"Çıkardığı fotoğrafın altına, kalemin kapağını ağzında tutarken, kalemle bir not düştü.
"Tutku'yla Harmanlanmış Bedenler." "
Böyle başlamıştı hikayeleri.
Elmaların özü birdi, ihtiyaçları birdi.
Aşktan gelen çocuklar, aşk için yaşar, aşk uğruna öl...
Satır arası yorumları artık unutmayın lütfeeeğn. Çünkü SHB'de "tamamlandı"ya tıklamam için, son 8 bölüm kaldı... Finale yani 59'a ise,
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
(Final bölümü için bir beklenti notu bırakın, finalden sonra gelip okursunuz*)
Keyifli okumalar🥀
3.GÖZ
Kıvanç Alp, tüm İstanbul'u ayaklarının altında hissetse de bu koca şehirin altında kaldığı gerçeğini biliyordu. Hemen arkasındaki masada oldukça kabarık bir dosya ve birkaç içki şişesi vardı. İhtiyacı olan zihin berraklığını sağlaması için hazırlanmış kahve görüşüne girince başını sola çevirdi.
Demirdi.
-Eyvallah." Sessizce kahvelerini yudumlarken pencereden dışarı bakmaya devam ettiler. Demir'in gri gözlerini üzerinde hissediyordu sarı, bu bakışların anlamını da çok iyi biliyordu doğrusu. "Söyle hadi." Dilini dudaklarında gezdirirken içinde yapıyor olduğu ön hazırlığı siktir edip doğrudan konuştu Demir.
-Tutku'ya beraber anlatalım. Her şeyi." Alp sol kaşı havalanırken kendisine döndüğünde omuzlarını kaldırıp indirdi ve sakince konuştu. "Sonuçta bu işe beraber girdik, hem yükün azalır." Aslında her türlü Tutku'ya anlatacaktı ama Alple birlikte yapmaları gözüne daha doğru geliyordu.
-Bilmiyorum, Gaye'den bir boşanayım da." Demir söylediği cümlenin üzerine sırıtınca dik dik ona baktı Kıvanç. "Niye sırıttın?" Demir hiç der gibi omuz silkince ısrarcı oldu. "Söyle."
-Oğlum, Tutku yüzünden Gaye'den ayrılmıyorsan kainat beni siksin." Alp gözlerini devirdiğinde keyifli bir kahkaha patlattı. "Şuna bak, civciv bekarlığa..." yalandan öksürdü düzeltmek istercesine. "Sultanlığa, dönüş yapıyor desene."
-Geç dalganı sen. Ben bunu Tutku yüzünden değil kendim için yapıyorum." Demir "he he" gibisinden göz kırpıp kafa sallayınca iç çekip kahvesinden bir yudum aldı sarı. "Artık dayanamıyorum. Zaten Şafak pisliğinin defterini dürdüm. Patron'un ekmeğine de yağ sürmüş olduk." Kıstığı gözlerini aniden Demir'e çevirdi. "Herife bir iyilik yapacakken iki iyilik yaptık iyi mi..."
-İyi oldu böylesi. Exton'ın ne pabuç olduğunu da görürse tamamdır oğlum bu iş. Herifin asıl amacı oğlunu esir almaktı başından beri, seni beni değil." Elini sevinçle Alp'in omzuna yapıştırdı ve desteklercesine sıktı. "Sonrasında özgürüz be sarııı." Sarı bu cümleye suratsız kalamadı, dudağının sağ kıyısını yukarı kıvırdı, Demir de bu cümleden aldığı gazla kendini tutamayarak aniden konuştu. "İyi ki varsın lan." Tutkuyla olan onca şeyden sonra Demir'e hala tam ısınmış sayılmazdı, çünkü Kıvanç Alp Aksoy kindar herifin tekiydi. Ama Demir'in iyi niyetinin ne derece olduğunu hissediyordu ve ona karşılık vermek istiyordu, ona kolunu sararak yarım yamalak da olsa bir sarılma başlattı.
