2!

43.8K 1.2K 1.7K
                                    

Keyifli okumalar.

Uyandığımda minik daireme bakındım. Kirasını bile ödeyemediğim daireme. Fakat şimdi, bu işi alırsam bu lânet dairenin parasını ödeyebilecektim. Sevinçle, küçük aynanın karşısına geçtim. Takım elbisem yoktu ama yine de bir şirkete uygun giyinmiştim. Bacaklarımı ve kalçalarımı dolayan siyah kot pantolonum, üzerine giyindiğim beyaz -bana fazlasıyla bol gelen- gömleğim, üzerine bağladığım yamuk kravatım. Yani, uygun gibiydim. Üzerime aldığım ceketim ile ucuz telefonumu kavradım. Evin kapısına ilerlerken etrafa göz gezdirdim. Belki de bu lânet anılarla dolu olan evden taşınırdım...

Karşımdaki büyük holding'e baktım. Hayatımı tam anlamı ile değiştirebilecek olan holding'e. "Hadi, Jimin! Kap şu işi!" Buraya ilk gelişime tam anlamı ile zıt olan emin adımlarım ile sensörlü kapının açılmasını bekledim. Yanımda hissettiğim beden ile bakışlarımı o tarafa çevirdim. Bay Jeon, sert ifadesi ile düm düz ileri bakıyordu. "Günaydın, bay Jeon." Baş selamımı verdikten sonra aralanan kapıdan içeri attım bedenimi. "Günaydın, bay Park." Bakışlarını bir kez olsun bana döndürmeden ilerideki asansöre ilerledi. Soğuk birisi galiba?

Karşıma bir anda çıkan noona ile irkilmiştim. "Günaydın, Jimin-ah. Resmi olmasa da, ilk iş günün. Nasıl hissediyorsun?" Gülümsemesine karşı ufak bir tebessüm sunmuştum. Büzdüğüm dudaklarım ile başımı yana eğdim. "Buraya gelene kadar kendimden çok emindim. Fakat, bay Jeon'un sert ifadesi işi alamayacağım hissine kapılmamı sağlıyor." Parmaklarım ile oynamaya başladığımda noona ufak bir kahkaha atmıştı.

"Bu kadar endişelenme Jimin. Bay Jeon, ne kadar soğuk biri gibi gözüksede samimi birisidir. Korkma yani." Gülümseyerek, endişemi gizlemeye çalıştım. "Noona, benim hangi bölümde çalışacağım belli değil ya şimdi, bay Kim ile mi görüşmeliyim, yoksa bay Jeon ile mi? Yoksa başka birisi mi?" Her hangi bir iş yapabilirim. Yeter ki para kazanayım. Şuan ihtiyacım olan tek şey para. "Bay Jeon'un yanına git en iyisi sen. Hem, Taehyung daha gelmedi." Onaylamaya benzer mırıltılar çıkarttığımda, asansöre yol aldım. Kısık melodiye kulak verirken, geldiğimi belli eden ses ile kendinden emin olmaya çalışan adımlarımı koridorun sonundaki odaya çevirdim.

Çoktan terlemiş olan ellerimi pantolonuma silerek, yumruk yaptığım elimi yavaşça kapıya vurdum. "Gir." İçeriden aldığım komut ile kapıyı açarak içeri girdim. "Bay Jeon, benim hangi bölümde çalışacağımı söylememiştiniz."
"Oturun, bay Park." Önündeki monitörden ayırmadığı bakışlarına sinirlenerek sert adımlarımı karşısındaki koltuğa yönelterek, yumuşak koltuğa yerleştim. Sinirimi karşımdaki bedene yansıtmamalıydım ne de olsa, bir nevi patronum sayılırdı. Değil mi?

"Hangi bölümde çalışmak istiyorsun?"

"Önceden de dediğim gibi, fark etmez." Vereceği cevabı beklerken yüzünü izlemeye koyulmuştum. Sert ifadesine nazaran dişleri bütün asiliğini bozuyor gibiydi. "Pekâlâ, Soo Aen'e söyle o sana yapılması gerekeni söyler. Çıkabilirsin." Bu kadar mı yani? Soo Aen kim? Tanrı'm kim bilir bu holding de kaç kişi çalışıyor? Sessiz kalarak ayaklanıp odasından çıktım. "Bu neydi şimdi? Off, bu işi kesinleştirmelisin Jimin! Başka şansın yok seni aptal!" Kendi kendime söylenme seansım bittiğinde çoktan ilk kata gelmiştim. "Pardon, Soo Aen kim acaba?"

"Jimin, gel!" Uzaktan bana seslenen noona ile bakışlarımı önümdeki ruh tipli çocuktan çektim. Bana, 'beni rahat bırakmazsan seni öldürebilirim' dercesine bakıyordu. Baş selamı vererek noona'nın yanına gittim. "Kimi arıyorsun?" "Soo Aen diye birini. Bay Jeon, ona söylememi, onun da gerekini yapacağını söyledi." Çok geçmeden Soo Aen denen kişinin yanına gelmiştik. Mini eteği, daracık gömleği ve kırmızı ruju ile çalışmaya değilde milleti ayartmaya gelmiş gibi duruyordu. "Yapacağın işler belli başlı şeyler. Senin gibi birisine ağır işler verilmez zaten. Getir-götür yaparsın."

My Sexy Sex Partner! JīkookWhere stories live. Discover now