19.BÖLÜM

160 46 224
                                    

      Merhaba! Keyifleriniz nasıl? Ben iyiyim. Umarım siz de öylesinizdir. Yine güzel bir bölümle beraberiz. Gizem ve aksiyon da yavaş yavaş bölümlerin içindeki yerlerini alıyor.😅

      Sizi çok tutmuyorum ve bölüme uğurluyorum. Oy ve yorumlarınızla desteklerinizi de hissettirirseniz çok mutlu olurum. Keyifli okumalar! 😌💙

~~~

      Günümüz

      Okuduğum cümleler tekrar tekrar zihnimde yankılanırken tek bir cümlede takılı kaldım.

      “Bir doktor, bir hastasını çıkarları için yatağa mahkum eder mi?”

      Cümle zihnimin içinde dönüp dururken çıldırma noktasına geldim. Aklıma her türlü düşünce geliyordu. Bunca zamandır bir kör misali mi yaşamıştık? Ya da yaşamıştım mı diyelim? Şaşkınlığımı üzerimden atmaya çalışırken tekrar raporlara baktım. Oturduğum kanepede geriye yaslandım ve derin bir nefes aldım. Görkem de şaşkınca masadaki kağıtlara kilitlenip kalmıştı.

      “Aklından neler geçiyor?” diyen Tarık’a baktım.

      “Okuduklarım ve gördüklerim kadarıyla doktor birileri için çalışıyor. Yapay koma söz konusu olabilir.” dememle aklıma gelen şeyler sinirle gülmeme sebep oldu.

      Dedemi ne zaman ziyaret etmek istesem annemler sürekli arayıp bir şekilde engel olmaya çalışmışlardı. Hatta onların haberi olmadan girmeye çalıştığımda defalarca korumalar tarafından durdurulmuş ve annemlere haber gönderilmişti. Bunu o zamanlar genel bir koruma durumu olarak algılamıştım. Ama anlaşılan oydu ki bu işin altında başka şeyler vardı. Aklımdaki şeyleri ikiliye de söyledim.

      “Annemler sürekli dedem konusunda korumacıydı. Yani sağlığı ve güvenliği için diyerek senelerce ona ulaşmamı engellediler. Sürekli birilerinin gözetimi altında görüştüm. O zamanlar öğrenci olduğumdan anlayamıyordum. Doktor da onun sağlığı için bunun daha iyi olduğunu söyleyip durmuştu. Sonra zaten olaylar üst üste gelince ben de tamamen olaydan koptum. Doktor annemlerle beraber çalışıyor olmalı. Ama ne için olduğunu anlayamıyorum.”

      Tarık düşünceli bir tavır takındığında “İpin ucunu buradan yakalamalıyız.” dedi. Elimle alnımı ovaladım.

      “Belki de ortada böyle bir durum yoktur. Bunun için odadaki ilaç kutularını kontrol etmemiz gerek.”

      Görkem dalgınca sohbete dahil olarak “Bunu açık açık yapamayız. Biz bir şeylere ulaşmadan engellerler.” dedi. Başımı onaylar biçimde salladım.

      “O zaman farklı bir biçimde gireceğiz.” diyen Tarık’la hepimiz birbirimize bakarken üçümüzün de aklından aynı fikrin geçtiğine emindim. Bu gizli saklı işlerden sıkılmıştım. Ve artık her şeyi çözmenin zamanı gelmişti.

▪︎▪︎▪︎

      Sabah uyandığımızda Tarık, kahvaltımızın ardından ilk iş olarak ortaklık fesih işlemlerini tamamlamıştı. Bunun bir süre basına yansıtılmamasını tembihletti. Onun geri döndüğünü henüz kimse bilmiyordu. Sonrasında zaten ilk uçakla İstanbul’a döndük. Öğleden sonra indiğimiz uçakla beraber İstanbul’a ayak basmıştık. Berna’dan rica etmiştim. Güneş’le ilgilenmek için İstanbul’a gelmişti. Okulları Covid-19 dolayısıyla ara vermişti. Aksi olsa zaten ondan böyle bir şeyi isteyemezdim.

      Her an farklı bir gizemle karşı karşıya kalmak istemediğimizden aceleci davranıyorduk. Taksiyle hastaneye gittik. Hastanenin giriş kapısına ilerlerken ise tanınmamak için maske ve gözlük ikilisini kullanmıştık. Üçümüzün arasından benim tanınmamam en önemlisiydi. Çünkü güvenliklere resmen benim simam üzerinden emir verilmişti. Hastaneye girdikten sonra vakit kaybetmeden hizmetlilerin odasına ilerledik. İçeriyi kontrol ettiğimizde boştu. Muhtemelen gün ortasında olduğumuz içindi bu durum. Ardımızdan kapıyı kilitledik. Görkem ile üzerimize temizlikçilerin giydiği kıyafetlerden giydik. Başıma bone gibi olan şeyi bağladıktan sonra maskemi de taktım. Görkem de maskesini takarken Tarık nereden bulduğunu bilmediğim kulak içi mikrofonlu kulaklıklardan verdi. Kendimi iyice ajan filminde hissetmeye başlamıştım.

Venüs'ün Afrazesi (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin