Dokuz: "Seven kıyamaz sevdiğine."

5.6K 643 311
                                    

9- "Seven kıyamaz sevdiğine."

"HERE COMES THE PAIN!" diye önümde kükreyen Taehyung'u ayak uçlarımla itmeye çalışırken ofladım. Televizyonun ortasında dikiliyordu ve görüş açımı engelliyordu tamamen.

"Ya çıksana televizyonu göremiyorum."

"Ama benimle oynamanı istiyorum. Smackdown atalım eski günlerdeki gibi hadi. Sen Brie Bella ol. Ben Niki Bella olacağım."

"Niye ben Brie oluyormuşum? Niki daha seksi ben Niki olmak istiyorum." Elimdeki kumandayı koltuğa bırakarak doğruldum uzandığım yerde. İçimdeki çita uyanmıştı işte şimdi. Bella kardeşler zayıf noktamdı.

"Tamam şimdi sen Niki ol ama bir sonraki turda ben Niki olurum."

Sinsice gülümserken kalkıp yerimde bir sağ ayak bir sol ayak yaparak zıplamaya başladım. Tae de telefonundan Bella ikizlerinin tema müziğini açmıştı. Masanın üstüne bıraktığı ses bombasına bağlanırken sesi arttırması için işaret verdim.

Arada bir Taehyung'la güreşmek için popüler bir programın güreşçileri rolüne girip oyun oynuyorduk. Tamam, eğlence anlayışımız ilkokuldan kalma veya tuhaf bir şey gibi görünüyor olabilirdi ama tanıştığımız ilk haftalarda evde çok fazla kavga ediyorduk, aramızda böyle bir şey geliştirmek bağımızı güçlendirmişti.

Tae telefonunu bırakıp ringe giriş yapıyormuş gibi bir role büründü ve gözlerini kısarak etrafımda dolaşmaya başladı. Şarkının sözlerini mırıldanırken ben de onu taklit ederek dolanmaya başladım.

Sessiz savaşı ilk bozan ben olmuştum. Çığlık atarak Tae'nin üstüne atlarken saçlarına yapışıp çekiştirdim. Tae de beni kendinden uzaklaştırmak için belimden tutup döndürmeye başladığında bacaklarımı beline dolamaya çalışmıştım. Doladığım an beni bırakıp dönmeye devam etmişti. Bir an dengemi kaybedip yere düşecek gibi olduğumda tişörtüne sıkı sıkı tutundum ve diz çökene kadar çekiştirmeyi bırakmadım. Dizlerinin üstüne düştüğünde bacaklarımı hızlıca belinden kurtarıp odanın öteki ucuna kaçarken Tae de tişörtünü sıyırmıştı başından.

Ona dil çıkarıp odada koşmaya başladığımda bütün vücudum çoktan ter içindeydi.

"Gel buraya Nikiniki bikini!"

Söylediği şeye kıkırdarken dinlenmek için biraz durmak zorunda kaldım. Aynı anda koşup gülemiyordum, nefesim tıkanıyordu ve hastaneye gitmek zorunda kalınca Hoseok iki gün bizi sirkeye yatırıp endişelendiğinde nasıl hissetiğini anlatmaya çalışıyordu. Tabii o kadar sirkeye verecek paramız yoktu ama sirkeye yatırmak adı altında Tae'ye tuzlu su içirip içirip vantilatörün önüne oturtuyordu. 

Tae omuzlarımdan yakaladığında beyaz tişörtümün içinden kıvrakça sıyrılıp kolayca çıktım ve tekrar koşmaya başlayarak diğer odalara yöneldim. Şarkı da tekrara alındığı için bittiğinde sürekli başa sarıyordu.

Tam salonun kapısına varmıştım ki Taehyung üstüme atlayarak beni yere sermişti. Koşarak geldiği için koridorda sırt üstü birkaç metre sürüklenmiştik. "Pes et!" dedi Taehyung nefes nefese gülmeye çalışırken.

"Ha-" Kapı zili tam bu sırada araya girdiği için söylediğim şeyi tamamlayamadan tepe üstü kapıya baktım. Buradan kimin geldiğini anlayabilir miydim? Tanrım, lütfen bana bu yeteneği bahşet. En azından sevdiğim adamın, beklenmedik misafirin veya önüne çıplak çıkabileceğim arkadaşlarımın zil çalış şekilleri farklı olsa onları karşılayacağım şekli seçebilir ve az sonra yaşanacak rezilliği önleyebilirdim.

Wild Berry ❦ JiKook [✓]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin