33.bölüm

1K 97 68
                                    

Günler günleri kovalıyor zaman su gibi akıp gidiyordu. Acılar ne unutuluyor, ne de ilk gün ki gibi acıtıyordu. İnsan artık o acıyla yaşamaya alışıyor, hep varmış gibi hissediyordu.

O gün olanları bir bir Fatma ya anlattım. Fatma ağzı açık bir şekilde beni dinliyor, tepkiden tepkiye giriyordu. Ben ise anlattıkça biraz daha utanmıştım, Sanki sevilmek ayıp bir şey gibi yanaklarımı kızartıyordu.

-Ayy Sümeyye görüyor musun çocuk unutmamış seni.

-Ya hiç deme Fatma. ben bu kadar ciddi olduğunu bilmiyordum.

-Aslında ben bu kadar sevdiğini tahmin etmiştim ama nişanlanınca unutur zannettim.

-Maalesef, olmamış.

-Eee ne düşünüyorsun.

-Bilmiyorum ki. Bu konuşmayı yapalı neredeyse iki hafta oldu, daha sana bile anlatmaya yeni cesaret ettim. Kendimi çok suçlu hissediyorum Fatma.

-Daha neler Sümeyye Allah aşkına. Senin ne suçun var bu olayda.

-Ne bileyim kız yüzüme karşı ayrılma sebebimiz sensin diyince çok kötü oldum. Bir de o göz yaşlarına sebep olmak beni çok üzdü.

-Tamam üzücü bir olay ama senden tamamen bağımsız. Sanki kızın nişanlısını elinden mi aldın

-Haklısında işte ne bileyim.

-Neyse sen Betül'ü falan boşver şimdi. Onlar zaten olmayacakmış. Evlenseler bile mutlu olamazlardı böyle. Eşi tarafından sevilmemek bir kadın için çok büyük bir ceza. Asıl sen olayın Murat kısmına ne diyorsun?

-Nasıl yani, şans vermekten mi bahsediyorsun?

-Evet tam olarakta ondan bahsediyorum. Bu kadar sağır ve duyarsız olamazsın herhalde. Çocuğun bir eline diyafon alıp bağırmadığı kaldı, Sümeyye seni seviyorum diye

Fatmanın bu sözüne ve anlatma şekline dayanamayıp gülmeye başladım. Fatma da dayanamayıp gülünce tatlı bir gülüşme oldu aramızda.

-Ya Fatma bilmiyorum, gerçekten bilmiyorum. Evet Murat abi gerçekten çok özel çok kıymetli bir insan, belki de çoğu genç kızın isteyeceği bir aday. Ama ben ona karşı büyük bir şey hissetmiyorum.

-Ama bunun için bir adım atmadın. Sevmeye çalışmadın ki, üstelik daha da kaçtın, O geldikçe uzaklaştın. Bak senin için, çalıştı üniversiteyi kazandı. nişanlandı ama kalbinden atamadı, üstelik senin kalbinde başkasının olduğunu bildiği halde seni sevmeye devam etti. Bence bir şansı fazlasıyla hakkediyor.

Boynum bükük, kaşlarım düşük, yorgun bir ifade ile dinliyordum Fatma'yı. O kadar haklı şeyler söylüyordu ki, ne bir kelime edecek ne de savunma yapacak bir şey yoktu ortada. Tek doğru vardı onu da Fatma bir bir söylüyordu.

-Evet çok haklısın Fatma. Gerçekten ben hiç aklımın ucundan bile onu sevebileceğimi geçirmedim. Hep neden beni sevdi ki, nasıl unuttururum kendimi, neden böyle yapıyor gibi sorulara cevap aradım. Oysa ben de onu sevmeye çalışsam belki her şey daha farklı olacaktı.

-Şimdi bunları düşünme sırası değil. Olan oldu ve geçti. Demekki böyle olması gerekiyormuş, hayırlısı böyleymiş. Asıl bundan sonra ne yapacaksın onu düşün ve gerçekten ona hak vererek düşün, olur mu?

-Tamam ben bir kaç gün daha bu konuyu değerlendireyim ve bir sonuca varayım. Sürekli bu yükle geçiremem günleri, çok ağır geliyor.

-İyi bakalım. Haydi tembellik ettik geciktik. akşam yemeğini hazırlayalım hızlıca. Baban yaprak sarması istedi akşama.

AŞK-I ÇAĞRI Opowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz