9.BÖLÜM: "GERÇEKLER"

418 48 14
                                    


4 gün sonra

Hatay/ Antakya  (İl mezarlığı)

Önümdeki mezara, ağır ağır toprak atan Fehim, naaşı Reyhanlı'dan çıkarmamıza da, tekrar bu mezarlığa defnetmemize de, çok yardımcı oldu.

Şapkası yüzünü örtse de, soğuk terler döktüğünü biliyordum. Onu izleyen çarşaflı kadının gözlerindeki yaş ise, hiç kurumadı. Üzerine ıslak toprak atılan kadını, çocuğu gibi sevemediği her an için, çok pişmandı.

Eğilerek toprağa dokunup, yokladı. Çocuğuna dokunduğunu sandı ama bana anlamsız gelen toprağa, bakarak saatlerini harcamaya hazırdı.

4 gün hatırlayamacağım kadar hızlı geçti ve bu süre zarfında, Geneleve hiç uğramadım. Hem araya zaman koymanın doğru olduğunu düşünmek, iyi bir bahane olmuştu.

Karşımda, atılan toprağı donuk ama yaşlı gözlerle izleyen çarşaflı kadından, gözlerimi alamadım. Nasıl hissediyor olabileceği, hep aklımı kurcaladı.

Evinden çıktığım günün ertesi, beni arayacağından emin değildim ama aradı. O dilekçeyi yazacağından şüpheliydim ama yazdı. Kaçmadı ve bugün sabah saatlerinden itibaren, birlikteydik.

Önce belediyeden izin kağıdı aldık ve Reyhanlı'ya gittik. Naaşı çıkarmamızda, Fehim'in emeği çoktu. Zorlanacağımı düşündüğüm her aşamada, bizden yardımını esirgemedi.

Dilekçe verildikten sonra takipsizlik kararıyla kapatılan dosya, raftan çıkarıldı. Ali, dosyaya ilişkin soruşturmanın kısa sürede sonuçlanacağından emin.

İki gün önce Genelevinde arama yapılmış. Genelev patronları gözaltına alındığında, eşkal vermekten geri durmamışlar. Zaten aksi taktirde, zan altında kalacaklarını iyi biliyorlar.

Faillerin bu küçük şehirde yakalanmamalarının ihtimali yok. Genel merkez, dosyanın üzerine düşüyor ve bu kez adalet, bizden yana. Bundan şüphem yok.

Karşımdaki kadının isminin Meryem olduğunu, buraya gelirken otobüste öğrendim. Evinde ona takındığım sert tavır dolayısıyla özür diledim, o da hiç problem etmedi. Aksine böyle bir konuda yanında olduğum için teşekkür etmeyi tercih etti. Tek başına cesaret edemezmiş, öyle söyledi.

Nitekim eşinin ve oğlunun hâlen haberi yok. Olsa, önüne taş koyup, kendisini engellemekten korktuğu için söylemedi.

Gözüm, günlerdir yaşlı gözlerinde takılı kaldı. Hatta göz kenarlarında dikkatli bakıldığında fark edilen kızarıklıklar oluşmuş. Bu süreçte çok yıprandığını görebiliyorum, yalnız elimden hiçbir şey gelmiyor.

Neden nefret dolduğunu sormaya hiç cesaret edemedim. Ya da çocuğuna nasıl nefret beslemeyi başardığını, desem yerindir. Yaşarken kin doluydu, peki öldüğünde mi son buldu? Bir kez daha ona nefret besleyemeyeceğine mi, yoksa sevemeyeceğine mi üzülüyordu?

Fehim işi bitince doğruldu ve soluklandı. Bu sırada gözüme baktığında, "Sağolasın."dedim. "Eksik olma."

"Ne demek ağabey?" Dedi küreği eline alırken. "Başka bir isteğin olursa çekinmeden söyleyesin. Buralardayım, bir elimi yüzümü yıkayayım."

LİMONLU KAHVEWhere stories live. Discover now