28.BÖLÜM

133 49 208
                                    

      Merhaba! Ben geldim. Hoş geldim slxlflgşg. Size upuzun bir bölüm getirdim. 9.Bölüm kitabın en uzun bölümüydü. Ama bu bölüm de 9.Bölümle eş uzunlukta diyebiliriz. Yani kendinize geniş bir zaman dilimi ayırın ve doya doya okuyun 😂

       Oylarınızı ve yorumlarınızı bırakırsanız çok mutlu olurum. Sizin okuduğunuzu en somut haliyle görmek sevindiriyor. O zaman sizi tutmuyor ve bölüme uğurluyorum. Keyifli okumalar! ❤

~~~

      Kollarımı birbirine kavuşturmuş bulunduğum balkondan Güneş’in doğuşunu izliyordum. Gözlerim gece boyu uyumamamdan ötürü sızlasa da inatla öylece duruyordum. Gözlerimi kısa bir süreliğine kapatırken rüzgarın esintisi soğukla titrememe neden olmuştu. Gözlerimi kapatmamla beraber nefretimi bileyen görüntüler tekrar zihnime düştüğünde sinirle gözlerimi tekrar araladım. Gece boyu öğrendiklerimin ağırlığını kaldıramamış ve geceyi gündüz etmiştim. Ağlayışlarım, çığlıklarım ve tehdit dolu sözlerimin barındığı bir gecenin ardından tekrar Güneş doğmuştu. Zaten böyle olmaz mıydı hep? Bitti dediğimiz anda, artık savaşmaktan sıkıldığımız anda gelmesini engelleyemediğimiz bir ışık ortaya çıkardı. Ve o ışık karanlıkta görmezden geldiğimiz tüm pislikleri tekrar önümüze sererdi. Yılmadan savaşmamız için gereken tüm şeyleri görmemizi sağlardı o ışık. Vazgeçişimizden vazgeçmek için vardı o ışık. Hayat da buydu. Ne kadar ben yoruldum, sıkıldım, üzülmek istemiyorum diye haykırsan da savaşmak için tekrar tekrar ayağa kalkıyordun. Vazgeçmekten vazgeçiyordun. Derin bir soluğu içime çektim tekrar. Ciğerime dolan hava amaçsızca içime girip çıkarken artık yaşadığımı hissedemiyordum.

      Oysaki tüm her şeye rağmen hayat denen o binada tasasızca koşturuyordum. O bina eskiden en güvenli alanımken önce binamın temelleri yıkılmıştı. Ardından Güneş alan camlarıma ışık uğramaz olmuş, şimdi de o koca bina sarsıntılara kucak açıyordu. Benim canlarım gitmişti, binamın temeli kırılmıştı. Şimdi ise altında ezilmekten korktuğum onlarca şey karşıma çıkıyor, beni sarsıyordu. Temeli sağlam olmayan bir bina ne kadar süre ayakta durabilirdi? Yoksa çoktan o enkazın altında ezilmiş miydim? Kim bilir, belki de o yıkıntının altındaki son çırpınışlarımı veriyordum.

      Arkamdan gelen adım sesleri yanımda durduğunda uyuşuklukla ona döndüm. Yanımdaki kişi Görkem’den başkası değildi. Ailemin son kalan parçasıydı o. O da olmasaydı... Bunu düşünmek dahi istemiyordum. Düşündüklerimi göğüs kafesimi baskılarken hızlıca ona sarıldım. O da bana sarıldığında bir süre sakinleşmeye çalıştım. Çok yorulmuştum. Çokça da yıpranmıştım.

      Dün gece öğrendiklerimden sonra delirmenin eşiğinden dönmüş, Görkem ve Rabia tarafından sakinleştirilmeye çalışılmıştım. Yazlıktan ayrılıp Görkem’in evine gelmiştik. O eve bir daha geri dönemezdim. Bu artık benim için imkansızdan da öteydi. Benim oraya gidişim ancak zaferimi ilan etmem için olabilirdi. Olmalıydı da! Kin ve nefret benden ayrılmayan bir ikiliydi artık. Duygularımı kontrol edemiyordum. Bilinçsizce yaşamaya devam ediyordum. Ve hissediyordum da... Yavaş yavaş aklımı kaybediyordum. Her geçen gün öğrendiğim şeyler zihnimin sınırlarını zorluyordu.

      Geri çekildiğimde Görkem endişeyle bana bakıyordu. Benden beklediği şeyi söylemek için ağzımı araladım.

       “Endişelenme, iyiyim.”

      Başını inanmadığını belirtircesine olumsuz manada salladı. Kısık çıkan sesiyle beni korkutmaktan ürkercesine konuştu.

Venüs'ün Afrazesi (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin