Aşkı öğreten adam

158 15 9
                                    

(Multimedya Yusuf'un kombini Canlar)

Kaan Boşnak- benimle kayboldun

Kelimeler bir hançer gibiydi. İnsana en kötü darbeyi vurabilecek şeylerden biriydi.
Kelimeler şifa gibiydi. İnsana cenneti yaşatırdı bazı kelimeler.

Mutfağın önünde yaşanan küçük çaplı kıyamet bende ufak bir şok etkisi bırakmıştı. Hele Yusuf'un 'Aslı'yı istiyorlarmış Muzaffer amca' sözü, her şeyi içinden çıkılmayacak bir hale sokmuştu. Allahtan annem toparlamış, sen yanlış anladın herhalde oğlum deyip babamı da rahatlatmıştı.

Ondan sonra geçen yirmi dakika boyunca ise annemi bu olanların ufak bir denk gelme olduğuna inandırmaya çalışmıştım. Ama yok, kadın Nuh diyor peygamber diyor Aleyhisselam demiyordu.

En sonunda patladım. "Anne yeter ama ya! Yanlışlıkla düşürmüş işte çocuk! Niye her şeyden bir anlam çıkarmaya çalılıyorsun!"

Alaycı bir bakış attı. "Kızım ben dünkü çocuk değilim biliyorsun değil mi? Ben kapıda olduğunu görmüştüm zaten gölgesinden. Yem attım bakalım napacak diye. Ve aklımdaki şüphe onaylandı."

Ağzım açık kalmıştı. "Anne sen çok mu gizem filmi izliyorsun? Yok yem atmalar yok gölgeler! Tam o anda düşeceği tutmuştur belki de? Direk bana niye sormuyorsun bunca aksiyona gerek duyuyorsun?"

Alaycı bir bakış attı. "Çünkü zeki kızım doğru söylemeyeceğini biliyordum. Şimdi dökül bakalım, ne zamandan beri var bu aramızdaki şey?"

Yutkundum. Şu an kendimi filmlerdeki gibi bir sorgu odasında gibi hissediyordum.

İçimden bir ses 'sakın söyleme Aslı anan bunu öğrenirse sittin sene seni rahat bırakmaz,' derken daha naif bir ses, 'zaten eninde sonunda söylemeyecek misin daha uygun bir zaman olamaz söyle gitsin başkan,' diyordu.

Bense ikilemde kalmıştım. Annemi tanıyordum istediği cevabı alana kadar rahat bırakmazdı beni. Ama tam hazır da hissetmiyordum.
En sonunda yenilmişlikle nefesimi verdim. Elimdeki çatalı masaya bıraktım.

"Tamam anne itiraf ediyorum. Yusuf'u seviyorum.. yani.. Yani birbirimizi.. uf anladın işte."

Başını onaylar gibi salladı. "Anladım kızım da neden? Neden sakladın bunu bizden?"

"Anne korktum izin vermezsiniz diye nedeni mi var? Zaten o zaman çocuktuk daha."

Yüzünde ne kızgın ne de mutlu bir ifade vardı. Duyduklarını sindirmeye çalışıyor gibiydi.
"Ne zamandan beri?"

Ofladım. Böyle şeyleri anlatırken inanılmaz derecede rahatsız hissediyordum kendimi.

"Onların Almanya'dan geldikleri seneyi hatırlıyor musun?"

Gözleri kocaman açıldı. "Ta o zamandan beri mi!"

Panikle yutkundum. "Anne bir dinlesene ya! O zaman aramızda geçti bir şeyler yani sevdik birbirimizi. Ama sonra bazı yanlış anlaşılmalar falan oldu, biz bitirdik.."

Kaşları çatıldı. "Nasıl yanlış anlaşılmalar?"

Rahatsızlık hissi. "Boşver anne oraları. İşte aradan geçen beş sene boyunca bu böyle devam etti, uzak durmaya çalıştık birbirimizden Ta ki bir burs işi yüzünden yolarımız tekrar çakışana kadar."

"Anladım kızım. Yusuf'u çocukluğundan beri tanırım, severim de biliyorsun ama mesele benim sevmem değil. Birbiriniz için doğru kişi misiniz? Önemli olan bu."

"Anne ben denedim. Yemin ederim denedim ama olmuyor. Böyle bir şey yanlış olamaz. Hiçbir yanlış bu kadar doğru olamaz."

Annemin suratında hafif bir tebessüm belirdi. "Senin de bu hallerini gördüm ya. Ee ne zaman babana söylemeyi düşünüyorsun? Bu böyle devam etmez çünkü. Biliyorsun."

MAVİLERİN ESİR ALDIĞI KIZWhere stories live. Discover now