3 - you won't speak my name

927 75 103
                                    

2700 kelime arkadaşlar doya doya okuyun

Dakikalardır salonda gezinerek telefonla konuşmasını izliyordum. Bu kadar ciddi ne konuşuyor olabilir diye düşünüyordum çünkü kaşları dakikalardır çatıktı ve bir kez olsun düzelmemişlerdi. Kaşlarını bu kadar uzun süre çatarsa başı ağırırdı.

Sıkıntıyla iç çektim. Sabahtan beri yaptığım tek şey onun bitmek bilmeyen telefon konuşmalarını sessizce dinlemekti. Onun berbat ve korkunç da olsa bir işi vardı. Benim bir mesleğim bile yoktu. Ben bütün gün evin içinde oturuyordum sadece.

Uyuşturucu satarak para kazandığım zamanları hatırlamak bile istemiyordum. En az Zayn'in işi kadar berbat ve korkunç bir işti.

Oturduğum koltuktan kalkarken beni fark etti ve telefonu kulağından çekip "Bir şeyin mi var? İyi görünmüyorsun." dedi. Tekrar derin bir iç çektim ve başımı iki yana salladım.

"Yok. Sıkıldım sadece."

Telefonun diğer ucundaki adamın dışarı kadar gelen gür sesi birden kesildiğinde yaptığı şeye şaşırdım. Telefonu adamın suratına kapatıp cebine atmıştı.

"Ne yapmak istersin?"

"Neden kapattın?" diye sordum cebine koyduğu telefonu göstererek.

"Senden önemli değil. Sonra konuşurum."

Olduğum yerden bana doğru yürüdü ve at kuyruğumdan çıkan saçları kulağımın arkasına iliştirdi. "Canının yapmak istediği bir şey varsa söyle."

"Yok. Her günüm aynı."

Az önce düzelen kaşları yine çatıldı.

"Nasıl yani?"

"Ne nasıl yani Zayn?" diye çıkıştım. Biraz sinirlenmiştim. Söylediğimin nesini anlamıyordu ki? Gayet açıkça ifade etmiştim işte söylemek istediğimi.

Sert çıkan sesimden sinirlendiğimi anlamıştı ve neden sinirlendiğimi anlamaya çalışıyordu.

"Sen sürekli bir yerlere gidiyorsun. Ne halt yediğini bilmediğim bir işin çıkıyor sürekli. Ben her gün, her saat, her dakika bu evin içinde tek başımayım."

Alnımda kalan küçük bir tutam saçı da öbür kulağımın arkasına sıkıştırırken parmağıyla yanağımı da okşamıştı.

"Sana bir iş bulalım. İster misin?"

Nefesimi dışarı verirken 'hıh' sesi kaçtı dudaklarımdan. "Dalga mı geçiyorsun Zayn? Lise mezunuyum ben, kim ne iş verir ki?"

"Bana sadece ne iş yapmak istediğini söyle. Geri kalanı ben hallederim.".

"Ne iş yapabilirim bilmiyorum ki? Uyuşturcu satmaktan başka bir işim olmadı hiç."

Dişlerini sıktığını kasılan çenesinden anlamıştım. Bu konu her açıldığında sinirleniyordu. Halbuki bazen kendisi de bana bunu hatırlatıyordu, neden konusu açılınca kendisi sinirleniyordu ki?

"İstersen her şeyi yapabilirsin Felicia."

İş konusundan bambaşka bir şey sordum ona.

"Sadece bir gününü benimle geçiremez misin?"

Sesim bir ricadan çok yalvarış gibi çıkmıştı. Gözlerinin içine beklentiyle bakıyorum. Bana değer verdiğini çok iyi biliyordum. Hatta bu, dünyada en çok emin olduğum şey olabilirdi. Bana bu kadar değer veriyorken benim için işlerini bir gün erteleyemez miydi?

"Şu sıralar mümkün değil Felicia."

Hayal kırıklığıyla düştü omuzlarıma da yüzüm de. Dudaklarımı yalayıp alt dudağımı ağzımın içine yuvalarken başımı yavaş yavaş aşağı yukarı salladım. Ona bakmaya da bir son vermiştim.

100 Dollars Where stories live. Discover now