18. Bölüm "PARAMPARÇA"

7.7K 734 297
                                    

Geçen bölüm final olacak demiştim biraz karışıklık olmuş ama aslında o ara finaldi ben belirtmeyi unutmuşum🥲 Biz en iyisi dümdüz devam edilelim bölümlere ara finale falan hiç girmeyelim olmuyor çünkü😅
Bölümlerin kelime sayısını da biraz kısalttım. Kelime sayısı arttıkça bölüm aralarına giren süre de aynı şekilde artıyor. Böyle çok kısa olmayan bölümlerle haftada ya da iki haftada bir gelelim biz. ❤️
Oy vererek başlarsanız da bölüm daha güzel oluyormuş. 👀

 👀

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

18. Bölüm "PARAMPARÇA"

⚓️

Bugün kaçıncı evsiz kalışımdı?

Bedenimin sığmadığı dört duvarlar arasında kalan ruhumun kaçıncı ölümden dönüşüydü?

Ben her şey oldum. Yetim, öksüz, istenmeyen, uğursuz, yalancı, fahişe... Ben sadece değer görmeye layık bir insan olamadım.

Dört duvar arasına sıkışmış kendimden kaçacak ufacık bir yer arıyordum. Kapı üzerime kapanmış ruhum anahtar deliğinden sızarak terk etmişti bedenimi. Ruhsuz, bomboş, varlığı belli olmayacak bir şekilde koltuğun kenarında küçük, görülmeye değmeyecek bir yer kaplamıştım. Karşımdaki yatak birazdan ortadan ikiye ayrılacak bana bir mezar kazacaktı. Tepemdeki ayna belki geçmişime aralanırdı. Belki bana gülerdi. Belki de susturduğum dilimin ahını mezarım başına cam parçalarını yağdırarak çıkarırdı.

Huzursuz bir inilti döktü dudaklarım. Bedenimde hiçbir yaranın izi yoktu ama acısı hissedebiliyordum. Birkaç kemiğim kırılmış, tenimdeki yarıklardan kan sızar gibi o kanın soğuğunda üşüyordum. Hafifçe kıpırdandım. Susan dilimin isyanını dile getirdi bacaklarım. Titreyen birkaç adımla terasa açılan cam kapıya yaklaştım. En üst kattaydık ama yüksekliğin ruhuma huzur vereceğinden şüphelerim vardı. Parmak uçlarımda adımlayarak birkaç adımla daha yaklaştım kenara.

"Beni kendi canınla mı cezalandıracaksın?"

Omzumun üzerinden hafifçe geriye döndüm. Birkaç saat öncesine kadar onun sesini duyduğumda kalbimde ufak ufak kasılmalar olurdu şimdi bomboştum. "Ceza mı?" Dedim yoksun bir ses tonuyla. Kuru dudaklarımın birbirine çarpması kadar bile çarpmıyordu onun için kalbim. "Senin için ödül olacağını sanıyordum."

"Nilüfer," Diye seslendi sanki onu ben kırmış ben parçalara ayırmış ben evinden yurdundan etmişim gibi. Oysa daha yeniydi herkesi başımıza toplayacak bir kıyamet kopardığı saatler. "Her şeyi yapıp yapıp beni suçlayamazsın."

"Ne yaptım?" Diye sordum. "Herkesten kovulurken sana sığınmam mıydı hata?" Saatlerce kendimi anlatmak dilimin bastırdığı isyanımı ona dökmek içimdeki tüm birikmişleri hemen burada taşırmak istiyordum ama o kadar yorgun o kadar dinlenmeyeceğime inanıyordum ki. Dilim kendi gayretim olmadan çekildi köşesine.

NİLÜFERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin