Yirmi dört: Tutuşacağımı bile bile ateşe uzandım.

5.9K 610 394
                                    


bts - house of cards

Medyadakinin zamanı geldiğinde anlarsınız^^ O zaman oynatın lütfen♡

Bir de şey, bu bölüm olumsuz davranış örnekleri içerebilir. 👉👈 Yavaş yavaş, sindire sindire okuyalım olur mu?

24-Tutuşacağımı bile bile ateşe uzandım.

"Hain, bana söz vermiştin!"

Telefonda bana kızan Taehyung'un yüksek sesiyle yüzümü buruşturdum.

"Evet, söz vermiştim ama annem bileti çoktan almış ve şimdi iade edersem veya saatini değiştirmek istesem bunun imkansız olacağını biliyorsun öğleden önceki beş çayım benim. Bir tanem, üzümlü kekim." dedim onu yumuşatmaya çalışarak. Telefonun öteki ucundan yalancı ağlama sesleri duyduğumda sesli bir nefes vermiştim. "Bu uçağı kaçırırsam ne olur biliyor musun? Sene sonuna kadar eve gidemem, annem üzülür yalnız kalır." Son çare duygu sömürüsüydü.

"Evet, evet. İki haftalık tatilde burada kalırsın ve Jungkook'la yüzleşmek zorunda kalırsın. Onu da eklemeyi unutma."

Göz devirdim. "Bu... Jungkook'la alakalı değil! Tamam mı?" Hayır, bu tamamen Jungkook'la alakalıydı. Dönem içinde istediğim zaman kalkıp Busan'a gidebilirdim veya bir telefonumla annem burada biterdi.

"Hııhı..." Taehyung'dan içli bir ses geldi. "Ben yeni flörtümle seni tanıştıramayacağım yani. Partide beni yalnız başına gören arkadaşları çiğ çiğ yesinler. İyi, gelme yalnız başıma ben ayakta kalırım."

"Heh, bak anladın işte. Senin kendi kendine halledemeyeceğin bir şey yok. Biri sana dil uzatırsa koparır eline verirsin sen. Zaten sıfır elemanı olurdum ben o partide."

"Ya Jimin! Ne olurdu gelip birkaç saat kalsan? Gecenin bir saatinde zaten uçağın. Ne olur yani benimle gelsen, ben oradan seni taksiyle yollarım. Ya da Inyeop'un arkadaşlarından arabası olan biri var. Bence o seni seve seve bırakır." dedi imalı imalı. Tekrar göz devirdim.

"İstemez, ben kendim giderim."

"Bu partiye geleceğim ve oradan kendi ayaklarımın üstünde kendine yeten bir adam olarak çıkacağım demek mi oluyor? Geleceksin değil mi? He?"

Derin bir nefes aldım. "İyi, tamam. Ama istediğim zaman çıkıp giderim."

"Gidersin gidersin," dedi kıkırdayarak. "Bir tanesin, eve gelince görüşürüz. Ben gelmeden hazırlanmak yok, seni döverim sonra morarmış gözle gidersin bak eve. Öpüyorum, kasada sıra bana geldi bay bayy."

Telefonu kapatıp yatağa fırlatırken kendimi de parkeye bırakmıştım boylu boyunca. Ufak valizim bir kenarda, fermuarı kapanmadan önce içine birkaç şey daha sıkıştırılmayı bekliyordu. En çok kullandığım kıyafetler dışında bir şey almıyordum çünkü Busan'daki evde de yeterince kıyafetimi bırakmıştım.

Beş dakika sonra kapı çaldığında yuvarlanarak kalkıp açmıştım Taehyung'un geldiğini bilerek. Kapıyı çalış şeklinde belliydi, elleri dolu olduğu için topuğunu üç kere yarım vurmuştu.

"Ne giyeceğine karar verdim bile!" dedi Taehyung neşeyle poşetleri bana satarak içeri girerken. Ben poşetleri bırakmak üzere mutfağa ilerlerken o beyaz çoraplarını poposuna vurarak odamıza koşturmuştu.

İçeriden seslendiğini duydum. "Beyaz pantolonun nerede?"

"Geçen maçta giydiğim mi?"

"Buldum, tamam!"

Wild Berry ❦ JiKook [✓]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin