Tanrı Hoseok'u Sınıyor

2.3K 126 17
                                    

Her hafta programı renklendirmek için farklı farklı mekanlarda çekim yapılıyordu. Bu hafta kamp yapacaklardı. Programın reytingleri arttığı için bir süre böyle devam edeceklerdi. Herkesin kendine ait çadırları bulunuyordu. Akşam vakitleriydi. Namjoon'un yaptığı kahveyi yudumlayarak ısınan Jin, Namjoon'un güzel sohbetiyle gecenin tadını çıkarıyordu. Namjoon Jin'in feromon salgıladığını fark etmemesine şükür ediyordu. Aldığı en güzel ve tek kokuydu. Arada Jin'in üşüyüp üşümediğini göz ucuyla kontrol ediyor sonra Jin'in üstündeki poları düzeltiyordu sürekli. Jin bu ilgiden memnundu. Namjoon'un sıcacık elleri hep dizindeydi. Ateşin başında sadece o ikili vardı. Jimin ise Taehyung ile göl kenarında taş sektiriyorlardı. Jimin Taehyung'dan hoşlanıyordu, Taehyung'da Jimin'den.
Taehyung sürekli Jimin'le tensel etkileşimde bulunuyor hiç olmazsa elini tutuyordu. Jimin ise aldığı çıkma teklifini düşünüyordu. Cevap için biraz düşünmek istemişti. Çünkü bu kadar çabuk sevgili olmaları onu düşündürmüştü. Öbür taraftan Yoongi Jungkook'un çadırına girmiş yanına yatmıştı. Jungkook zangır zangır titriyordu. Uke hormonları onu hasta ediyordu. Yoongi feromonlarını yaymaya başlayınca Jungkook ağlamaya başlamış ve Yoongi'nin göğsüne yüzünü gömmüştü. Yoongi acı çektiğinin farkındaydı. Şefkatle mırıldandı.

Sg:İyi olacaksın.. Biraz dayan

Jungkook bunu duymaya ihtiyacı varmış gibi ağlamasını azaltmıştı. Belki de Yoongi'nin feromonlarının değiştiğini hissettiği için de olabilirdi. 'Yoongi bunun farkında mı?' diye geçirdi içinden Jungkook. Yoongi Jungkook'un üstünü örtüp başını onun yastığına koymuştu. Jungkook ise ona sarılıp mırıldandı.

Jk:Feromonlarının kokusu değişiyor hyung... Hasta mısın yoksa?

Jungkook başını kaldırıp yüzüne baktığında Yoongi şaşırmıştı.
Hoseok ise bunca çileyi ve acıyı neden çektiğini düşünüyordu. Tanrı Hoseok'un yanında değildi. Çadırını onlardan uzak bir yere kurmuştu. Çünkü her gördüğünde Taehyung'u öldürmek istiyordu. Çadırının önüne oturmuş kahvesini içiyordu. Karşısında 6 çadırı ve yanan ateşi görüyordu. Hatta orada oturan Namjoon ile Jin'i de görüyordu. Ama onlar Hoseok'u karanlıkta göremiyordu. Hoseok Jimin'in odasına gelip soyunduğu anı hatırlıyordu. Onu o kadar seviyordu ki soyunmaya başladığı an onu geri giydirmiş ona kocaman sarılmıştı. Hoseok'un acısına rağmen Jimin'e dokunmadan uyumuşlardı. Hoseok aşk acısı çekmiyordu artık. Duygusuz ve yüzsüzdü artık. Jimin bu durumun farkında olduğu için Taehyung'u çadıra gönderip uzakta olan Hoseok'a doğru ilerledi. Hoseok Jimin seslenmeseydi onu fark etmeyecekti. Jimin Hoseok'un yanına oturmuştu. Eskisi gibi değildi Hoseok. Jimin çekinerek mırıldandı.
Jm:Hyung, neyin var? Uzun zamandır böylesin.
Hoseok cevap vermeden o gelmeden önce yaptığı şeyi yaptı, kahvesini yudumladı. Jimin Hoseok'un kucağına sırnaşacakken Hoseok onu yere itmişti. Jimin canı acıdığı için sızlanırken Hoseok ona gitmesini söylemişti. Jimin'in avuç içi yarılmış kanıyordu. Jimin kalkıp gidince Hoseok çadırına girmiş ve yatağına yatmıştı. İçi acımıştı ama o an tiksinmişti Jimin'den. Taehyung'un kucağından inip kendi kucağına çıkmaya çalışması....onun midesini ağzına getirmişti. Jimin ise çadıra girdiğinde ona kahve hazırlamış bekleyen Taehyung'u görmüştü. Taehyung Jimin'e baktığında ağladığını gördü. Sonra bileğini tuttuğu eline baktı. Kanıyordu. Taehyung Jimin'in elini temizlemek için işe koyuldu.

