BÖLÜM 6

20.2K 895 28
                                    

"Melek şeyy. Kusura bakmazsan Sana bir soru  soracağım. Sen gerçekten verdiğin karardan emin misin? Sen benimle evlenmeyi gerçekten kabul ediyor musun?"
Ailenin baskısı falan olmadan. Benim ailemin bir zorlaması olmadan gerçekten, kendi isteğinle benimle evlenmeyi kabul ediyor musun?
Lütfen bana gerçek duygularını söyle.
Kimseden korkma yada çekinme"
"Ya siz Ilgaz Bey. Siz benimle evlenmeyi gerçekten istiyor musunuz? Beni isteyen sizin aileniz di. Siz benim le evlemeyi kendi rızanızla kabul ediyor musunuz?"
"Öncelikle bana Ilgaz Bey deme lütfen. Sizli bizli konuşmayı hiç sevmem"
"Sorduğun soruya gelince. Seninle evlenmeyi çok isterim Melek. Seninle hiç düşünmeden şimdi evlenirim."
"O zaman bende seninle evlenirim Ilgaz"
Meleğin ağzından kendi adını samimi  ve utangaç ses tonuyla duyan Ilgaz, çok sevinmişti, "Sen bana Ilgaz, dedin. Adımı senin dudaklarından duydum ya Meleğim. Şimdi seni istediğime daha da eminim. Duygularım daha da güçlü"dedi içinden.
"Tamam o zaman Melek. Şey, yani önce yemeğimizi yiyelim istersen. Yemek ten sonra biraz gezelim olur mu?"
"Olur Ilgaz. Sen nasıl istersen. 
Kendini iyi hissediyorsan gezeriz sorun yok."
Meleğin söylediği son cümle Ilgaz'da şok etkisi yapmıştı. Bir anda dünyası kapkara olmuştu. Sakin olmaya çalışsada  sinirlerine hakim olamadı.
"Bana çocuk muamelesi yapmazsan sevinir im Melek. Benim bir bakıcıya ihtiyacım yok. Özellikle bana acıyarak bakan birine hiç anladın mı?
Benim hiç kimseye ihtiyacım yok"
Ilgaz'ın yüksek sesle söyledikleri Meleğin olduğu yerde donup kalmasına neden olmuştu. Kızın kalbi korkuyla titremişti. Hiç beklemediği anda Ilgaz'dan gelen bu tepki kızı hem çok korkutmuş bir o kadar da üzmüştü. Melek, Ilgaz'ın neden o kadar tepki verdiğini  anlayamamıştı.
Bu yüzden çok şaşırmıştı ve gözünden akan yaşlara engel olamamıştı.
"Ben, ben öyle demek istemedim Ilgaz.
Ben sadece, sadece senin yorulmanı istememiştim. Yanlış anlaşıldıysam özür dilerim.
Ben sana asla acımıyorum. Acıyarak baktığımı da düşünmüyorum. Sadece iyi olmanı istemiştim"
Melek, masada daha fazla oturamadı.
Çünkü oturursa daha çok ağlayacaktı.
Herkesin önünde ne Ilgaz'ı nede kendini rezil etmek istemiyordu.
"Ben lavaboya gidebilir miyim?" dedi titreyen sesiyle.
Sonra da Ilgaz'ın bir şey söylemesini beklemeden masadan kalkıp lavaboya gitti. Lavabonun kapısına kadar zorla gelip kendini içeri attı.
Kapıyı kapattıktan sonra göz yaşlarına boğuldu.
Asla kötü niyetle söylememişti.
Ilgaz'ın böyle tepki vereceğini bilse asla böyle bir şey söylemezdi.
Lavabo da dakikalarca ağladıktan sonra kendini sakinleştirmeye çalıştı. Daha sonra elini yüzünü yıkayıp tekrar hafif bir makyaj yaptı.
Ilgaz, ise Meleğin kalbini kırıp ağlattığı için kendine lanet ediyordu.
Neden bu kadar tepki vermişti? Neden onu üzmüştü, anlayamamıştı adam.
Meleğin karşısında güçlü bir erkek gibi durmak istiyordu. Hastalığını kızın yanında unutmuş, sanki yeniden dünyaya gelmiş gibi hissetmişti.
Meleğin kötü bir niyeti yoktu. Bunu anlamıştı Ilgaz.
Ama hastalığını hatırlamak ağır gelmişti.
Meleğin yanına yakıştırmamıştı kendini. Sağlıklı, hayat dolu, dünya güzeliydi Meleği. Bu hasta solmuş haliyle kızın yanına uygun bulmamıştı kendini. Yumruklarını sıktı öfkeyle.
"Allah senin belanı versin Ilgaz.
Günlerdir aşkıyla yandığın kızı ağlatmayı başardın ya. Allah seni kahretsin" dedi kendi kendine.
Dakikalardır lavabo da olan kızı çok merak etmişti.
Neden gelmemişti hala? Yoksa Ilgaz'ı bırakıp gitmişmiydi?
Ilgaz'ın aklına gelen şeyle kalbi sıkıştı.
Gerçekten gider miydi acaba? Ilgaz, buna dayanamazdı. Çok üzülür yıkılırdı. Bir mucizeyle hayatına giren kızı. İlk günden kaybedemezdi.
Daha fazla beklemeden hemen masadan  kalktı.
Gidip Meleğin neden geç kaldığına bakacaktı.
Hızlı adımlarla lavabonun olduğu tarafa gitti.
Tam bayanların kullandığı lavabonu kapısına yaklaşmıştı ki Meleğin dışarı çıktığını gördü.
Melek te Ilgaz'ı görmüş bakışlarını kaçırarak ona doğru yürümeye başlamıştı.
Yavaş adımlarla Ilgaz'ın, yanına geldi ve karşısında durdu. Ilgaz, nefes nefese kalmış bir halde kızın gözlerine baktı.
Ağladığı her halinden belli olan kızı kollarından tutarak kendine çekti ve
sıkıca sarıldı.
Kollarına aldığı kızla derin bir oh çekti. Gitmemişti Melek. Çok şükür gitmemişti. Ilgaz'ın kollarındaydı işte. Ilgaz'ı burada tek başına bırakmamıştı.
Melek, Ilgaz'ın ona sarılmasıyla donup kalmış hiç bir tepki verememişti.
"Melek, affet beni ne olur. Sakın beni bırakıp gitme  olur mu?" dedi üzgün ses tonuyla.
"İnan seni üzmeyi hiç istemedim.
Allah beni kahretsin Melek. Yemin ediyorum seni üzmek istemedim.
Şaşırdım, korktum, bir anda. Kendimi sana layık göremedim.
Yanına kendimi yakıştıramadım. Hastalığım geldi aklıma. Dünyam yıkıldı Melek"
"Neden Ilgaz? Neden layık göremiyorsun? Benim senden ne üstünlüğüm varki?
Asıl ben sana uygun değilim. Sen zengin bir ailenin oğlusun. Benim ailem"
"Lütfen Melek, lütfen. Konu paraya gelmesin.
Ben zengin olmak yerine sağlıklı olmayı tercih ederdim.
Dünyanın hiç bir serveti sağlıktan değerli değil. Sen dünya güzelisin sağlıklısın. İnan bana benden çok daha zenginsin. Kalbini kırdım biliyorum. Lütfen affet olur mu?
Ben bunu nasıl yaptım? Seni nasıl üzdüm. İnan şu an kendimden nefret ediyorum.
Hadi gel lütfen. Tekrar masamıza gidelim. Daha yemeğimizi bile yemedik."
Ilgaz, Meleğin elinden tutup masalarına getirdi. Meleğin boğazında bir yumru vardı ve canını yakıyordu. Kelimeler bir türlü çıkmıyordu boğazından.
Melek, yine mi yanılmıştı? Hatamı yapıyordu yine? Annesi ve babası doğru söylemişlerdi belki. Bu işe kalkışmamalıydı belki de.
Meleğin sessiz hali Ilgazı çok korkutuyordu. Onu tam bulmuş ken kaybetmekten ödü kopmuştu.
"Lütfen Melek, bir şey söyle korkutma beni lütfen.
Benimle bir yola çıkmaktan vaz geçmedin değil mi? Seni ilk günden kaybetmedim değil mi?"
"İyiyim ben Ilgaz. Lütfen biraz izin verir misin? Boğazımda bir şey var konuşamıyorum." dedi boğuk çıkan sesiyle.
"Lütfen sakin ol. Allah beni kahretsin.
Böyle olmasını istememiştim."
Melek, başka bir şey söylemeden masada duran suyu alıp içti. Bir süre daha sakinleşmeyi bekledi.
Ilgaz, bir şey söylemesi için kızın gözünün içine bakıyordu.
"Tamam iyiyim ben." dedi Ilgaz'ın gözlerine bakarak.
"Sadece korktum biraz. Sen den böyle bir tepki beklemiyordum"
"Özür dilerim Melek. Özür dilerim. Aşırı tepki verdim. Bana annem ve babam haricinde başka biri ilgi gösterdiği, hastalığımı hatırladığım zaman  kendimi çok zayıf hissesiyorum.
Kendimi savunma ihtiyacı duyuyorum.
İç güdüsel bir şey Melek, lütfen kırılma. İnan seninle alakalı değil."
"Artık konuşmayalım lütfen. Unutalım gitsin. Vakit  geç oldu zaten. Ben eve gitsem iyi olacak. Annem çok merak eder"
"Melek, dur lütfen. Daha yemeğini bile yemedin. Neden acele ediyorsun?"
"Dediğim gibi annem merak eder Ilgaz"diyerek masadan kalkan Melek.
Hemen çantasını alarak çıkışa yöneldi.
"Dur Melek, bana bir konuda söz ver lütfen.
Seninle yeniden görüşeceğiz değil mi? Bunu benden esirgemeyeceksin değil mi?"
"Sen bilirsin. Beni görmek istiyorsan görüşebiliriz Ilgaz."
"Tabi ki Melek. Tabi ki seni çok görmek isterim.  Hemde hemen yarın görüşelim olur mu?
Ben yarın  önce hastaneye gideceğim. Sonra gelir seni alırım.
Şeyy ailenle de tanışmak istiyorum.
Sence bir sakıncası yoksa."
"Bence bir sakıncası yok. Ailemle tanışabilirsin. Biz sözlü sayılırız "
"Evet. Evet haklısın Melek. Sen benim sözlümsün, sözümsün"
Ilgaz, şu an bulutların üstünde uçuyordu  sanki.
O kadar mutluydu ki genç adam. Mutluluğunu kelimelere nasıl dökecek bilemiyordu.
Ilgaz, hayatında hiç şu anda olduğu gibi hissetmemişti. İlk kez yaşadığı bu duyguyu kelimelere dökemiyordu bile.
Melek, Ilgaz'a hayatında ilk defa mutlu olma şansı olmuştu. Yaşamak için bir sebep vermişti.
Ilgaz, garsonu çağırıp hesabı ödedikten sonra, Meleğin elinden tutarak çıkışa yöneldi.
Melek, Ilgaz'ın heyecanlı haline  gülümseyerek onun yanında yürüdü.
Ilgaz, hiç bir şey için izin falan istemiyordu.
İstediği zaman sarılıyor. İstediği zaman kızın elini tutuyordu.
Taylan da dahil hiç bir tanıdığı erkeğe benzemiyordu.
İnsanı hemen kendine çeken bir güç vardı onda.
Bu yakışıklılığı falan da değildi. Ilgaz'ın herkes ten farklı bir havası vardı.
Melek, yanında yürüdüğü adama bir taraftan da sürekli dönüp bakıyordu.
Bunun farkında olan Ilgaz,
"Bana biraz daha bakmaya devam edersen."
"Neden öyle diyorsun Ilgaz? Sana bakmak yasak mı? Ayrıca sana bakmıyorum ben. Bir şey düşünürken dalmışım"
"Ne düşünüyor bakalım Melek Hanım?"
"Ilgaz Ağa diyordum içimden.  Çok  rahat mı desem? Fazla mı cana yakın desem?  Ne desem bilemedim?
İlk defa buluştuğu kıza hem sarılıp hemde elini tutuyor.
Bu öz güven nereden geliyor acaba?
"Seni istedik ya biz Melek" dedi gülerek.
"Sende beni kabul ettin. Her türlü hakkı sen verdin bana.
Bende fırsatı kaçıracak kadar salak değilim her halde."
"Ilgaz'ın arabasına kadar konuşarak geldiler.
Ilgaz, arabanın kapısını açarak Meleğin binmesini bekledi. Sonra da kendi sürücü koltuğuna geçti.
Kısa süren bir yolculuğun ardından Meleğin mahallesine geldiler.
Ilgaz, mahalleye arabayla girmek için döneceği sırada Melek, onu durdurdu.
"Ben burada ineyim Ilgaz. Babam işten gelmiştir belki. Seni görünce kızabilir.
Sana söylemeyi unuttum. Babam evlenmemize pek sıcak bakmıyor.
Bu yüzden sana kötü davranmasını istemiyorum."
"Baban haklı Melek. Ben olsamda aynı tepkiyi verirdim.
Hasta bir adamla kızımın evlenmesini istemezdim"
"Ama ne babam ne de sen ben değilsiniz. Onun için benim kararlarıma saygı gösterin."
"Tamam Melek kızma. Ben senin kararına sonsuz saygı duyuyorum.
Ayrıca bu kararından dolayı da çok mutluyum. Sana teşekkür ederim."
Ilgaz, arabayı durdurup hemen arabadan indi.
Hemen arabanın öbür tarafına dolanarak Meleğin kapısını açtı. Kızın elinden tutarak arabadan indirdi.
"Çok naziksiniz beyefendi. Ben böyle şeylere alışık değilim. Üstelik çabuk da alışırım. Haberin olsun" dedi.
"Biliyorum Melek Hanım. Ben çok nazik bir adamım. Sen iste yeter. Ben her zaman kapını seve seve açarım"
"Teşekkür ederim Ilgaz. Yarın görüşürüz"
"Yarın görüşürüz Melek. Yarını iple çekeceğim. Bundan emin olabilir sin"
Melek, Ilgaz'a "kendine dikkat et" demek istiyordu ama adamın vereceği tepkiden korktu. O da sadece,
"Hoşcakal" demekle yetindi. Sonra da adamın yanından ayrılıp mahalleye girdi.
Komşularının bir çoğu dışardaydı. Kimisi çamaşır seriyor. Kimisi balkon keyfi yapıyordu.
Hepsi de Meleğin  lüks bir arabadan indiğini görmüştü.
Melek, evlerine girinceye kadar hiç birinin yüzüne bakmadı. Hiç birine selam bile vermedi.
Sadece annesinin bir kaç arkadaşı hariç. Hepsi Melek, hakkında ileri geri konuşmuştu. Sadece onlar Meleğin yanında durmuş kızı korumuşlardı.
Melek, eve girip kapıyı kapattığında karşısında onu bekleyen annesini gördü.
Annesi Melek, gittiğinden bu tarafa yere göğe sığamamıştı.
Kızları onları dinlememiş, kendi başına kararlar almıştı.
Önce tanımadığı adamla evlenmeyi kabul etmiş.
Sonra da daha ilk günden adamla buluşmaya gitmişti.
Çok merak etmişti Meleği. O adam kim bilir nasıl biriydi? Kızına  bir zararı dokunacaktı belki.
Zuhal Hanım. Hiç kimseye güvenmiyordu artık. Taylan'a çok güvenmiş ti ama adam tam bir pislik çıkmıştı. Kızının uzun bir süre evlenmesini istemiyordu kadın.
Kızı çok sıkıntılar yaşamıştı yıllardır.
Zuhal Hanım, bunun hep farkındaydı. Taylan'a güveniyordu nedense. Bu yüzden kızının gönlü olsun. Yavrusu mutlu olsun istiyordu.
Ama olmamamıştı. Taylan'ın annesinin para hırsı. İki genci bu noktaya getirmişti. Zuhal Hanım, düşünceler içindeyken Melek, kapıyı açıp içeri girdi.
Annesi kızının salona gelmesini bile beklemeden,yanına gitti. Sonra da hemen neler olduğunu sordu.
Annesinin meraklı haline gülümseyen Melek, annesine sarılarak, "Merak etme anne, adam beni yemedi. Bak sapa sağlam geldim eve" dedi.
"Benimle dalga geçme Melek. Alırım ayağımın altına bak. Hiç tanımadığın bir adamla buluşmaya gittin. Merak etmem gayet normal değil mi?"
"Merak etme sen sultanım. Gayet iyi yim."
