Kaza

706 30 22
                                    

Zehra'nın Bakış Açısı

Eve dönüş yolunda eve kadar yürümeyi seçtik ve otobüse binmedik. Zaten Onur ve ben yalnızdık. Uğur, kızları bırakmaya gitmişti. Centilmen... Onur'un elini tuttum.

"Ee nasıldı bugün, eğlendin mi?"

"Hmm, bilmem. Güzeldi. Çok kişi sinirlendirdik." dedim kıkırdayarak.

"Haklısın." o da güldü ve ellerimizi sallaya sallaya yürümeye devam ettik. Onur tam bana dönmüş bir şey söyleyecekken büyük bir ses duyduk. Lastik mi patlamıştı? Ya da kaza? Bu ses her neyse önümüzdeki yoldan geliyordu. Biraz daha hızlı adımlar attıktan sonra etraf tuz duman olmuştu. Birkaç insan ayakta yere eğilmişti. Yerde kanlar içinde yatan çocuğu görmek beni dehşete düşürdü. Yerimde donakaldım. Kaç yaşındaydı en fazla, 16 mı? Yaşlı bir amca 112'yi arayarak ambulans istedi. Onur hızlı hareketlerle çocuğun yanına ilerledi ve çömeldi. "Panik yapmayın lütfen, ilk yardım biliyorum. Doğru bir şekilde yapmaya çalışacağım." bilgilendirdi. Ama sesi daha çok soru soruyormuş gibi çıkıyordu. Herkes kafasını salladı. Gördüğüm manzaranın hüznünü atlatmaya çalışarak çocuğun yanına eğildim ve elini kavradım. Onur profosyonel gibi çocuğa ilk müdahaleyi yapıyordu. Şuuru açıktı ve anlaşılmayan bir şeyler söylüyordu.

"Zehra çocuğu uyanık tut. Uyumaması gerekiyor." dedi ağzıyla t-shirtünün bir kısmını yırtarken. Kafamı hafifçe salladım ve gülümseyerek çocuğa döndüm. Heyecan ve korkudan ellerim titriyordu.

"Me-merhaba canım. A-adın ne acaba?" Onur kumaş parçasıyla çocuğun bakamadığım yarasını örttü.

"De-de-deniz." çocuk yarı baygın gözlerle bir bana bir de kalabalığa bakıyordu. Doğrulamaya çalışacaktı ki onu tuttum ve tekrar uzanmasını sağladım. Onur da bu arada çocuğun yarasının etrafını kumaşla bağlamaya çalışıyordu. Kalabalıktan "Nerede bu ambulans ya?" sesleri yükselmeye başlayınca dayanamadım ve Uğur'u aradım. Sonuçta o kızları arabasıyla bırakacaktı.

"Uğur! Lütfen bizim evin buraya gel. Çok büyük bir kaza oldu ve ambulans yarım saattir ortalarda yok!"

"Sa-sakin ol bi. Nereye gelmem lazım tam olarak?"

"Migros'un önündeyiz lütfen hızlı ol."

"Tamam!"

Telefonu alalalece kapatarak cebime tıktım.

"Kızım sen yarım saat dedin de kırk dakika oldu çocukçağıza bir şey olacak diye korkuyoruz." yaşlı bi amca sitem etti elini omzuma koyarak.

"Merak etme amcacım bir arkadaşımı aradım o şuan yolda geliyor." adam kafasını salladı ve ben de tekrar Deniz'e döndüm. Ağzından ufak bir inilti çıktı.

"Ba-ba-bacağım--"

"Şşş tamam sen yorma kendini, iyi olacaksın merak etme." Onur bu sefer çocuğun bacağına yöneldi. Pantolonu kesilmişti ve yarasını görmemle nefesimin kesilmedi bir oldu. Çok büyük ve önemli bir yaraydı. Ne yazik ki çok kan kaybetmişti. Gözleri kapanır gibi olunca hemen elini sıktım.

"Deniz! Beni duyuyor musun? Uyuma sakın."

"Ço-çok uykum va-var." kesik kesik bunları söyledi. Beyin kanaması ihtimali olduğu için uyumamalıydı. Bir kadın pet şişede su uzattı. Teşekkür ederek aldım, başka bir genç Deniz'i sarsmadan hafifçe kaldırdı ve ben de suyu içmesinde yardım ettim.

Daha önceden yüzünü bile görmediğim bu çocuk için endişeleniyordum. Ellerini tutarken ölmesi hiç isteyeceğim bir şey değildi. Elleri buz gibiydi. Tam ceketimi çıkarmışken başka bir adam atılıp montunu verdi ve Deniz'in üzerine örttük. Nihayet Uğur'un arabasını gördüğümüzde harekete geçtik, hatta Uğur'un arabasından Elif de indi. Elif'i çoktan evine bırakmış olması gerekmiyor muydu? Ah her neyse şuan bunun bir önemi yok. Hep birlikte Deniz'i sarsmadan arka koltuğa, kucağımıza yatırdık. Tam kapıyı kapatacakken bir adam elini araya koydu.

Beni İyileştirHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin