•Seokjin•

406 38 30
                                    



"Şimdi doğru mu anlıyorum? Bu gümüş kılıcı biri bana saldırırsa diye veriyorsunuz ama gerekmedikçe kullanmamalıyım. O zaman niye veriyorsunuz ki? Kendimi vampir filmlerindeki aptal ve deli cesareti yüzünden canına susamış gibi gözüken kız gibi hissediyorum!"

Taehyung bana 'gerçekten mi?' dermiş gibi baktığında gözlerimi kılıca sabitlemiştim.

"Peki bunu nasıl kullanmam lazım. Mesela herhangi bir yere savursam öylece birini öldürür müyüm?"
Kılıçla oynarken bir anda elimden alınmasıyla Jungkook'a dönmüştüm. O ise Hyunjin'e bakıyordu.

"Bence ona kılıç vermemeliyiz."

Hyunjin kesinlikle der gibi baktıktan sonra hepsi arabadan inmişti. Yalnız kalmamak amaçlı hızla peşlerinden gittiğimde üçünün de baktığı yere baktığımda karşımdaki tanıdık bedene gülümseyip sarılmıştım.

"Seokjin hyung! Seni çok özledim."

Sonunda içime su serpen bir beden...

"Aigooo! Felix bebeğim nasılsın bakalım?"

Geniş omuzlarına başımı yasladığımda saçlarımı okşamış ve küçük öpücükler kondurmuştu.

Seokjin hyung ile Miami'de okulumun satranç takımında tanışmıştık. O kadar iyi satranç oynuyordu ki onu kimse yenemiyordu bile! Gerçekten çok havalıydı. Okula sürekli tarzını belli eden kıyafetler ve sürekli rengini değiştirdiği saçlarıyla gelir ortama neşe katardı. Bana abim varmış gibi hissettiriyordu. Ancak üvey babam yüzünden Forks'a geldiğimde ayrılmak zorunda kalmıştık. Ne kadar telefondan görüşsekte kesinlikle yüz yüzenin tadını vermiyordu...

"Çok iyiyim hyung! Forks'a seni bırakıp geldiğim için çok üzülüyordum ama yeni arkadaşlar edindim! İnanabiliyor musun okuldaki bütün erkekler çok yakışıklı! Ama tabikide senin kadar değil hyung.."

Arkadan öksürme sesi geldiğinde sert bakışlarıyla bana bakan Hyunjin'i görmüş ve Jin hyunga geri dönmüştüm.

"Hyung bunlarda arkadaşlarım. Yani daha yeni tanıştık aslında baya garip tipler. Doğruya doğru konuşalım baya garipsiniz neyse şu kaslı yakışıklı olanda yatak arkadaşım."

Hızlıca kolumdan çekilmemle Hyunjin'e bakmış ve sinirden çıkan sivri dişlerine karşı telaşla elimi ağzına siper etmiştim.

Bu çocuk salak mı?

"Hyunjin ne yaptığını sanıyorsun?" Aramızdaki olmayan mesafeden fısıldadığımda histerik bir şekilde gülmüştü.

"Demek yatak arkadaşınım, öyle mi?"

Buna mı takılmıştı gerçekten?

Yüzümde oluşan gülümseme ile beraber kolumu sıkan bedene daha çok yaklaşıp dudaklarına uzanmış ve dolgun pembeliklerini dudaklarımın arasında zevkle ezmiştim. Geri çekildiğimde ise dişleri geri çekilmiş ve yüzü kısmen daha durgunlaşmıştı.

"Çıkma teklifi aldığımı hatırlamıyorum Hwang. Yani demek oluyor ki sevgili değiliz."

"Ha yani sana çıkma teklif etmese bile erkeklerle yatar mısın?"
Kolumdaki eller daha çok sıklaşırken kısık sesle inlemiştim. Fakat çokta aldırmadan diğer elimi Hyunjin'in boynuna çıkarmış ve parmaklarımla daire şeklinde okşarken bir yandan da gözlerimi gözlerinde sabitlemiştim.

"Eğer o kişi kehribar rengi gözlere, dolgun pembe dudaklara, keskin göz yapısına ve Hwang soyadına sahipse eğer, evet onunla yatarım.''

Sonunda kolumdaki ellerle beraber bakışları da yumuşadığında sessizce bizi izleyen üç kişiye bakmıştım.

''Ah, şey Seokjin hyung düşündüm de Miami'den buraya neden gelmiştin?''

''O da bizimle.'' Taehyung bütün ciddiyetiyle Seokjin hyung yerine cevap verdiğinde sesli bir çığlık atmıştım. Ama bu çığlık kesinlikle şaşkınlık çığlığıydı.

''Ne yani sende mi vampirsin!'' etrafımızdan geçen insanların duymaması amaçlı kısık sesle konuştuğumda içten bir gülümseme ile sivri dişlerini ön plana sürmüştü.

O an tanrıya en içtenliğimle dilek diledim.

Umarım bir gün bu vampirlere yem olmam diye...

''Felix, vampir olmam sana olan sevgimi etkilemez tamam mı? Ben hala senin hyungunum.''

Bunu biliyordum zaten. Sadece etrafımda yeni şeyler olmaya başlıyordu. Anlatsam bana deli damgası basıcakları türden yenilikler...

Ama ona rağmen gülümsedim.

"Vampir bir yatak arkadaşım var. Ve en yakın hyungum vampir çıktı...Çok havalı!"

Herkesi mutlu etmek amaçlı söylediğim şey ile Hyunjin dışında herkes gülümsemiş ve yürümeye devam etmişlerdi.

Umarım dedim yine tanrıya dua eder gibi.

Umarım zihnimi okumuyordur.

Fakat tekrar kolumu bulan elleri bu dileğimi suya düşürmüştü.
"Felix, vampir olmam seni korkutuyorsa senden uzaklaşabilirim. Yemin ediyorum bir daha yüzümü dahi görm-"
Dudaklarını okşadığım baş parmağım ile sözü yarıda kesilmiş ve öylece susmuştu. Diğer elimi de omzunda gezdirmiş ve sert bakışlarının dudaklarıma kayması bir olmuştu.

''Seni şuracıkta öpsem ne yapabilirsin ki?''

-BÖLÜM SONU-












Selamm
Çooooook uzun zaman oldu buraya bölüm atmayalı biliyorum özür dilerim ama annem telefonumu alıp duruyor ve ben kafayı yemek üzereyim
Yarın deneme sınavım var ve büyük ihtimalle evden kan çıkıcak yarın...

Neyse umarım beğenmişsinizdir
Sizi seviyorum Zeytinli Poğaçalarım💕

Blood Sun {Hyunlix}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin