My Sexy Sex Partner! Jīkook

1!

Keyifli okumalar...

Başlangıç tarihiniz??

◇

Yavaş ve kendinden emin olmayan adımlarımı karşımdaki büyük holding'e çevirdim. Fazlasıyla paraya ihtiyacım vardı. Hemde, çok, çok fazla. Büyük sensörlü kapıya ilerleyip, açılmasını bekledim. Yüksek binayı bir süre izledim. Kaç katlıydı burası? İçeride, etrafta koşuşturan insanları izledim bir süre. Hepsi işine odaklı bir şekilde, kendilerine verilen görevleri yerine getiriyordu. Jeon Holding. Hayatım bu işe bağlı gibiydi. Çoğu holding'e başvuru yapmıştım elbette. Fakat, lise terk olduğum için hepsi kıçıma birer tekme atarak beni red etmişlerdi.

Buradan da pek ümitli sayılmazdım açıkçası söylemek gerekirse. Kore'nin en büyük, en şöhretli ve en iyi patronunun yönettiği bu holding herkesin dilindeydi. Çoğu kişi buraya başvuru yapmışlar ve anında red edilmişler. Kaç tane dil bilirlerse bilsinler, kaç tane üniversite bitirmiş olursa olsunlar yine de kabul edilmiyorlardı. Holding'in sahibi ise, Jeon Jungkook. Kore'nin zengin adamlar listesinde en geçleri olarak ilk sıradaydı. Sanırım, işe alım yapılırken bu kadar titiz davranmasının sebebi karşı holding'lerin ona açtığı savaş olmalıydı.

Başarıları fazlasıyla üst kademede olan insanlar bile kabul edilmez iken, sen, sen neyine güvenip buraya başvuru yapıyorsun Park Jimin? Hangi başarına güveniyorsun? Elimde olan tek şeyim, güzel sesim ve iyi dans edebilmemdi. Başka hiçbir yeteneği olmayan ben, neden buraya kabul edileyim ki? Elimdeki, neredeyse boş olan CV dosyamı buruşturdum hafifçe. Sinirle gözlerimi yumduğumda, göz pınarlarıma akın eden yaşları geri göndermeye çalıştım. "Buyurun, ne için gelmiştiniz?"

Yanımda biten orta yaşlı kadını fark etmemiştim. Ne zamandır dibimdeydi? "Ah, şey... ben, Park Jimin. İş başvurusu yapmıştım ama-" Eli ile yolu gösterirken insanın içini ısıtacak derecede olan gülüşünü sergiledi. "Buyurun, bay Park. Bay Jeon'un odasına yönlendirelim sizi." Saygı ile doksan derece eğildiğimde eli ile gösterdiği yolu takip ettim. Kocaman holding'in giriş katını resmen talan etmiş gibiydik. Asansöre vardığımızda numaraları görünce gözlerim yuvalarından düşecek gibi oldu. On beş katlı bir holding'deydim şuan! Tanrı'm benim yükseklik korkum var!

Yanımdaki kadın elini önümden uzatarak on beş rakamına bastı. Bir kere, sadece bir kerecik hayat yüzüne gülsün Park Jimin. Uzun bekleyiş başladığında, asansörde fısıltı niteliğinde çalan melodilere verdim kulağımı oyalanmak adına. İstediğimiz kata vardığımızı belli eden ses ile donuk bakışlarımı yanımdaki kadına çevirdim. "Takip edin beni, bay Park." Peşinden ilerlerken buranın diğer katlara nazaran sessiz ve boş oluşunu fark ettim. Sanırım, onca ses ve insan rahatsızlık veriyordu.

Kapının kenarında, duvara çakılmış olan Jeon Jungkook yazısı ile meşhur patronun odasına vardığımızı anlamıştım. Red edileceğimi biliyordum fakat, denemekten ne zarar gelirdi? En fazla diğerleri gibi bu da kıçıma tekmeyi basar ve 'deliğine dön küçük fare!' derdi.
Umudumdan kalan son kırıntılara tutunarak şık giyinimli kadına döndüm. Yüzündeki gülümseme ne kadar sevecen ve hoş ise, duruşu bir o kadar ciddi ve saygı değerdi. Yumruk yaptığı elini yavaşça kapıya vurduğunda, içeriden gelen tok ve kalın ses "Gir." demişti. Beklememi işaret etmesi ile stresten terlemiş olan avuç içlerimi dar kot pantolonumun üzerine sildim.

"İçeri geçin bay Park. Bay Jeon sizi bekliyor." Yeniden doksan derece eğilerek, teşekkür ettim. Şans dileyip yanımdan uzaklaştığında, terleyen avuç içlerimi tekrar pantolonuma sildim. İlk adımımı attığım an karşımdaki dosyalara gömülmüş adama baktım. "Buyurun, bay Park. Oturun lütfen." Bakışları hâlâ önündeki kocaman yığınla dosyalardan ayrılmazken dediğini yaparak karşısındaki deri koltuğa yerleştim. "Evet, bay Park sizi dinliyorum." Bakışları sonunda gözlerimi bulduğunda bir süre donduğunu hissettim. İkimizden de tek bir ses dahi çıkmazken genzimi temizleyerek, boğucu havayı dağıltım. "CV'nizi görebilir miyim?" "Ne?" Boşluğuma denk gelen an ile kekelememeye çalıştım. "CV diyorum bay Park. Görebilir miyim?"