Bana sarılsın istiyorum son saatlerimizi yaşıyoruz.

"Evet öyle." İçim acırken omuzlarımı dikleştirip elimin tersiyle saçlarımı geriye doğru savurdum. "Bu fazla anlamsız olurdu." Yanından geçerek kulübeye doğru yürüdüm. Bundan nefret ettim böyle hayal etmemiştim ölecek olan benim ama o benden daha ölü gibi duruyor.

Böyle soğuk bir karşılamayla aslında kendisini cezalandırıyordu.

Kulübeye girince peşimden geldi birbirimizden en uzak köşelere otururken iki yabancı gibiydik. Konuşacak çok şey vardı ancak havada rahatsız edici bir sessizlik vardı. Buradaki tek yatağın üzerine ben oturuyorum. Kulübe küçük olduğu için salon da aynı zamanda bir yatak vardı. Savcı ise duvara sırtını yaslayarak oturduğu için bir bacağını uzatırken diğer bacağını dizinden hafif bükmüştü. "Biliyordun değil mi?" Sessizliği bozarken nefesini vererek başını arkasındaki duvara yasladı. Sağ eli yerde diğer eli ise büktüğü dizinin üzerindeydi. "En başından bunu sana yapanın ben olduğumu biliyordun. Peki neden sustun?" Konuşsam ne değişecekti ki? Öte yandan o her şeyi konuşmak istiyordu çünkü odasındayken masal bitince konuşmasına izin vermemiştim.

"Bize dair güzel anılar bırakmak istedim." Hiç biz olmasak da.

Yine sustu konuşmak onu acıtıyordu ancak buna rağmen konuşmak istiyordu. "Gitmeni istemiyorum." İçten gelen bir yakarışı sesinde taşıyordu hemen sonrasında ise kendisine olan öfkesi. "Kahretsin ki bunu engelleyemiyorum!" Yüzünü sertçe ovuşturarak yumruğunu gizlemeye çalışınca derin nefes aldım. Biliyorum kalmam için çırpındığını görebiliyorum.

"Zaman geldi Savcı hoca." Ayağa kalkarak ona doğru yürürken daha güzel şeylerden konuşmak istiyorum. "Bana hoşçakal demeyecek misiniz?" Yanına oturup iyice dibine kadar girdim. Tamam daha altı saat vardı ama daha güzel bir vedayı hakkediyoruz. Daha anlamlı bir hoşçakalı.

Başını çevirip bana bakınca dokunmak için elini uzattı lakin buna hakkı yokmuş gibi eli havada kalmıştı. Aramızdaki mesafeyi yine geçemedi içi acır gibi bana bakıyordu. "Orası karanlık." Onu kahreden nefesini burnundan verirken sanki benim yerime ölen oydu. "Sen karanlıkta korkarsın..."

Şu anda tek korkum karanlık değil.

"Orası nasıl bir yer? Takva bir ruh, sık sık oraya gidiyor olmalı?" Gideceğim yer hakkında bilgi almak istiyorum beni neler bekliyor tahmin edemiyorum.

"Kötü." Bir kasvet benliğini sarınca beni oraya nasıl göndereceğini düşünüyor kıyamıyordu. "Seni solduracak bir yer." Bu birçok sorunun cevabıydı.

"Bunca zaman neredeydin Elzem?"

"Size yalan söylemek hoşuma gitmiyor neden günün kalanında hiçbir şey olmamış gibi davranmıyoruz?" Gülerek ayağa kalktım. "Şu son altı saati her şeyi unutarak yaşayalım mı?" Son anlarımı onunla mutlu geçirmek istiyorum. Hayatımda yeterince dram vardı onun olduğu yerlerde genelde hep mutluluk oluyordu.

Ben bu adamın yanında her şeyi unutuyorum tüm sorumluklar kayboluyor geriye sadece Elzem kalıyordu.

Ve en önemlisi ben onun yanında çoğu zaman çocukluk yaparak hiç tatmadığım bir duyguyu hissediyordum.

"Elbette." Bana istediğimi verdi ölmek üzere olan birinin son dileklerini yerine getiren birinin burukluğunu yaşıyordu. "Neden bana yemek yaparken tenindeki bu ışıltının sebebini açıklamıyorsun?" Beslendiğimi anladığını tahmin etmiştim. "Soru yok diye anlaştığımızı sanıyordum?" Mutfağa doğru yürürken beni konuşturacak ya üzerime gelmeyi bırakmıyordu. "Lanetin yüzünden değil mi?"

MEDUSANIN ÖLÜ KUMLARI (Kitap Oluyor)Unde poveștirile trăiesc. Descoperă acum