Th:Kim yaptı bunu?

Jimin olayı anlattığında Taehyung'un yüzünde mimik oynamamıştı. Jimin'i rahatlatmak adına feromon salgılamış ve uyutmaya çalışmıştı. Tanrı biliyordu... Bu sessizlik kıyametin habercisiydi. Jimin uyuduğunda Taehyung çadırdan çıkıp Hoseok'un çadırına ilerledi. Onun sevgilisine kimse dokunamazdı buna hakkı yoktu kimsenin. Hoseok ise çadırın önünde oturuyordu. Biraz ağlamıştı. Jimin'in canının acıdığının farkındaydı. Hışımla gelen Taehyung'u görünce yerinden kalkıp Taehyung'un yakalarını tutmasına izin verdi. Taehyung bunu fırsat bilip ona yumruk atarak kamp alanına kadar sürükledi. Hoseok buna izin vermişti. Taehyung bağırmaya ve Hoseok'u boğazlamaya başladığında Hoseok, Taehyung'un kırmızı gözlerine baktı. Taehyung semeliğini kullanıyordu. İntikam almak için seme gücünü kullanacak kadar acizdi Hoseok'un gözünde. Namjoon bağırtıyı duyduğunda dışarı fırlamıştı Yoongi gibi. Aldıkları feromon kokusu bu işin iyiye gitmediğini belirtiyordu. Yoongi Taehyung'u çekiştirirken Namjoon'u yardıma çağırmıştı. Hoseok nefes almak için çırpınmıyordu. Hatta hiçbir şey yapmıyordu. 'Ölüm geldi' diyordu. Nefes almayı bıraktığında huzurla gülümsedi. Bu huzuru sadece ekipler gelene kadar sürdü yaklaşık 3 saniye falan. Taehyung üstünden çekildiğinde tekrar nefes almaya başlamıştı. Yüzü dağılmış, yerde sürüklenmesinin etkisiyle üstü toz toprak olmuştu. Yoongi Taehyung'u Hoseok'un üstünden çekmişti. Ekipler hemen gelip Taehyung'a sakinleştirici iğne vurmuşlardı. Namjoon ise Hoseok'un çırpınmamasına şaşırmıştı. Sonra çadırlarından çıkan ukelere bakmıştı. Jimin yerde yüzü morarmaya yüz tutmuş Hoseok'u görünce ağlamaya başlamıştı. Korkmuştu. Taehyung... Onu öldürmemişti değil mi? Jin ise korkuyla Namjoon'a sarılmıştı. Jungkook ise, Yoongi'nin yanına gelip kontrol etmişti.
Jimin koşarak Taehyung'un yanına gitmişti. Kendine gelen Taehyung elindeki kanlarla bakışıyordu. Semeliği onu hayvana çeviriyordu. Jimin'in ağlayan yüzünü gördüğünde onu kendine çekmiş ve sarılmak istemişti ama Jimin onu ittirmiş ve yüzüne tokatı atmıştı.
Jm:ÖLECEKTİ VE MUTLU MU OLACAKTIM TAEHYUNG! NESİN SEN KATİL Mİ!

Tanrı... Hoseok'u sınıyordu. Yoksa ölmesine izin verirdi.

Shiplerden ilk belli olan Namjin
Çünkü yazarınız Namjin shipliyor azıcık.
Yorum ve oy vermeyi unutmayın lütfen.
Yorumlarınızın hepsini okuyorum.
-MRS. MİN

6 Seme 1 Uke Tempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang