27.BÖLÜM:"NÂR"

294 25 36
                                    

Ilgaz ile şehrin, en bilindik kahvaltıcısındayız. Şehir merkezindeyiz; otele bakan Kezer kahvaltı salonu burası. Üç aya yakın kaldığım otelin penceresini, oturduğum cam kenarından görüyordum. Zaman, ne çabuk geçiyordu.

Kafamı çevirdim ve önümdeki küllüğe sigaramın külünü boşalttım. Güzel bir kahvaltı sonrası yediklerimizi, elimizdeki sigara ile sindirmeyi bekliyoruz.

Solumda, oteli gören dev pencereyi, bir ara, sigara kokusu dolmaması için açmıştım. Yalnız sıkı bir soğuk estiğini fark edince, kapattım ve sigaramı önümdeki küllüğe bastırarak söndürdüm.

"Çay alır mısınız?"

Masaya gelişini fark etmediğim garsonun sorusuna karşı, bardağımı, önüne doğru bıraktım. "Açık lütfen."

Ilgaz da bıraktı ama kapalı istedi. "Benimkisi kapalı olsun."

Dün akşam geç saatlerde genelevden çıktığında, yüzünün rengi bembeyazdı. Arabada o anlata kadar, hiçbir şey sormadım ama sorun şu ki; bir şeyler anlatmak için hiç hevesli olmadı.

Dün gece eve döndüğümüzde ise geç olduğundan, sabah ayık kafa ile anlatmasını daha doğru olacağını düşündüm ve ona hiçbir şey, sormadım.

Aramızdaki bu anlamsız sessizliği dün, tüm yol boyunca yadırgamış ama sebebini soramamıştım. Nitekim ona vermesini söylediğim kağıdı, sahibine ulaştırabilmesine sevindim. Benim için ikinci en önemli şey, buydu.

Garson doldurduğu bardağı önüme kaydırdıktan sonra elindeki termos ile uzaklaştı. Etrafa alıcı gözle baktığımda geldiğimiz bu mekanın, pekte dolu olmadığını fark ettim.

"Bir kez daha oraya gitmem için, diretmeni istemiyorum."

Elim çay bardağına gittiğinde, durdurdum ve ona baktım. "Ben aylarca gittim."

"Beni ilgilendirmiyor."deyince güldüm. Aramızdaki bu seviyesiz inatlaşma, tüm ciddiyeti bozuyordu.

"Ben senin hatrına gittim. Hem oraya gidince, kendimi Gaye'ye karşı da kötü hissettim. Böyle hissetmek zorunda değilim."

Çayımdan küçük bir yudum alırken, onu nasıl bu konuda yumuşatabileceğimin yollarını aradım. "Bence abartıyorsun."dedim. "Kendini kötü hissetmene gerek yok. Senden, oradaki kadınlarla birlikte olmanı istemişim gibi davranma lütfen."

"Cihan bunu sen istemesen de oradakiler istedi. Gözleri odaya girmemi bekledi. Resmen sözlü tacize uğradım,"dediğinde yüzündeki ciddiyet kayboldu. İçinde bulunduğu ortama karşı yüzünü farkında olmadan ekşitti. "O kadar zayıf bir ışık var ki, göz gözü görmüyor. Çok kalabalık ve içeri girene kadar, akla karayı seçtim. Kimliğim, iki kez kontrol edildi. Cüzdanım bile kontrol edilmek istendi. Üzerim delicesine arandı ve bir polis, arkada ne olduğunu bilmediğim bir kağıda bakıp, ardından şüpheyle bana baktı."

Aradıkları biri var ve onu, hiçbir şüpheye kapılmadan, o eve sokmamaya yeminliler. Sıkı bir baskı ve talimat aldıkları belli ve tüm bunlar karşısında, beni tekrar o eve sokabilecek bir şey kalmıyor. O eve tekrar girebileceğim bir ihtimal yok.

"Oraya gelme amacım ve koridordan geçerken herkesin, bu düşünce ile beni süzdüğünü gördüm, çok rahatsız edici. Ayrıca, o odalardaki iğrenç sesler de cabası."dedi Ilgaz. "Başka bir dünya sanki o ev."

LİMONLU KAHVEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin