On bir: Yalnızca otursaydı, ben onun yerine de izlerdim karı.

5.6K 628 306
                                    


11-Yalnızca otursaydı, ben onun yerine de izlerdim karı.

Aralık ayına girdiğimiz haftaydı. Spor Turnuvasının ardından üç hafta geçmişti ve Jungkook'la nadiren görüştüğümüz bu soğuk ama kuru havalı üç haftadan sonra ilk karın yakında yağacağı haberlerini görmeye başlamıştık televizyonda.

Kumandayı ayak ucumda uzanan Hoseok'a fırlatıp doğruldum.

"Yavaş, ayı!" diye ağzı dolu söylenirken başını telefondan kaldırmamıştı.

Ayı kelimesini duyduğum anda yüzüm sıkıcı ifadesini bir kenara fırlatıp aydınlanma yaşarken Hoseok'un poposuna parmak ucumu dokundurup oturduğum yerde sallandım. "Bir daha söylesene."

Hoseok gözlerini birkaç saniyeliğine bana dikip tuhaf olduğumu söyleyen yüz ifadesini takındığında Tae mutfaktan elinde içine iğrenç kokulu bir sıvı koyduğu büyük bardağıyla çıkmıştı.

"Son zamanlarda epey garipleştin sen Jimin. Gece yatmadan önce nemlendiricine öpücük verip uyuyorsun?"

Tae'ye omuz silkip elindekini işaret ettim. "Sen de sürekli o şeylerden içiyorsun ve spor yapıyorsun. Benim genişliğiyle övünen arkadaşım nerede?"

Gözlerini devirip tekli koltuğa bağdaş kurdu. "Bunlar sağlık için, tamam mı? Hem sağlıklı hem de geniş olabilirim. Böylece ikisiyle de övünürüm."

"O yüzden mi geceleri—" Yüzüme yastık yediğimde konuşmak istemediği bir konuya girmek üzereydim. Tae'nin birine aşık olduğuna kalıbımı basardım çünkü bana benzemeye başlamıştı. Gece yatmadan önce uzun uzun iç çekiyor, bazen kendi kendine gülüyordu. Öyle birden ortaya çıkıyordu gülüşü, tavana falan dalıp gittiğinde. Biri mi var diye sorduğumda inkar etmemişti fakat başka bir şey de söylememişti.

Bu konuyu Hoseok'un yanında açmaya çalıştığımda anlam veremediğim bir şekilde eli ayağına dolanıyordu ve beni susturuyordu. O kendini açana kadar yapabileceğim bir şey yok gibiydi. Sadece kalbini verdiği kişinin Hoseok olmamasını umuyordum çünkü Hoseok istemezse acayip bir durum içinde bulacaktık kendimizi.

Tae'nin bana attığı yastığı ben de Hoseok'a atıp gerinerek yerimden kalktım. "İkiniz de çok sevimsizsiniz bu hafta."

"Vizeler yaklaştı Jimin." Hoseok gerinerek koltuğa yayılmıştı.

Dudaklarımı ıslatarak soracağım soruyu toplamaya çalıştım kafamda. "Siz son hafta çalışıyorsunuz ya hani," Yutkundum. "Jungkook'tan üç haftadır ses yok. Yoongi'yle de takıldığı yok. Napıyor bu çocuk?"

Hoseok çirkin bir kahkaha attığında dudak büzdüm."Ben geçen sene sınıfta kaldım yavrum." Ah, bir de o vardı. Yanlış kişilerden yola çıkarak soru soruyordum.

Benim bölümüm gereği sınavlarım pek olmuyordu. Biz genelde ödevlerimizden ve sahneden puan alıyorduk, bu yüzden onların bu sınav telaşına sadece uzaktan bakabiliyordum. Hoş, arkadaşlarım da sınav zamanı o kadar kendini kapatan, hayattan kesilen türden değildi. Buna rağmen üçüncü sınıfa kadar gelebilmişti ikisi de.

Yani, ben sınav zamanlarını anlayamıyordum. Bir insan neden üç hafta ortadan kaybolurdu ki?

"Jungkook'un bölüm birincisi olduğunu söylüyorlar. Onun böyle olması normal. Yakında mağarasından çıkar merak etme. Hem geçen sene hatırlamıyor musun, bir buçuk ay hiçbir yerde görünmemişti. Her gün oturup ağlıyordun sene sonunda okul değiştirdi diye." Taehyung Hoseok'tan kumandayı almak için bir savaş verirken kafamı sallayarak bardağını tutmuştum etrafı batırmasınlar diye. O zaman son maçlarına iki hafta kalmasına rağmen antrenmanlarda bile görememiştim onu. Kimseye soramıyorduk da. Bu seneye kadar Jungkook'un arkadaş olduğunu bildiğim tek tanıdığım Yoongi'den feci şekilde çekiniyordum.

Wild Berry ❦ JiKook [✓]Where stories live. Discover now