22: Suikastçı

168 22 95
                                    

-Regulus-

Sahibinden kopan alyans, bir anda kendini avucumun içinde buldu, orada bekledi. Sahibine geri verene kadar emin ellerdeydi şimdi ve sıcak kalacaktı. Belki gözyaşımla ıslanacaktı ama asla öfkemin kurbanı olmayacaktı. Katie'yi sevdiğim müddetçe kendimi affettirmenin bir yolunu arayacaktım ve avucuma bıraktığı yüzüğünü tekrar parmağına takacaktım.

Öncesinde, yaşadıklarımın üstesinden gelmem gerekiyordu. Katie haklı olarak bana çok kızgındı, beni terk etmişti, çocuklarımı bir daha göstermeyeceğini ima eden bir konuşma yapmıştı; aynı şekilde Swan da Dominic'i terk etmişti ve bunun üzerine Dominic bir de benden sağlam bir yumruk yemişti. Sahi ya! Dominic'e ne diye yumruk atmıştım ki? Hiç hatırlamıyordum. Ona kızmıştım evet ama kontrolden çıkmak... Bu ben değildim.

O anı nasıl anlatsam... Sanki bir sis perdesi gözlerimi kapatmıştı ve bedenimi hareket ettiren ben değildim. Etrafımdaki insanların kim olduklarını biliyordum ama onlar hakkında hiçbir şey düşünemiyor, hissedemiyordum. Öfke ve üzüntü içimde çatışıyordu. Yüzüm uyuşuyordu, boynum kasılıyordu.

Dominic'e yumruk attıktan sonra hem elimde hem de yüreğimde bir sızlama hissettim, dilim tutulduğu için ona hiçbir şey söyleyemedim ve Rabastan tarafından olay yerinden çabucak uzaklaştırıldım. Bu yaptığım için pişmandım ama iyi tarafından bakacak olursak, Joutsen bunu görmemişti. Bana kalırsa, hiçbir çocuk ebeveyninin aşağılandığına şahit olmamalıydı. Onları daha fazla incitmeye hakkımız yoktu.

Rabastan beni o kadar güçlü tutuyordu ki tırnaklarını geçirerek tutmakta olduğu omzum acıdı ve iyi de oldu. Fiziksel acı çektikçe kendime geliyordum. Beni üçümüzün birlikte kaldığımız odaya getirdi, elime viski bardağını sıkıştırdığı gibi balkona çıkardı ve kızdı "Bunu neden yaptın? O yumruğu Dominic'e değil, Cloe Hyena ve kıymet bilemez, adi Seherbazlarına indirmen gerekiyordu!"

Bu sorunun cevabını ben kendime veremiyordum ki ona doğru düzgün bir açıklama yapayım. Bakışlarım ve başım aşağı kaydı. Çok kötü hissediyordum. Garip bir şekilde her ne zaman daha kötü hissedemem dedikçe bir şekilde daha kötü hissediyordum. Hayat benimle alay ediyor olmalıydı. Ona kötü, buna kötü dedikçe sanırım şimdi dibe ulaşmayı başarmıştım. Ailemi kaybetmekten daha kötüsü olamazdı ve hayat, benimle alay etmekten vazgeç artık!

"Bunu benden duyman biraz komik ama," dedi Rabastan "Regulus, kendine gel!.. Bak- evet, az önce senin için çok korkunç bir şey oldu ama bunun da üstesinden geleceğiz. Hiçbir sorun bizi yıldıramaz. Duygusal davranma, senin benimsediğin bir görevin var ve birçok insan şu an sana muhtaç-" Korkuluklara tutunup "Rabastan," diyerek lafını kestim "önce geleceğim için çabaladım sonra da ailem için. Artık o genç Regulus değilim ve ailem de giderse ben ne yaparım? Tüm bu çaba onlar için, çocuklarımın iyi bir geleceği olsun diye! Uğruna savaşılacak bir şey yoksa, ben neye sıkı sıkı tutunacağım?"

"Belki de son kozunu oynama zamanı gelmiştir." dedi, imalı imalı yüzüme baktı. Bu ne demekti şimdi? "Daha açıklayıcı olmalısın." dedim "Anlayamıyorum." Omzumu sıvazladı "Elbet bulacaksın bir şeyler. Dünyaya bir kez daha imzanı atacaksın." Rabastan ve gizemli davranmak... Evan yapardı bunu ama Rabastan genelde daha net olurdu. Göz ucuyla ona baktım "Aklıma bir şeyler geliyor." dudağının kenarından sırıttı "Ben varım. Her ne olursa olsun." Anca beraber, kanca beraber. İstediğim tam olarak buydu.

"Olmaz." dedim ve güldü "Niye, beni tehlikeye atmaktan mı korkuyorsun?" Dilimi damağıma götürerek cık sesi çıkardım "Sadece ikimiz olmaz. Dominic'e de ihtiyacımız var. Bu saatten sonra ikiniz olmadan hiçbir şey yapamam. Sadece siz bana güç veriyorsunuz, diğer insanlar ise sürekli bir şeylerden şikayet edip ya da bir sorun çıkarıp yoruyorlar." Başını salladı "Alkol sana yarıyor. Bak, kafan açıldı bile... Peki, planın ne?"

Üçüncü Mıntıka | Regulus Black + Açlık OyunlarıWhere stories live. Discover now