Pencere pervazına tünemiş kuş

189 31 5
                                    

Rica ediyorum oylarımızı verelim. Bolcana satır arası yorumu da unutmayalım. Sizleri seviyore🌵
Mavi gri - Odamda hayalin saklı

YUSUF BERAT YAĞIZ
Almanya/Berlin
2021

İnsanoğlu, alıştığı, sevdiği kişinin yokluğunu kabullenemezdi. Özlerdi. İnkar ederdi. Kavga eder, dayak yer, çektiği acının biraz da olsa hafiflemesini isterdi.
Ve bir süre sonra.. bir süre sonra silikleşmeye başlardı mazi. Anılar birer hayalet olmaya başlardı.

Peki benim durumumu kim açıklayacaktı?
Yaşadığım şey ayrılık acısından daha fazlaydı. Ben Aslıyı hafızama kazımıştım ve şimdi silemiyordum. Anlamıştım bir geleceğimiz olmadığını. Anlamıştım belki de bir daha göremeyeceğimi. Peki bu acı neydi böyle?
Madem unutuyordu insanoğlu, bu yaşadığım lanet acı neydi?

Farkına bile varmadan damarlarıma kadar nüfuz etmişti sevdası.. hatta biraz fazla olmuştu zira çıkmıyordu zihnimden.
Bu aşk bir kanserden farksızdı. Gülüşü tüm bedenimi, zihnimi esir almıştı.
Kan kusuyordu kalbim.

Bir yerde okumuştum. "İnsanın zihni tapınağıdır," diyordu. "O tapınağa hiç kimse ulaşamaz, mabettir bir nevi. Gerçek hayattan kaçmak istediğimizde o mabete sığınırız. Bu yüzden en mahrem yerimiz zihnimizdir." Diye devam ediyordu. Zihnimde onun resmî vardı. Ayrılırken 'Git Yusuf' derken gözünden bir damla yaş akmıştı.
Tamda o an, zihnimde tekrarlanıyordu.

Onun yokluğu, evladını kaybetmiş bir anne gibi hissettiriyordu, veya vatansız kalmış bir mülteci gibi...
Canımdan bir parça olmuştu sanki, ama olmuyordu... Sadece benim hislerim ile bitmiyordu iş... benim hislerim yetseydi ikimizin yerine de severdim zaten... ama işte, olmuyordu.
Olmadı. Olmayacak.

Zaten her şey sevgiyle de bitmiyordu. Güven gerekiyordu.
Aslı beni o gün dinlemediğinde, Mianın attığı video ile birlikte, açıklamama izin bile vermediğinde, Aslı'nın bana güvenmediğini anlamıştım.

Asla da güvenmeyecekti bir daha. Empati yaptığımda onu anlayabiliyordum, öyle bir videodan sonra kim olsa delirir, ortalığı ayağa kaldırırdı. Benim anlayamadığım tek şey, üstüne basarak 'bilmediğin şeyler var.' dediğimde dinlememesi, bu kadar kolay vazgeçmesiydi.

Belki de benim kadar sevmiyordu Aslı beni? Benim gibi bir adamı sevmeye layık görmemişti belki de?
Beni artık hayatında istemediğini söylediğinde, Türkiye'den Almanya'ya gelmemin üstünden bir sene geçmişti nerdeyse. Belki de bu süre de çoktan unutmuştu beni. Belki de.. biri girmiş bile olabilirdi hayatına.. Allah kahretsin ben bu ihtimali hiç düşünmemiştim bile!

Acıyla elimdeki birayı kafama diktim. Yanımdaki Mert'in de benden farkı yoktu. İkimizinde kafası bayağı bir güzelleşmişti. Berlinin Alexanderplatz adlı sokağında sarhoş bir şekilde geziniyorduk.
Bulduğum bir duvar dibine çöktüm. Kafamdaki ağrıyı geçirmek için kafamı yakaladığım duvara vurmaya başladım. Gerçi sanki vurunca ağrı mı gidiyordu? Tıpkı içince acılarını unutamadığın gibi. Onların hâlâ ilk günkü gibi durduğu gibi.
Mert Midesindekileri duvar dibine boşaltmaya başladı. Elimle sırtını hafiften sıvazladım.

"İyi misin Mert?"

"Hayatını babası yöneten bir adam gibi hissediyorum Yusuf. Şu koskoca Berlin bana küçücük geliyor. İçim sıkılıyor anlıyor musun?"

Mert zengin ve hayatını istediği şekilde yönlendirmesine izin vermeyecek bir aileye sahipti. Babası Metin amcanın bir finans şirketi vardı ve ileride Mert'i geçirmeyi düşünüyordu başına. Oysa Mert özgür ruhlu bir gençti ve Metin amca böyle yaparak daha çok soğutuyordu Mert'i.

"Bu hissi ben her saniye yaşıyorum Mert, her dakika..."

"Ah be Yusuf.. sende nasıl bir adamsın? Şundan bir kaç ay önce bir kız için bu hallere girceğini hiç düşünmezdim"

MAVİLERİN ESİR ALDIĞI KIZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin