"O güzel gözlü çocuk seni çok seviyor."

938 52 23
                                    

Sanırım ışık hızıyla cdyi kaptım ve laptop'ın cd sürücüsüne yerleştirdim. Merakla görüntüyü beklerken kalbim olduğundan da hızlı atmaya başladı. Ilk sesini duydum, sonra yüzünü gördüm. Kalbim kesinlikle yerinden çıkacak gibi atıyordu. Yüzünün yarısı ekrandaydı. Profilden görünce burnunun mükemmel bir şekilde yüzüyle uyumlu olduğunu gördüm. Ekrana baktığında göz altları hafif kızarmıştı ve dudakları şişkin görünüyordu. Dağınık saçlarını üstün körü düzelterek mavi gözlerini ekrana kilitledi. Büyük elleri ve zayıf kolları vardı.

"Eh... Merhaba." diyerek başlangıç yaptı. O kadar şaşkındım ki. Çünkü hayatımda gördüğüm en yakışıklı erkeklerden biriydi. "Ben, şey bir saniye." telefonunun ekranına bakarak devam etti. "Evet bugün biz tanışalı bir hafta olmuş." tavana bakarak tekrar saçlarını düzeltti. Sonra sıkıntıyla nefesini vererek tekrar kameraya odaklandı. "İşte sıkıntıdan neler yapıyorum... Şaka bi yana. Aklımda planladığım bişey var senin için. İşler boka sarmazsa güzel olacak." kahkaha attı. İçimi ısıtan, o güzel kahkahası... İnci gibi olan dişleri ve kısılan mavi gözleri, kalın dudakları... "Benim için olan öneminden bahsetmek istiyorum. Yani ne bileyim çok kişiyle tanıştım ben sanaldan. Hepsi iki gün sonra foto at falan dediler. 'Hastalığın çok havalı lan bende olsa hava atardım.' diyen bile oldu amına koyayım." etrafa göz gezdirerek tekrar kameraya baktı. "Bilmiyorum sende bir şey var, herkesten ayıran ve seni önemli kılan bir şey." eliyle telefonu çevirmeye başladı. "Masumsun. Anlayışlı. Düzenli. Yardım etmeyi seven..." bir türlü kameraya odaklanamıyordu, yere bakmaya başladı. "Çok güzelsin!" kafasını hafif yana yatırarak itiraf etti. Sonra oyunculuk yeteneğini kullanarak konuştu. "Ah işte ben de çok yakışıklıyımdır süper bi çift olabiliriz." saçlarını savurarak kahkaha attı. Böyle diyince içim cız etti. Süper bir çift olabiliriz... "Ya şimdi videolarımda bi hata görürsen, görme." kahkaha attı. "Çünkü ben bunları sonradan izlemeyeceğim. Izlersem 'bu ne kodumun malı ya sil sil' diyip silerim yani biliyosun paranoyaklıklarımı. Burdaki amacım seni azda olsa gülümseten bir hediye hazırlamak. Daha önce kimseye yapmadım böyle bir şey. Haberin olsun." elini şıklatarak işaret parmağını kameraya doğrulttu. Kalbim resmen ağzımda atıyordu, o kadar sevimli yakışıklı harikaydı ki! Nasıl fotoğrafını sosyal ağlara koymuyordu şaşırmıştım. "Evet bunu burada bitiriyorum, bay bayyy!" dedi. Ona gönderdiğim deftere tik atarak kamerayı kapattı. Ellerimin titremesine engel olamıyordum. Heyecanla sıradaki videoyu bekledim. "Selam... bu biz tanışalı ikinci haftanın sonundayız. Şey şuan acayip uykum var ne söylediğimi bilmiyom. Pijamama baksana!" kahkaha atarak ayağa kalktı ve kameranın etrafında döndü. "Ya hasiktir napıyom ben sil ya sil kız soğuyacak benden ya." diyerek kamerayı kapattı, ardından yeni bir ikinci hafta özel videosu geldi. "Selam. Bu video 'biz tanışalı iki hafta oldu' temalı videom. Aslında bu hafta biraz sorunlu geçti sen ve ben açısından yani üzüldüm işte annemle dertleştik dedi kızı ara gönlünü al, dedim tl'm yok ödemeli atayım." kahkaha attı. "Bu söylenir mi amına koyayım of shsjjwjfhusiejsjs" tekrar kahkaha ataraken ne söylediğini anlayamadım. Istemsiz olarak ben de kahkaha attım. "Neyse işte sonunda aramız iyi ve mutluyum. Dershaneye yazıldım. Liseye devam. Ayrıca hala doktorumla konuşuyorum. Bana çok ilerleme kaydettiğimi anlattı. Ona bir gün senden bahsetmeliyim." sonra kafasını yana çevirdi, kapı açılmıştı. Ben de o sırada gerçekten muhteşem olan burnuna baktım. Bu insanı eritecek türdendi. Çenesinde gamze vardı, bu onu aşırı tatlı yapıyordu. "Iyi geceler abiy." dedi küçük erkek sesi. "Iyi geceler abiim." diye yanıtladı Onur. Bu kardeşi Yusuf olmalıydı. Tekrar kameraya yöneldi. "Dediğim gibi, bu hafta çok sorun yaşadık..." elini ensesine götürerek kaşıdı. "Samimi olarak söylüyorum gerçekten kalbime dokunabiliyorsun." bakışlarını yere indirdi. "Kapamam gerek. Şuan bunu izliyorsan sakın unutma, seni seviyorum." gözümden damlalar halinde yaşlar süzülmeye başladı. Beni, sevdiğini söyledi! Mutluluktan ağlıyordum. Kahkaha atarak ağlamanın nasıl bir şey olduğunu artık biliyordum. Ve bu his harikaydı, Onur'un mükemmel dudaklarından bu iki mükemmel kelimenin çıkması, "Seni seviyorum." dedikten sonra utangaç bir tavırla elini yüzüyle saklaması, sonra iki parmağını aralayarak kameraya bakıp gülmesi... Belki abartıyordum ve ayrıntılı inceliyordum ama gerçekten çok yakışıklıydı. Yine de yüzündeki yorgun ifadeyi, zayıflığını ve gözlerinin altındaki morluklarını gözardı edemezdim. Sıradaki videolarda beni Yusufla tanıştırdı, beni yine sevdiğini söyledi, beni rüyasında gördüğünü anlattı ve anlatırken ağladı. Ağladı, AĞLADI! Onu böyle görmek öyle kalbimi acıtıyordu ki... "Özür dilerim, çok duygusal ve hassas bir gün geçiriyorum." diyerek t-shirtünün koluyla gözlerini sildi. "Regl olmuş gibiyim anasını satayım ya." burnunu çekerek devam etti. "Sonunda annem ve babam ayrıldı bugün. Ben mutluyum, ama Yusuf... Annem... Anneme hiçbir zaman hakettiği değeri gösteremedim. Bu benim doğamda var sanırım. Ama annemin koca hayatta tek sahip olduğu iki şeyden biri de benim. Onun için ne yaparsam yapayım hakkını ödeyemem. Hele ki ben ve Yusuf için, orospu çocuğu babamdan ayrıldı. Psikolojimiz kötü etkilenmeye başlıyor diye. Yusuf iyiydi ama benim için artık yapacak bir şey kalmadı ben gerizekalı bir psikopatım." kahkaha atarak ağlaması şiddetlendi. "Ve sen, hayatta sahip olduğum, başıma gelen EN güzel şeylerdensin. Bana hep yardımcı oldun, insanları sevmeyi öğrettin. Sana minnettarım. Ve rüyamda seni gördüm!" dedi az da olsa neşelenerek. Artık ağlamıyordu en azından. Kalbim pırpır etmeye başladı sözlerine karşı. "Biz, şey, sen..." kafasına vurarak devam etti. "Denize karşı bir bankta oturuyorduk. Ama ben salak gibi ağlıyor ve seni endişelendiriyordum. Birlikteyken mutlu zaman geçirmemiz gerekiyordu, tamam mı?!" sesini farkında olmadan yükselmişti. "Hissettim... Kollarını omzuma doladığını hissettim yemin ederim." ağlamaya başladı, tekrar. Lanet olsun! "Neden bu kadar uzak olmak zorundayız ki? Günümün bir kısmı aptal gibi senin fotoğraflarına bakmakla geçiyor. Sana sarılmakla, elini tutmakla veya güzel yüzünü ellerimin arasına almakla değil!" klişe bir hareket yaptı; ellerini saçlarının arasından geçirdi. Ama o kadar yakışıklı görünüyordu ki. Başını öne eğerek yere baktı. "Seni korkutuyor olabilirim, ama ben seni çok seviyorum. Sen de beni seviyorsun." kameraya bakarak işaret parmağıyla kafasını gösterir gibi hafifçe vurdu. "Yani kafamın içinde. Beni reddedeceğini hiç düşünmedim. Danıştığım kişiler senin de bana his beslediğini söyledi, umarım öyledir. Her yaptığın hareket benim için büyük önem taşıyor..." bunun gibi birkaç şey mırıldanıp kapattı. Bu son video idi. Ağlıyordum. Inanamıyorum daha önce kimse bana böyle hissettirmedi, kilometrelerce uzakteyken. Annemin kapıda dikildiğini bile zor farkettim. Gelip bana sarıldı. "O güzel gözlü çocuk seni çok seviyor." diyerek saçlarımı öptü.

Beni İyileştirWhere stories live. Discover now