Ölümsüz olsa ya babalar

183 22 5
                                    

Müslüm Gürses- Affet

Elimdeki papatyadan bir yaprak kopardım, seviyor. Sahi, neydi sevmek? Her güldüğünde yanında olmasını istemekti. Gülüşlerini paylaşmak istemekti. Üzüldüğün zaman yanında ağlayabilmekti.
Derin bir iç çekip papatyadan bir yaprak daha kopardım, sevmiyor.
Seviyor, sevmiyor, seviyor, sevmiyor, seviyor...

Elimdeki son yaprağın seviyor çıkması suratımda hafif bir tebessüm oluşmasına sebep olmuştu. Onun beni sevdiğini biliyordum bu sadece bir oyundu. Ama ne yalan söyleyeyim hoşuma gitmişti. Mutlu olmak o kadar da zor değildi demek ki.

Yanıma oturan kişi ile hafifçe irkildim, Keremdi. Hafifçe gülümsedi. "Selam,"
Başımla onayladım. Konuşacak halim yoktu. Nemli gözlerime baktı, "Benim yüzümden mi?"

Kaşlarımı çattım. "Ne senin yüzünden mi?"

Çenesiyle yüzümü işaret etti. "Benim yüzümden mi moralini böyle bozdu, Benim yüzümden mi tartıştınız? Kapıyı sertçe kapatıp çekip gitti?"

Kaşlarımı çattım. "Sırf sen değil," dedim. "Bir şeyler olmuştu zaten. Birde ben uyurken seni öyle görünce..."

Kaşlarımı çattım. Sahi niye beni uyurken dikizliyordu? Sapık mıydı? Yusuf'un Keremin bana aşık olduğunu söylemesi aklıma geldi. Of saçma sapan şeyler söyledim adama.

"Cidden, sen niye beni izliyordun? Biliyorsun bu pek etik değil."

Kafasını salladı. "Farkındayım fakat anlık bir dürtüydü. Rahatsız olacağını tahmin etmemiştim. Bir daha olmaz."

Olmasa iyi olur. Hıh. Anlık dürtüymüş. Röntgenciliğin dürtüsü mü olur yahu? Neyse sakinim.

"Onu," dedi sakin bir sesle. "Çok seviyorsun değil mi?"

Saatlerdir sonunda yüzüme bir gülümseme yerleşmişti. "Evet," dedim. "Seviyorum, çok."

Hatamın farkındaydım, bana ilgisi olan bir adam ile arana yeterli mesafeyi koymamıştım.
Ama ben hiç böyle düşünmemiştim ki.
Sonuçta bana bir zararı yoktu -ki hala maddi bir zararı yok- fakat bu son yaptığı kabul edilemezdi.
Resmen Yusuf'a tekrar denemeye hazır olduğumu söyleyeceğim zaman her şey mahvolmuştu.

Yatağımın ponçik kollarına sığınıp bilgisiyarımdan izlediğim Çin dizisin yeni bölümünü açtım. The love equations. *aşk denklemleri.
Art arda beş bölüm izleyip altı çikolata, üç paket de cips bitirmiştim. Annem görse yatağın içi kırıntı doldu diye eşek sudan gelene kadar döverdi.

Günlerden Perşembeydi ve dün Yusuf'la olan tartışmamızdan sonra -sanırım onu birazcık kırmıştım- Eve gelmiştim. Perşembe günü ise zorlana zorlana okuldaki derslerime girip kendimi eve atmıştım. Kerem ile daha fazla bir muhabbetimiz olmamıştı. Karşılaştığımızda selam veriyordu o kadar. Tabi bende selamına karşılık veriyordum.

En iyisi. Yoktan yere müstakbel kocanla aranı bozma,

Vay, çöpçatan iç ses de buradaymış. Yahu ne kocası? Bakalım bu saatten sonra ne olacak? Of sahi ne olacak? Bak içime kurt düşürdü bu meraklı melehat.

Odama narkotik baskını yapar gibi dalan Betül ile kafamı yorgandan çıkardım. "Noluyor yia? K-9'un nerde?"

Anlamadığını belli edercesine baktı. "Uyuşturucu baskınına gelen polisler gibisin, yanında K-9 da varsa söyle yani,"

Genişçe sırıttı. "Ne demek kankam senin odan benim odam."

Kaşımı kaldırdım. "Oldu paşam, başka emriniz?"

MAVİLERİN ESİR ALDIĞI KIZWhere stories live. Discover now