"Şeyy kızım. Nasıl biri? İlk izlenimin nasıl? İyi birimi bari? Nasıl karşıladı seni?"
"Anneciğim kaç tane soru sordun arka arkaya. Valla hızına yetişemedim.
Öncelikle adı Ilgaz. Bilmiyorum ama iyi birine benziyor. Beni de iyi karşıladı. Ailesinin beni istediğini de bilmiyormuş. Babası burdan gittikten sonra söylemiş gerçeği.
Ayrıca Ilgaz, beni beğendiğini de söyledi. Benim le evlenmeyi çok istediğini de söyledi.
Annem merak etme. Ben iyi olacağım inşallah."
"Umarım Meleğim. Umarım çok iyi olursun. Bizim için yaptıkların yüzünden mutsuz olursan kahrolurum ben."
Babası ve kardeşleri geldikten sonra hep beraber sofraya oturdular.
Annesi yaşadıkları zorlukları diğer çocuklarına belli etmemeye çalışıyordu.
"Anne yine mi çorba ya. Bu evde başka bir şey pişmez mi" dedi küçük erkek kardeşi.
Zuhal Hanım. Eşine ve kızlarına bakarak, "İşim çoktu oğlum. Anca çorba yapabildim."
"Önüne ne konursa onu ye küçük bey" dedi  Meyra mızmızlanan kardeşine.
Abalasının ona kızmasıyla masada sessizlik olmuş herkes yemeğine dönmüştü.
Ilgaz,  bugün öyle mutluydu ki, mutluluk tan ayağı yere basmıyordu.
Melek'ten ayrıldıktan sonra villaya gelmişti hemen.
Arabasını park ederek önce sahile gitti.
Bir süre sahilde yürüyüş yaptı. Dalgaların sesini dinledi. Melek'le geçirdiği iki saatin her saniyesini tekrar yaşadı. Hayatındaki en büyük heyecandı bugün yaşadığı. Meleği gördüğünde eli ayağı titremiş, heyecandan ne yapacağını şaşırmıştı.
Şimdi biraz sakinleşmesi gerekiyordu. Yoksa heyecandan ölen insanlardan biri de kendisi olacaktı.
Kendini yorgun hissetmeye başladığında hemen villaya döndü.
Annesi ve babasını görmek için büyük salona geldiğinde amcasını babasının yanında otururken buldu.
Amcası Ilgaz'ın geldiğini görünce sahte bir gülümseme sergileyerek ayağa kalktı.
"İşte Ilgaz ağamızda geldi" dedi sahte bir sevgi gösterisiyle. " Yeğenim duyduğum haber doğrumu? Baban yakında evleneceğini söyledi."
"Öncelikle hoşgeldin amca. Sorduğun soruya gelince, evet amca öyle bir şey var."
"Tanıştın mı gelin kızımızla? Onun la görüşmeye gittin her halde."
"Evet onun la görüşmeye gittim amca"

"Evladım nasıl geçti Melek kızımla ilk buluşman? Merak tan çatladım burda" dedi Necla Hanım.
"İdare eder anne. Bunu sonra konuşalım. Benim odama çıkıp dinlenmem lazım"
"Tamam oğlum sen bilirsin. Sen git dinlen. İlaçlarını almayı da unutma"
"Önce annesinin yanına giderek ona sarılan Ilgaz, "Annem hayatımın en güzel gününü geçirdim.
İyi ki Meleği tanımışım"dedi yalnızca annesinin duyacağı bir ses tonuyla.
Sonra da herkese veda ederek odasına çıktı.
Annesi ve babası oğullarının ardından gülümseyerek baktılar.
Onu şimdiye kadar hiç bu kadar mutlu görmemişlerdi.
Amcası ise odasına çıkan Ilgaz'ın ardından nefretle baktı.
Sonra da Kenan Bey'e gitmesi gerektiğini söyleyerek villadan ayrıldı. Yolda büyük oğlunu arayarak.
"Melek Yılmaz" hakkında her şeyi bilmek istiyorum "dedi.

Teşekkür ederim ❤️
Diğer hikayelerime de bakarsanız sevinirim❤️

CANIMI BİLE VERİRİM TAMAMLADI. #Wattsy2019Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin