55.BÖLÜM: "Merhaba..."

Start from the beginning
                                    

-Bir saat senin için değil ki kızım, benim için." Başka bir şey söylemeden hazırlanmaya giderken Reva da kaderine razı gelerek iç çekip onu takip etti. Çünkü yan çizerlerse Tuna onlara bütün günü zehir eder, üzerine 3 gün küs kalarak her fırsatta burunlarından getirirdi.

•••

Bir pizzacıya girebilecek en yakışıklı isim kimdi? Tuna Devrandan başkası olamazdı.

Son derece havalı gözlüklerini çıkararak kasaya yürüdüğünde ona bakarak fısıldaşan kızlara aldırmadı ve Tutkuyla Reva'yı kollarının altına alıp iç çekti.

Önceden de bu sahte "randevu" olayını yapardı, çünkü ailenin "sevgilisiz" kızlarına kıyak geçmek ve onlara prenses gibi hissettirmek içindeki serseriye de hep iyi gelmişti. Ama şimdi yanındaki prensesler Aden gibi olmadığı için onları tatmin etmek daha zordu...

-Bu seksi adamı basit bir pizzacıya getirdiğinize inanamıyorum..." Zaten o restoranda yemek yemedikleri için yarım saattir söylenmişti, şimdi yine trip atma sinyalleri vermeye başlarken pizzacının kapısında içeri girebilecek en iyi kurtarıcı boy gösterdi.

-Ece!" Reva, kıza el sallayarak masalara bakınan sarışının ilgisini çekerken Tuna ismi duyduğu anda baykuş gibi başını çevirip sırıttı.

-Kurabiyem!" Bu tabiri birkaç kızın iç çekmesine, erkeklerin tuhaf bakışlarına ve Tutkuyla Reva'nın göz devirmesine yol açarken iki adımda Ece'yi kucaklayıp havalandırdı. "Ne işin var burada? Cennete giderken yolunu mu şaşırdın?" Hayranlıkla bakan kızların birkaçı da garip bakışlar atıp önüne döndüğünde, Ece ellerini onun boynuna sararak gülümsedi.

-Kızları randevuya çıkarmışsın. Bana da yeriniz var mı diyecektim." Aslında Reva sırf onları kurtarması için çağırmıştı kızı ama Ece gerçeği söylemek yerine tatlı tatlı bakarak bunu diyince Tuna onun dudaklarına asıldı. Sarışın göğsünden iteklemese biraz oyalanabilirdi de.

-Sana yerimiz hep var." Kulağına fısıldadı. "Sandalye yoksa bile kay kucağıma..." Ece, kızarmamak için ekstra çaba sarf edip yeşillerini kaçırınca Reva da tepsiye koyulan patatesi atıştırmaya başlamıştı bile. Tutku da kolaya pipetini batırıp hüpletmeye başlayınca onların duyacağı şekilde mırıldandı. "Görgüsüzler... İnsan biraz bekler."

-Yabancı var sanki." Diye çemkirdi Tutku, kolasını tepsiye bırakırken. "Hem insan randevuya çıkardığı insana görgüsüz demez." Revayla Ece ona arka çıkarcasına kınayıcı bakışlar atıp kafa salladığında Tuna, onun yanağını tüm gücüyle sıktı işaret ve orta parmakları arasında.

-Sen nereden bileceksin randevuyu bücür! Uyku saatine az kaldı bir an önce ye yemeğini." Bu cümleye göz devirmek dışında tepki vermese de içinden kendi kendine söylendi. Eğer yaşadığı tüm şeyleri bilse böyle konuşur muydu...

-Siparişiniz hazır!" Seslenişi onu düşüncelerinden sıyırırken yanındaki bedenden yayılan elektrikle başını kaldırdı. Resmen daha onunla göz göze bile gelmeden enerjisini hissetmişti Tutku. Lacivert gözlerle kahveleri buluşunca Exton'ın yüzünde önce bir şaşkınlık sonra da hoşnutluk oluştu.

-Tutku..." kızın yanındakileri elbette tanıyordu. Ve Rüzgar hariç aile üyelerinin olayları bilmediğini bildiği için de... Kızı belinden kavrayarak kendine doğru çekti. "Nasılsın?" Kulağını yalayan fısıltısı Tutku'nun ensesinden ürperti geçmesine neden oldu. Ellerini onun göğsüne koyarak ittirmek ister ve biraz başarılı olurken Exton'ın göz hapsindeydi.

-İyiyim." Dedi sadece, onun nasıl olduğunu sormamıştı. İlgilenmiyordu. Tuna, kızın rahatsız olduğunu görünce Tutku'yu bileğinden kavrayıp kendine doğru çekti ve gözlerini kıstı. Onun şüpheli bakışlarla Exton'ı santim santim incelediğini gören Tutku, genç adam siparişini verdikten sonra mecburen tanıştırmak zorunda kaldı. "Ağabey, Basil. Basil, Tuna ağabeyim." Bilerek Basil demesi daha deminki hareketine sinir olduğunu açıkça ortaya koyarken dudak kıvıran genç elini Tuna'ya uzattı.

Sevgiyle Harmanlanmış Bedenler (THB-2)Where stories live. Discover now