34.bölüm

807 66 79
                                    

Alarmın yüksek sesi ile irkilerek uyandım bu sabah. O kadar yorgun ve bitkin bir hal içindeydim ki, sanki aylardır hiç dinlenmeden yürüyormuşum gibi hissediyordum. Yataktan yaklaşık beş dakika kadar çıkmadan öylece durdum, uyanık olup olmadığımı kontrol ettim ve ne yazık ki uyanıktım. Bugün en uyanmak istemediğim bir gündü ve uyanmak zorundaydım, neden mi? Çünkü bugün büyük bir randevum vardı. Evet sonunda Murat Abi 'ye bir şans verme günüydü, içimden bir ses bunu onun hakkettiğini söylüyordu ve bende kendimi zorlayarak bu sesi dinlemeye karar vermiştim.

Yataktan ayaklarımı sürükleyerek kalktım ve banyoya doğru yol aldım. Normalde asla soğuk su ile yüzünü yıkayamayan ben, defalarca yüzüme soğuk su çarpmıştım. Bedenim uyanıktı ama ne kalbim ne de aklım uyanabiliyordu,bunun sebebini çok iyi biliyordum ve bununla savaşmalıydım. Sanki Çağrı'ya karşı yaptığım bir ayıptı bu, büyük bir yanlıştı,onu terkediyor gibi hissediyordum. Oysa o yok ve birdaha gelmeyecek,bunu kabullenmek zorundaydım. Murat Abi belki de bu konuda Rabbimin bana gönderdiği bir gönül şifasıydı, o yüzden bu görüşmeye gönlümle, samimi bir şekilde gitmeliydim.

Havalar biraz serinlediği için geçen yıldan aldığım mevsimlik pardösümü giymeye karar verdim. Koyu mor tam boy olan, bedenimden hafif bol bir pardösüydü. Üzerine de yeni aldığım gri renk sade başörtüyü takmıştım. Evet küçük siyah yandan çantamı da taktığıma göre artık hazırdım. Kahvaltı için sözleştiğimiz merkezden biraz uzak bir kafeye gitmek için otobüse binmem gerekiyordu. Israrla beni arabayla alabileceği teklifini sunsa da kabul etmemiş ve otobüsle gitmeyi tercih etmiştim. Gidene kadar yolda bildiğim bütün duaları okumuştum. Allahım sen hakkımda hayırlı olanı gönlüme razı eyle (Amin). Kafeye vardığımda bütün masalar boştu, hatta çalışanlar masaları daha yeni siliyorlardı. Tedirgin bir şekilde sağıma soluma bakarken arkamdan" burdayım" diyen bir ses duydum ve arkamı döndüm. Murat Abi karşımda hafif bir gülümseme ile bana bakıyordu. Üzerine siyah bir gömlek, altına da sihay kot pantolon giymişti. Üzerine giydiği hafif uzun gri hırka ve kolundaki metal kol saatide oldukça uyumlu ve şık duruyordu. Benden daha çok özenmiş ve daha heyecanlı bir hal içindeydi. Bunu gözlerinden anlıyordum.

-Bende yeni gelmiştim, sana bakınıyordum.

-Biliyorum aynı anda geldik.

-Arabayla gelince erken gelirsin sanmıştım.

-Araba ile geldim ama otobüs güzergahından geldim.

-Nasıl yani?

(Yok yok aklımdan geçeni yapmış olamaz)

-Sen benimle gelmeyi kabul etmeyince, ben seninle gelmeye karar verdim.

-Sen otobüsü mü takip ettin yani?

-Öyle de denebilir.

-Neden böyle bir şey yaptın?

-Seninle yolculuk yapmış olmak için.

(Bunlar neydi şimdi Murat Abi Allah aşkına sen ne ara bana bu kadar gönül verdin)
elim ayağım uyuşmuş gözlerim fal taşı gibi olmuştu. Geceden beri düşündüğüm tüm hazırlanılmış konuşmalar ve sorular uçup gitmişti bir anda.

-Neyse hadi ayakta kaldık geçelim şöyle.

Onun göstermiş olduğu ortalarda bir masaya oturduk. Ben hala tedirgin bir şekilde sağıma soluma bakınmıştım ve buda onun dikkatini çekmişti.

-Bir sıkıntı yok değil mi?

-Yok yok, bir sıkıntı yok. Sadece böyle ortaya oturunca bir garip oldum.

-neden ki?

-Ya hani birileri görür, yanlış yorumlar falan.

-Korkma kimse görmez,bak kimse de yok zaten .

AŞK-I ÇAĞRI Where stories live. Discover now