12.BÖLÜM

202 60 145
                                    

      Merhabalar benim tatlı okuyucularım! Nasılsınız? Hayat nasıl gidiyor? Umarım hepinizin günleri güzel geçiyordur. Kötü şeylerin geçici olduğunu hiçbir zaman unutmayın!

      Dayanamadım ve bölümü bugün attım. Aslında yarın için, yani çarşamba için anlaşmıştık. Olsun canım, siz de mutlu olmuşsunuzdur diye düşünüyorum. 😂

      Bu bölüm diğer bölümlere kıyasla daha kısa. 1.Bölümle eşit uzunlukta diyebiliriz. Bölümlerin uzunluğunu ben ayarlamıyorum. O bölüm için hayal ettiğim olaylar bitince bölüm de bitmiş oluyor. 💙

      Cuma günü 13.Bölüm'ün alıntısı gelecek. Sonra eski düzenimize dönüyoruz! Yani haftaya pazartesi ve perşembe olmak üzere iki bölüm geliyor.

      O zaman ben sizi bölüme uğurluyorum. Oylarınızı ve güzel düşüncelerinizi eksik etmeyin. Keyifli okumalar! 🥰❤

~~~

      Günümüz

      Dinlenme odasındaki masada başım ellerimin arasında oturuyordum. Gözlerim kıpkırmızıydı ve acıyordu. Onları dinlendirmek için yummak istesem de bunun sonunun sınırı olmayan bir uyku olacağını biliyordum. Başımın içi karmakarışıktı. En ufak sese dahi tahammülüm kalmamıştı. Başımda inanılmaz derecede yoğun bir ağrı vardı. Saat sabaha karşı beşti. Aralıksız bir günden fazla çalışıyordum.

      Tarık eve gittikten sonra normal olan hasta sayımız çığırından çıkmıştı. Her gün taburcu ettiğimiz hastaların neredeyse on katı kadar hasta geliyordu. Sınırlı hekim sayımız ise hastalarla ilgilenmek için uyumadan çalışıyordu. Midemizi sürekli ufak şeylerle geçiştiriyorduk. Çünkü boş zamanlarımızın hepsini uyku için kullanıyorduk.

      Bilinçsizce dışarıda gezinen insanlar bizim ruhumuzdan her geçen gün birer parça koparıyorlardı. İnsanüstü bir çaba sarf ediyorduk. Günlerdir ailemden uzaktım. Kaç gün olmuştu? Galiba bir ayı aşmıştı. Her ne kadar görüntülü görüşmek istesek de Güneş’in bu yorgun halimi görmesini istememiştim. Maskenin artık aşındırmaya başladığı burnumu ovalarken ufak yaralar elime ulaşıyordu. Derin bir nefes aldım. O esnada çalan telefonum yüzümü buruşturmama sebep oldu. Hiçbir ses duymak istemiyordum. Tarık arıyordu. Bu saatte uyuması gerekmiyor muydu?

      Telefonu açtığımda ağlayan bir Güneş ve ne yapacağını bilemeyen bir Tarık görmeyi beklemiyordum. Tüm ağrı ve sızımı unuturken Güneş’e baktım.

      “Güzel kızım? Ne oldu, iyi misin?” diyerek endişeyle sordum. Bana ağlayarak cevap vermişti.

      “Anne ben seni çok özledim.”

      Bir süre ne diyeceğimi bilemedim. Tarık’a baktım. Güven veren bir gülümseme sunmaya çalıştım.

      “Ama kızım bak baban yanında. Ben gelene kadar onunla özlem giderebilirsiniz.”

      Tarık konuşmaya dahil oldu. “Kabus görmüş. Kabusunda sana bir şey olmuş.”

      “Kızım bak bana. Ben gayet de iyiyim.”

      “Ama gelmiyorsun!”

      “Hastalarım var kızım.”

Venüs'ün Afrazesi (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin