Gizli Numara 1 -1-

En başından başla
                                    

Babama cevap vermek yerine dolabın kapağını açarak kahvaltılık namına gördüğüm her şeyi kollarıma doldurarak masanın üstüne koymaya başlamıştım. Masanın üstüne dizdiğim kahvaltılıkların kapağını açmaya başladığımda annem hemen yanımda dikilmiş ve "Beş yaşındayken daha akıllı bir kızdın," demişti. Gülerek yanağından öptüğümde babamda mutfağa girmiş ve "İki yaşındayken çok tatlı ve uslu bir kızdın," diye söylenmişti.

"Günaydın benim sadece küçüklüğümü seven küçük ailem!" diyerek en ince sesimle konuştuğumda ikisi birden yüzlerini buruşturarak masaya yerleşmişlerdi.

"Bu sabah seni bu kadar kötü kılan ne?" diye soran anneme, "Okuldan sonra benim için ayarladığınız işe gitmek," diyerek surat astım ve ocaktaki demlenmiş çayı alarak masaya koydum. Babam ise, "Tutamayacağın sözler vermeyecektin öyleyse," demiş ve surat asmama, aynı şekilde karşılık vermişti.

Aslında çalışmayı, okula gitmekten daha çok seviyordum çünkü dersler bana göre değildi, gerçek hayat ya da iş hayatı diyelim, benim için en ideal yaşam tarzıymış gibiydi ama şuan çalıştığım işe sahip olmak ve kendimi sağlama almak için okumak zorundaydım bu da böyle bir gerçekti.

Şarkılarda ki "Gerçekler acıtır..." sözleri boş yere yazılmamış yani. Gerçekler, gerçekten acıtıyor.

Bir diğer acıtan gerçek ise iş yerimdeki Nemrut Patronumun bana ve benimle birlikte çalışan sınıf arkadaşım Selda'ya verdiği kurallardı. Gereksiz olduğu kadar göz korkutmayı amaçlayan ama amacını elde edemeyen bir listeydi.

İlk kural, 'Dizin bir karış üstüne etek çıkmayacak' kuralıydı. Bu kuralla herhangi bir derdim yoktu. Sonuçta oraya çalışmaya gidiyorduk, bacak sergilemeye değil. Gayet makul ve uyulabilir bir kuraldı. Bir diğer kural ise, 'Çalışma saatleri arasında telefonlar kullanılmayacak' kuralıydı ve bu kural muhtemelen sadece Selda ve benim için geçerliydi. Çünkü diğer çalışanları telefonda dedikodu yaparken az yakalamamıştım ve kimse de onlara bir şey demiyordu.

'İşe geç kalmak yok' diye devam eden kural ise moralimi bozan bir diğer kuraldı. Okuldan çıktığım saatle, iş yerine gittiğim otobüsün saatleri uyuşmuyordu yani elimde olmayan sebeplerden dolayı işe geç kalıyordum ve bu da hemencecik maaşıma işliyordu.

Ve beni aşırı gülme sonucu ölümün kıyısına sürükleyen kurallardan bir diğeri ise, 'Çalışanlar arası ilişki yasak, olacaksa da iş saatleri arasında fingirdemek yasak' kuralıydı. Anlam veremediğim ve anlam vermekten kesinlikle kaçındığım bu kural her aklıma geldiğimde kendi kendime bir şaşkınlığa düşüyor ve patronumun nelerle karşı karşıya kaldığını merak etmekten kendimi alamıyordum.

"Dünyadan kızıma," diyerek elini gözümün önünde sallayan anneme bakarak, "Sevilay'dan dünyaya!" dediğimde, babam o korkunç kelimeleri sıraladı, "Geç kalıyorsun," kelimeler zihnimde kırmızı ışıklar yakarken aniden bileğimdeki saate bakarak, hızlanan kalbimi sakinleştirmek adına derin nefesler aldım.

Devamsızlığım sınıra dayandığı için okula geç kalmaktan delicesine korkuyordum ama sabah eğlenceme karşı babamın yaptığı bu korkutma tamamen bir yalandan ibaretti. Düşünceler içinde kaybolmam birkaç dakika sürmüştü ve dersimin başlamasına daha çok vardı.

"Beni kandırmaya çalışmanız ne kadar da hoş canım ebeveynlerim," diye homurdandığımda çayımdan koca bir yudum alarak kahvaltımı yapmaya koyulmuştum. Bu sırada annemle babam kaşlarını çatarak bana bakmaya başlamışlardı, ben ise ağzıma tıktığım ekmeği parmağımla yanağıma doğru iterek, "Yesenize," demeye çalışmış ama onun yerine garip bir ses çıkartarak ağzımdan birkaç parça zeytin kaçırmıştım. Omuz silkerek kahvaltımı yapmaya devam ettim. Kısacası öküzlükte sınır tanımadığım, hoş bir sabahtı.

Gizli Numara 1 + 2 (RAFLARDA)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin