış! Böyle fısıldaşmalar geçti, sonra birisi;
"Tolga'nın peşinde çok kız var, ortamı boş bırakma." Dedi.
Bu konuşmanın başından beri bu kız ters bakıyordu bana zaten. İkinci bir Banu vakası sanırım. Sen bilirsin güzelim. Helin Karalar'ın çenesini sen açtın.
"Canım." Dedim, en pislik gülümsememle..
Devam ettim,
"Tolga'nın peşindekilerin hangisi bana kafa tutabilir sanıyorsun? Tutabilecek birileri olsa, bir senedir bu çocuk bu okulda, benim bir haftada tavladığım adamı bir yılda bir şekilde tavlamış olmaları gerekirdi. Yapamadıklarına göre, bunların hiç biri benim için tehdit değil." Göz kırptım. Bazıları hayran kalırken, bazıları da çok gıcık olmuştu, yüzlerinden belliydi.
O sırada bizim uçağımız için anons yapıldı, herkes ayaklandı. Batu yanıma geldi,
"Beraber gidelim." Dedi.
"Olur."
Bu çocuğu cidden seviyordum. Tatlıydı.
Uçağa bindik. Ekonomide ilk uçuşumdu. Genelde ya Business ya da First Class da uçardım. Bu da bir deneyimdi sonuçta. Öyle diyelim.
Cam kenarındaydım, yanımda Batu vardı. Tolga ise arkamdaydı. Ama kesinlikle muhattap olmuyordu benimle beyefendi..
Yalnız bu koltuklar cidden rahatsızdı. Bir kere diz kısmı o kadar dardı ki, ayıp olacağını bilmesem ayaklarımı popomun altına koyacaktım. Orada daha rahatlar çünkü..
Bir şekilde yolculuğu atlattık, uçaktan indik. Otel sahibi bizim için bir otobüs göndermiş, onunla otele götürüldük. Denizin içinde bir oteldi. Aynen böyle tanımlayabiliriz. Denizin "İçinde."
Herkese sıra sıra oda kartları veriliyor, odalarına çıkmaları söyleniyordu. Görevliler valizleri getireceklerdi. Tolga Batu'yu yanına çağırdı, bir şeyler söyledi, Batu başıyla sürekli onayladı.
Geldiğinde;
"Ne dedi?"
"Klüple ilgili genel şeyler."
"Anladım."
"Senin kartını aldım ben, gel."
"Ama sıra?"
"Öne geçmişken aldım gel gidelim."
2'nci kata çıktık asansörle, 213 numaralı odanın önünde durdu, kartımı uzattı.
"Benden bu kadar." Dedi, gülümsedi.
"Teşekkür ederim. Benim yüzümden yoruluyorsun."
"Eğleniyorum Helin. Teşekkür etme! Görüşürüz!"
Tekrar asansöre bindi, ben de odama girdim.
Temiz, sade döşenmiş şık denilebilecek odalardı. Çift kişilik bir yatak, iki komodin, bir makyaj masası, klima,bir koltuk, gardrop bir de plazma tv vardı odada. Bir de banyo tabi.
Odanın telefonu çaldı, açtım. Görevli kız;
"15 dakika son yemek salonunda sizin grubunuza özel yemek çıkacak, bilginiz olsun." Dedi.
Telefonu kapattım. Burası cidden çok sıcaktı. Bu yüzden ilk üstümü değiştirme kararı aldım. Hem üstümü değiştiriyor, hem de giysilerimi dolaba koyuyordum. Tişörtümü çıkarmadım, açık renk dar bir kot giydim. Altına da kahve beyaz tigerlarımı geçirdim. Normalde şort giyecektim ama cesaret edemedim. Telefonumu, cüzdanımı ve oda kartımı alıp odamdan çıkmak için kapımı açtım, karşımda Tolga.
"Buyur?"
"Konuşalım."
"Yemeğe ineceğim."
Yanından geçmek istedim, kolumu tuttu.
"Yemeği hallederiz. İlk konuşalım."
"İstemiyorum."
Bileğimden tuttuğu gibi içeri soktu tabi..
"Derdin ne senin?"
"Benim mi derdim var Tolga?"
"O gün cemiyette giydiğin giysiyi hatırladıkça deliriyorum! Nasıl giyersin öyle bir elbiseyi!"
"Tolga! Baş başayız! Kıskanıyor rolü yapmana gerek yok! Gerçek sevgililerini kıskan!"
"Ulan! Sen var ya! Salağın önde gidenisin kızım! Anlamıyor musun lan!"
Anlıyorum salak herif. Sen söyle istiyorum.
"Neyi?!"
"Bu ilişkinin gerçek olduğunu! Anla artık be!"
Donakaldım bi tabi, bu kadar hızlı beklemiyordum.
"Gerçek sevgili miyiz biz yani?" Çok saf görünmüş olabilirim, ama emin olmak istiyordum. Napiyim?
"Sen gerçekten safın önde gidenisin!"
"Hakaret ediyosun!"
"Öylesin çünkü!"
"O zaman sen de odunsun!"
"Niye?!" Hala bağırıyordu ya. Kulaklarım zonkluyordu. Ben de üste çıkmak için bağırıyordum tabi.
"Çıkma teklifi bile etmedin! Öküz müsün sen! Hayatımda ilk kez bir adamla çıkıyorum, o da çıkma teklifi etmedi!"
"Bu mu derdin?"
"Evet bu!"
"Tamam hallederiz."
"Ee?"
"Ne ee?"
"İnmiyor muyuz yemeğe?"
"Uykum var."
"Uyu o zaman."
"Yalnız uyumak istemiyorum."
Gözlerim fal taşı gibi açıldı tabi.
"Ne diyosun be!"
"Tv izleyelim."
"İstemiyorum, açım."
"Ya yedircem seni diyorum, bi bekle 20 dakika uyuyayım. "
"Tamam şu koltukta u..."
Yatağa uzandı.
Kolunu açtı "Gel" anlamında işaretler yaptı. Köşedeki koltuğa oturdum.
İşaretler yapıp duruyordu. Göz deviriyordum. Halimizi görseniz gülme krizime girerdiniz.
"Kızım gelsene şuraya!"
"Gelmiycem"
"Helin benim sinirimi bozma."
"Ne yapıcaksın? Zorla mı uyutacaksın? Yok uykum işte!"
"Sen bilirsin!"
Kalktı yataktan, yanıma geldi kucağına aldı!
"Bırak beni! Sapık var diye bağırırım! Bırak beni Tolga!"
Durdu.
"Sapığı odana mı aldın? Ahlaksız kız. Edepsiz cemiyet hanımefendisi." Gülmeye başladı.
Sonra yatağa bıraktı beni, ama kolunu çekmedi, üstümden atlayıp yanıma uzandı. Amaç koşup kaçmamı engellemekti.
Kolunu omzumun altından geçirip beni kendine çekti.
Uzun sessizlikten sonra ben susamadım tabi.
"Ee böyle durcaz mı?"
"Uyudu mu bu?"
Önünde acayip acayip hareketler yaptım, tepki vermedi. Belli ki uyumuştu.
"Öküz işte. Bi' insan nasıl bu kadar kısa sürede uyuyabilir?"
Kolu yüzünden çok hareket edemiyordum ama ona doğru döndüm bir şekilde. Elimde far falan olsa şuan ne boyardım suratını. Hahahahahahahah! Çok güzel olurdu ya!
Bu düşüncelerle hem sırıtıyor, hem de yüzünü inceliyordum, bir insanın çenesi nasıl bu kadar kusursuz olabilir?
Veya kaşları, nasıl bu kadar düzgün olabilir?
"Acaba alıyor mu?" Yaklaştım, kaşlarına bakmaya başladım. Kenardan çıkan yoktu hiç. Belli ki doğal. Tam bu sırada;
"Salaklaşma."
Ben şok ben iptal. Hemen geri çekilmeye çalıştım, ama koluyla tuttu, böyle burun buruna kaldık mı! Aferin Helin! Sanane elin adamının kaşından! Mal mısın kızım sen?
Yine mi uyudu? Hayır şuan benimle burun burunasın Tolga Han Kurt! Nasıl olur da uyursun? Şuan senin yerinde olmak isteyecek bir sürü adam var sokakta, ve sen uyuyor musun?
"Öküz."
"Biraz daha konuşursan, öperim."
Öküz. Cidden öküz. Öpmekle tehdit ediyor. Sor bi' bakayım ben korkuyor muyum?

Çok korkuyorum.
Ama cidden acıkmıştım.
Olabildiğinin en kısık sesiyle;
"Karnım gurulduyor. :("
Bu sefer gözlerini de açtı, gülmeye başladı. O gülüyor, ben yerin dibine giriyorum. İşin komiği kolu hala aynı yerde. Sol kolum üstünde durmaktan uyuşmuştu artık.
"Ya kalk artık. Hadi!" Bir şekilde kolundan kurtuldum. Yastıklardan birini aldım, kafasına geçirdim. Bunlar hep deli cesareti, bunlar hep aklını kaybetmiş aç tavırları.
"Kalksana!"
"Kalk!"
Karnının üstüne çıktım, kafasına yastıkla vurmaya devam ediyordum.
"Kaaaalk!"
"Açım ben!"
"Kalksanaa!"
Yastığı yakaladı, kenara attı.
"Kendin kaşındın Helin."
"Ha?"
Bir hareketiyle ben onun altında kalmıştım. Yaklaştı, iyice yaklaştı, gülümsedi, çekildi. Öküz. O birkaç salise yüzünden vücudumdaki tüm kan şuan suratıma toplanmıştı sanırım. Yüzüm yanıyordu resmen. Mal gibi kaldım öyle. Birkaç dakika öyle durdum. Sonunda kalktım, yüzümü yıkayacaktım.
"Nereye?"
"Lavoboya."
İçeri girip yüzümü yıkamaya başladım, yanaklarım kırmızı ötesi bir renkti. Beyaz tenli olmanın dezavantajlarının başında bu geliyor zaten. Utan, sinirlen. Anında ortaya çıkıyor.
Banyodan çıkmak için kapıyı açtım, o içeri girdi, yüzünü yıkadı. Ben öyle mal mal bakıyordum.
Bir adam yüzünü yıkarken bile antik yunan tanrılarının heykellerine benzer mi?
Benzer.
Allah özenerek yaratmışsa demek ki..

Continue Reading

You'll Also Like

30.3K 1.7K 102
Bir ZeyKer hikayesi... //11 Nisan 2020 - 11 Nisan 2021\\ « 99 BÖLÜM » 17 yaşındayken hiç beklemediği bir anda, beklemediği biri tarafından ihanete...
8.1M 46.1K 16
TÜM BÖLÜMLERİYLE SİZLERLE TAMAMLANDI
186K 1K 19
Hikayede sık sık +18 ve şiddete yer verilecektir! Yaş sınırını göz önünde bulunduralım.
Haz By 🍀

Romance

369K 5.6K 19
Çocukluktan beri Karan Avcıoğlu'na karşı hisleri olan Efsun Alakurt'un hikayesidir. Sevdiği adamla birlikte olduklarından sonra her şeyin farklı ola...