"Beddua mı ettin lan?"

916 43 9
                                    

Kamera açısına girdiğini bile farketmeyerek konuştu. Ben ise donmuş bir halde ona bakıyordum.

"Sana ait bir şeyler buldum ufaklık." elindeki cdyi gösterdi. Üzerindeki yazıyı okudu. "Hayatıma girerek büyük anlam kazandıran güzel kız, bu benden sana hastalığımı yok sayarak verebileceğim aklıma gelen tek hediye. Umarım beğenirsin. 1.ayımız kutlu olsun." alayla sırıttı. Bu ne cürret?!

"Sevgilin mi vardı küçük hanım?" yatağıma oturdu. Onur'un endişeli sesi kulaklarımı dolduruyordu. Bu hediye de onundu zaten. Titreyen ellerimle bilgisayarı kapadım. O bir adım yaklaşıktı, ben sandalyemi geriye ittim. Ona en acımasız ve en iğrendiğimi belli eden bakışlarımla bakıyordum. Uzun bir süre sadece bakıştık.

"Bana öyle bakma." tek bir cümle bile sinirlerimi germeye yetmişti. Bakışlarında hiçbir şey göremiyordum. Belki biraz pişmanlık... Bakışlarını yere indirdi.

"Ne? Tecavüz girişiminde bulunduğun kız sana aşk dolu mu baksın?" aynı sertlikle ona bakmaya devam ettim. Yüzünü ellerinin arasına aldı.

"Yapma cidden." sıkıntıyla nefesini verdi.

"Odamda ne işin var? Hala bana bakmaya nasıl yüz buluyorsun?"

"Ben içeridekilerin oğluyum..." mırıldandı. Olamaz! Osman amcalar ailemin en yakın dostlarındandı ve oğulları da bana tecavüz eden bir sapıktı. Ben bu çocukla tekrar ve tekrar zaman geçirmek istemiyordum ki! Ayağa kalkmış odamdan çıkacaktım ki kolumu tuttu.

"Açıklayabilirim, sahiden." gözlerine baktım. Keşke bakmasaydım... Yeniden sandalyeme oturdum.

"Ee dinliyorum? Tecavüzü nasıl planladığını mı anlatacaksın?" sesim titrek çıkmıştı. O günü olabildiğince kafamdan uzak tutmaya, hatırlamamaya çalışıyordum. Gözlerinden damlalar süzüldüğünde şaşırdım. Kısık sesle konuşmaya başladı.

"Çok güzelsin... Tamam mı?' başını ellerinin arasına alarak bakışlarını yere yönlendirdi. "O gün o kadar çok içmiştim ki, yemin ederim ne yaptığımın bilincinde değildim. Seni uzun zamandır izliyordum çünkü senden çok etkilenmiştim. Ama asla, asla cinsel bir şeyin hayalini kurmamıştım. Tekrar ediyorum, tamamen kontrolü kaybetmiştim." afallamıştım. Bu gerçek miydi, yoksa ona inanmam için bir yalan mı? Bunu anlamak veya inanmak benim için zordu. Ya da benim yerimde olan herkes için.

"Peki..." diye mırıldanarak odadan çıkmayı başardım. Yüzümü yıkayarak salona geçtim. O da oturuyordu. Beni görünce yine yüzü donuklaştı.

"Hah, biz de sizden bahsediyorduk." dedi Aylin teyze. Gülümseye çalışarak konuştum.

"Biz?"

"Atılay'ı senin dershaneye yazdırdık da, beraber gidip gelirsiniz artık." dedi Osman amca. Öksürmek zorunda kalsam bile bozuntuya vermedim. Allahım her şey de mi beni bulurdu? Gülümsedim. Çünkü kaba davranırsam ailem beni herkes gittikten sonra kapsamlı bir sorguya çekerdi. Bir bahane uydurarak odama gittim ve kapımı kilitledim. Kapıya en uzak noktaya oturarak ağlamaya başladım. Hıçkırarak ağlamaya... Bir türlü sakinleşemiyordum. Çalan telefonumun ekranına bakmadan yanıtladım.

"Ne var Irem ne var?" burnumu çektim. Her zaman arayan Iremdi, şimdi de odur.

"Zehra?"

"Onur?" ağzımdan bir hıçkırık daha kaçtı.

"Kızım noldu ya yemin ederim-" endişeden deliye dönmüş gibiydi.

"Bişey yok şuan konuşmasak?"

"Neden kötü olduğunda beni kendinden uzaklaştırmaya çalışıyorsun?"

"Alakası yok."

"Lütfen anlatır mısın artık?" kızgın ama sabırlı olmaya çalışan ses tonuyla konuştu. Ama hala mükemmeldi. Kapının çalmasıyla irkildim.

Beni İyileştirWhere stories live. Discover now