Nöbetçiler kaçmayayım diye kapıyı dışarıdan kilitledi ben ise içeriden.

Kapıya yaklaşıp sesli bir şekilde havadaki kokuyu içime çekince güldüm nihayet gitmişti. Dışarıdaki ruhların kokusu nöbetçiler ve Bülbül'e aitti Savcı sinir krizleri geçirerek sonunda gitmişti. Kapının sürgüsünü çekerek açınca Bülbül'ü içeri aldım hemen yeniden kilitledim. "Bana bir açıklama yapmak zorundasın buzlar kraliçesi." Kaşlarımı çatınca boş gözlerle bana bakarken elindeki elma tabağını uzattı. "Doğa bir tepsi yemek hazırladı ama efendi Savcı o yemeklerin hiç birini yemeyeceğini söyledi." İçinde beş kırmızı elmanın olduğu tabağı elime tutuşturdu. "Bunları sana o gönderdi her birinin en az beş kez yıkandığını söylememi istedi ve bunları söylerken oldukça sinirli görünüyordu." Elmalara bakınca kendimi tutamayıp kıkırdadım. Savcı bana çok kızgın olsa da aç kalmayayım diye yiyeceğim bir şeyler göndermeyi ihmal etmemiş.

"Meliz biliyor mu?" Hücrenin içine doğru yürüyüp yerlerin pis olmasını umursamadan oturdu. "Kim olduğumu ona söyledin mi?" Bildiğimi anlamıştı.

"Savcı biliyor mu?" Onun tam karşısında oturunca her ikimizde karşı duvarlara sırtımızı yaslamıştık. "Kim olduğunu ona söyledin mi?"

"Hayır kimse bunu bilmemeli." Bunları söylerken yine tepkisizce beni izliyordu tüm duygulardan nasıl arındığını merak ediyorum.

"Pek iyi sır sakladığım söylenemez." Aksine kendimden bile sır saklayacak tek insanım. "Bu konuda beni ikna etmelisin." Elmadan bir ısırık alırken bu kadının sadece yüz ifadesi değil ruhu da ölüydü çünkü ruhunda herhangi bir duygu kokusu yoktu.

"Seni sıkıştığın paralel evrende kurtaran benim."

"Beni oraya hapseden sensin! Kendi hatanı düzelttin gerçekten bunu anlayamayacak kadar aptal olduğumu mu düşündün?" Zaman onun kontrolünde ben ne geçmişte ne de gelecekte hiçbir konuda hata yapmam ortada bir hata varsa bu onun suçu olmalı. "Eğer bana her şeyi anlatmazsan küçük sırrın sır olmaktan çıkar. Kendim hakkında küçük bir bilgi; asla boş tehditlerde bulunmam." Kim olduğu veya ne kadar güçlü olduğu umurumda değil. Beni bir paralel evrene hapseden oydu sınırlarımı zorlarsa güçlü bir düşmana sahip olacak sadece ben olmayacağım.

Gri gözleri boş bakışlarını korurken aldığı derin nefes bu konuda fazla inatçı davranmayacağını gösteriyor. "Ben Arafın zaman bekçisiyim bir konuda hata yapmam mümkün değil." Kaşlarımı yukarı kaldırınca nefesini sesli bir şekilde verdi. "Sizi bir döngüye hapsetmek istememiştim."

"Senin yüzünden aynı şeyleri defalarca yaşadım!"

"Sadece üç kez."

"İçim nasıl rahatladı anlatamam." Ne var canım bozuk plak gibi sadece üç kez kendimi tekrarladıysam ne olmuş!

"Sanırım her şeyi en başında anlatmalıyım."

"Sevinirim, kavrama yeteneğim hızlı lakin bazen tıkandığım oluyor. Özellikle sürekli geçite maruz kaldığım anlarda." Bana küçük bir bilgi vermedikçe devamını getiremem önce bazı konularda daha açık konuşmalı.

"Arafa ilk geldiğin günlerde bilge arkadaşın kardeşine senin zindana düştüğünü ve orada bir canavarın sana saldırdığını anlatıyordu. Bunu rüya sandığı için kardeşine anlatırken duymuştum. Zindanda yaşadığınız her şeyi kardeşine anlattı ama Itır ona inanmadı. Zaman geçti sen her şeyi bu son güne kadar yaşadın daha sonra canavar sen ve Meliz'e saldırdı. Canavardan kurtulmak için sen Meliz'i zindana ittin ve o da sizi zindandan çıkartacak bir kapı açtı. " Buraya kadar olan şeyleri bende biliyorum benim bilmediğim bundan sonra olanlardı.

MEDUSANIN ÖLÜ KUMLARI (Kitap Oluyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin