31.bölüm

1.1K 104 120
                                    

Dünyalar başıma yıkıldı kelimesini ilk kez bu kadar derin yaşıyordum. Gözüm kararmış, elimdeki telefon tonlarca ağırlıkta bir demir yığını olmuştu, bedenim sanki kağıttandı da üzerime yağmur yağıyordu. Ne olur Allahım bunlar heyecanımdan dolayı görmüş olduğum kabuslar olsun lütfen...

Babam ve Fatmanın beni sallamasıyla yavaş yavaş algılarım açılıyordu. Gözlerim onları gördüğünde ne kadar endişeli ve korkmuş olduklarını fark ettim ve zar zor bir kaç kelime söyleme ihtiyacı duydum.

- Kaza yapmışlar...

Fatma refleks olarak ufak bir çığlık attı ama babam buz gibi duruyordu. ya da durmaya çalışıyordu. Babam Soğuk ve emin bir ses tonuyla konuştu.

-Nasıllarmış peki?

-onu yoğun bakıma almışlar, baş komiser açtı telefonu, zor konuşuyordu o da, bir hemşire yardımı ile konuştu.

Bu cümleleri kurmak ağzımdaki dişleri tek tek sökmek gibi acıtmıştı canımı, gözlerim çoktan sıcak bir yağmura başlamıştı. Babam tekrar aynı şekilde devam etti..

-Hangi hastahanedelermiş?

Sesler yankı yapıyordu beynimde

-Şehir hastahanesinde.

-Tamam hadi hazırlan gidelim.

O kadar ağır algılıyordum ki söylenenleri, sanki yavaşlamıştı her şey. Ağır ağır odama gittim ve göz yaşlarımla beraber üzerimi değiştirdim. Kapıda beni bekleyen babama doğru yaklaştım, babam sımsıkı sarıldı sanki içimi okumuş gibi.

-Korkma hiçbir şey olmayacak korkma...

Babamın kurduğu bu cümleye tutunmaya çalıştım ve sadece bu ihtimale yer verdim zihnimde.

Kendime gelmeye çalıştım ve babamla hızlı hızlı arabaya binip hastane yolunu aldık. Sanki bitmek bilmeyen sonsuz bir yolculuk gibiydi şu kadarcık yol. İçimden hiç durmadan dua ediyordum ama hiç durmadan. nefes bile almadan, boğulacaktım neredeyse.
Babam hiç konuşmuyordu ama eminim o da içinden dua ediyordu,çünkü dua da inatçı oluşum babamdan geçmişti bana da, kötü bir şey olduğunda, o şey geçene kadar hiç durmadan dua eder yalvarırdı. Asla umudunu yitirmezdi, eğer olmazsa da asla isyan etmez hayırlısının bu olduğunu düşünür bu kezde sonsuz şükür ederdi. Yani babamın ömrü dua ve şükür ile geçerdi , bende onun gibi olmaya çalışıyordum, umarım olabilirdim.

Sonunda hastane kapısına gelmiştik. Babam arabayı ilk bulduğu yere park etti ve hızlıca indik arabadan. Ben sanki Çağrıya doğru koşuyordum ama koştukça uzaklaşıyordum,İçim bir kömür madeni gibi kapkara olmuştu. Ben içeri girdim ama ne yapacağımı, nereye gideceğimi bilmeden öylece bakıyordum etrafa, sanki Çağrı bir yerden çıkıp bana el edecek gibi. Babam hızlıca bana ismini soy ismini sordu, fark ettim ki hiç onun adını söylememişim babamlara, gerçi tanışıp öğreneceklerdi bu gece, demek böyle öğrenmek varmış kısmette. Babam sağa sola bir şeyler sorup bana eliyle işaret etti,hızlıca babamı takip edip üst kata çıktım. Çıkınca fark ettim ki burası yoğun bakım kısmıydı, kime ne soracığımızı bilmiyorduk. Babam hastane üniformalı birine bir şeyler sorup yanıma geldi.

-Kızım şuan yoğun bakımda olduğu için görme şansımız yok ama istersen doktoru ile görüşelim.

Boş bir ifade ile babamı onayladım

-Tamam olur.

Hemen uzun bir koridordan geçip nöbetçi doktorun odasına vardık. Kapıyı tıklatıp müsaade alınca içeri girdik.

Babam yaşlarında bir doktor karşıladı bizi,yorgun gözlerle gülümseyen bir ifadeyle.

-Buyurun?

AŞK-I ÇAĞRI Where stories live. Discover now