BÖLÜM 32

9.8K 594 18
                                    

İki ay önce yaşanan kötü olayların üstüne bir sünger çekilmişti artık.
Her şey yoluna girmeye başlamıştı.
Ilgaz, Şirkette işine devam ediyordu.
Babası Ilgaz'a daha çok yetki vermişti.
Ayrıca Cüneyt'in de şirkette yetlileri artmıştı.
İkisi de yönetici pozisyonundaydı artık.
Kenan Bey, ikisine de çok güveniyordu.
Ilgaz ve Cüneyt, tecrübe kazandıktan sonra işleri tamamen onlara bırakmayı düşünüyordu.
Melek, ise villada gün boyu oturmaktan canı sıkıldığı için bir şeyler yapmak istiyordu.
Okulu bırakıp babasına destek olmak için çalışmaya başlamadan önce tek bir hayali vardı.
O hayalini gerçekleştirmeyi çok istiyordu. Hayatında yapmak istediği tek işi yapmak, hayalini gerçekleştirmek istiyordu.
Melek, ta çocuk yaşlardan beri kıyafet tasarlamayı çok seviyordu.
Çocukken bulduğu her kağıt parçasına değişik kıyafetler çizer, çizdiklerini köşe bucak saklardı.
Bir gün gerçekten bir modacı olmayı düşlüyordu.
Kendi tasarladığı kıyafetleri hazırlamak içinde bir atolye açmak istiyordu. Bu isteğini  Ilgaz'a söylemeye çekiniyordu.
Ilgaz'ın vereceği tepkiden korkuyordu.
Melek, bu hayalini gerçekleştirmek için hiç fırsat bulamamıştı.
Hayatı ailesini geçindirmek için mücadeleyle geçmişti hep.
Babasının tek başına ailenin yükünü taşımasına izin vermemişti.
Melek, kıyafet tasarlamayı çok istiyordu ama Ilgaz'ın ne tepki vereceğini bilmediği için ona nasıl söyleyeceğini bilmiyordu.

Günler su gibi akıp giderken Ilgaz'ın mutluluğuna diyecek yoktu.
Genç adam her günün akşamını iple çekiyordu. Karısına kavuşacağı saatlerin çabuk gelmesini istiyordu.
Akşam saatleri gelinceye kadar defalarca Meleği arıyor sesini duyuyordu.
Onu o kadar çok seviyordu ki bazen sevgisini büyüklüğünden kendi bile korkuyordu.
Güzel karısını kaybedeceği korkusu sarıyordu içini.
O zaman ta kemiklerine kadar ulaşan bir acı sarıyordu adamı.
Melek, onun için vazgeçilmez bir rüyaydı.
Hayatına giren en güzel hediye, kabul olmuş en büyük duaydı.
Bu yüzden bazen mutluluğundan sevgisinden korkuyordu.

Diyar, her fırsatta Ebru'yu görmek için fırsat kolluyordu.
Görüştüklerini Kenan Bey'in öğrenip onları ayıracağından da çok korkuyordu.
Yıllarca Kenan Bey'e düşmanlık besledikten sonra kızınızı seviyorum.
Onunla evlenmek istiyorum demeye cedaret edemiyordu.
Ebru, ise Diyar'ın  cesaretinin geleceği ve babasıyla konuşacağı günü bekliyordu. Artık ne olursa olsun Diyar dan ayrılmayı düşünmüyordu.
Ebru, Diyar, bugün istesin onunla bugün evlenmeye hazırdı.
Diyar, Ebru'yla evlenmeyi deli gibi istiyordu tabiki.
Tek hayali  Ebru'yla bir hayat kurmaktı zaten.
Ebru'yu da alarak Adana'ya dönmeyi çok istiyordu.
İstanbul, Diyar'a göre bir yer değildi.
Bunu Ebru ya da söylemişti.
Ebru'da sevmemişti İstanbul'u.
İstanbul, kıza hep kötü şeyler hatırlatıyordu.
Abisinin hastalığını. Diyar'ın onu bırakmasını.
Kutay'ın onu ve ailesini kaçırmasını.
Bu yüzden Diyar'ın yanında olması şartıyla Adana'da yaşamak istiyordu.

Derman, ise Kenan Bey'den Ebru'yu çok tan istemişti zaten.
Bundan ne Ebru'nun ne de Diyar'ın haberi yoktu.
Kenan Bey, "Diyar dan daha iyi damat mı bulacağım Derman.
Tabi ki evlenmelerine izin vereceğim.
Yalnız bunu Diyar'ın da ağzından duymak istiyorum.
Kızımı ne kadar seviyor. Ne kadar değer veriyor görmek istiyorum.
Eğer gelip benimle konuşursa istediğiniz zaman gelip kızımı isteyebilirsiniz" demişti.
Derman, bunu oğluna söylememişti.
Oğlu kendi gidip söylemeliydi Kenan Bey'e. Babasına ihtiyaç duymadan kendi yapmalıydı bunu.
Kenan Bey'in Diyar'a ne kadar düşkün olduğunu anlamıştı Derman.
Zaten kendi çocuklarından da hiç ayırmamıştı.
Diyar'ın bütün eğitimini Kenan Bey, üstlenmişti. Diyar'ın bugünlere gelmesinde Kenan Bey'in katkısı çok olmuştu.
Diyar, asi bir çocuk olmuştu hep.
Çocukluğundan bu tarafa hep öfkeli bir genç olmuştu.
Bir çok kötü olaylardan babası ve Kenan Bey, sayesinde kurtulmuştu.
Diyar, Ebru'ya aşık olduğunu fark ettikten sonra Kenan Bey'e öfkesi daha da katlanmıştı.
O zamanlar hem kendine hem Kenan Bey'e daha çok düşman olmuştu.
Annesinin ölümüne neden olan adamın kızına aşık olduğu için kendini çok suçlamıştı.
O günler aklına gelince çok utanıyordu genç adam.
Kenan Bey'e öfkesi yüzünden Ebru dan uzak durmaya çalışmıştı hep.
Sonra daha fazla dayanamamıştı kızın  aşkına.
Ona sevdiğini söylediği zaman da Ebru, onu istememişti.
Ona tepeden bakmış küçümsemişti.
Aslında Diyar'a öyle hissettirmeye çalışmıştı sadece.
Diyar'da biliyordu Ebru'nun aşkını.
Kızı hep kendisine bakarken yakalardı.
Diyar, ona baktığı zaman ise hemen başını çevirir, genç adamı görmezden gelirdi. Şimdi geldikleri duruma bakınca şükrediyordu genç adam.
Artık çekinmeden Ebru'yu görebiliyordu. Ona sevdiğini söyleyebiliyordu. Ona sarılıp kokusunu içine çekebiliyordu.
Diyar,a bunlar yetmiyordu tabi.
Artık sevdiği kız hep yanında olsun.
Diyar'ın yari Diyar'ın kadını olsun istiyordu. Bunun yolunun da Kenan Bey'le konuşmaktan grçtiğini biliyordu. Bu konuşmayı kısa zamanda mutlaka yapacaktı.
Ebru'nun karısı olması için ne gerekirse yapacaktı.

CANIMI BİLE VERİRİM TAMAMLADI. #Wattsy2019Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin