İstanbul..

14.8K 1.1K 184
                                    

Sabah uyandığımda gözlerim açılmamak için direniyordu resmen. Diren Zehra!

Üstümü değiştirip kahvaltıya inecektim ki telefonum çaldı.

Annem.

Ah nihayet bir kızı olduğunu hatırlayabilmişti. Telefonu açmak için çok uğraştıysam da açamadım. Kızmayın, kendimde o mecâli bulamadım. Güçsüzdüm bu sabah.

Aşağı indiğimde herkes masadaydı. Leo ve Enrique bir şeyler tartışıyorlardı. Kızlar hızlıca meyve sularını dolduruyorlardı. "Günaydın kızlar, kolay gelsin," dedim. Gülümseyerek cevap verdiler. Masaya oturdum, "Günaydın. Hayırlı sabahlar!" dedim. Halsizliğimi farkettirmemek için gülümsüyor ve normalden biraz daha yüksek bir ses tonuyla konuşuyordum. Kimse farketmemişti. Bu iyi bir şeydi.

Enrique ve Leo'nun tartışmasına Mus'ab da katıldı. Af, çok yorgundum. Ne konuştuklarını duymuyordum bile. Telefonumun rahatsız edici sesi salonu doldurunca kendimi boğazlamak istedim. Konuşmak istemiyordum işte. Hem annem asla bu kadar ısrarcı olmazdı ki. Cebimden telefonu çıkarıp ekrana bakınca zaten arayanın annem olmadığını gördüm. Gülsüm'dü. Ah Allah'ım! Nasıl da unutmuştum, Gülsüm bugün New York'a inecekti. Sahi ne zamandan beri böyle halsizdim ben? Sanki 1 hafta üstüste migren ağrısı çekmiş gibi hissediyordum. Müsaade isteyip masadan kalktım. Bahçeye çıkmak çok zor geldiğinden salonun yan tarafındaki koltuğa attım kendimi ve telefonu açtım.

"Selamun aleyküm Zehra."

"Aleyküm selam Gülsüm. Ya hakkını helal et ne olur.. Ben bu aralar neden böyleyim hiç bilmiyorum. Aklım bir karış havada..."

"Ahaha! Neden acaba? Ona bizim buralarda bir şeyler diyorlar ama neeysee.. Kuzum ben indim, New York'tayım. Belki 1-2 hafta görüşemeyebiliriz. Biliyorsun ev alışverişi falan yapacağız. Düzenimizi bir kuralım. Hem daha 2 gündür evliyiz. Daha Burak'a bile alışamadan bir de şu korkutucu şehire alışmam gerekecek. Burak'ın söylediğine göre sizin orayla aramız en fazla 2 saat sürüyormuş. Şu işler halledeyim hemen görüşelim. Çok özledim ya!"

"Ah Gülsüm ah! Ben özlemimi anlatacak kelime bulamıyorum, düşün halimi. Bir sen varsın halden anlayan. Vallahi annem, ablam, kardeşim, dostum, her şeyim oldun.. Allah senden razı olsun.. Yardıma ihtiyacın olursa gelirim hemen.. Bir an önce halledin de, görüşelim.."

"Tamam canım. Şimdi kapatıyorum, Burak sesleniyor. Kendine çok dikkat et. Arayacağım seni inşaAllah yeni numaramdan. Görüşürüz!"

"Tamam kuzum. Burak'a da çok selam söyle. Allah'a emanet olun!"

Telefonu kapatıp masaya geri döndüm. Çayımdan bir yudum almamla midem harika bir bulanmayla bana; "Akıllı ol yoksa çok fena şeyler olur!" mesajını verdi. Mesaj alınmıştı. Bugün kahvaltı edemeyecektim. Lisa bir şey yemediğimi farketmiş olacak ki, "Zehra, bir sorun mu var canım? Neden kahvaltı etmiyorsun?" dedi. "Sadece biraz midem bulanıyor. Dün akşam abur cuburu fazla kaçırdığımdan olsa gerek." dedim. Gülerek, "Artık o şeyleri yerken biraz daha dikkatli olursun." dedi. Gülümsedim. Biraz sonra Leo konuşmaya başladı.

"Öhöm öhöm. Beni dinler misiniz? Zehra özellikle sen. Şey dün sen uyuduktan sonra Mus'ab'la biraz düşündük. Mus'ab "Kudüs'e gidelim," dedi. Biraz araştırdık. Babam da bakındı ama sanırım oraya gidebilmemiz şu an için mümkün değil. İsrail yine giriş çıkışları kapatmış falan, bir ton şey. Daha sonra bir sürü şey düşündük. Sonunda aklımıza Türkiye geldi. Babam babanla konuştu. Onlar 1 ay kadar Fransa'dalarmış. Ama eğer sen de istersen, Türkiye'ye gidebiliriz. Mus'ab'ında benimde hep aklımızdaydı İstanbul'u görmek. Ama tabi sen başka bir yer dersen, oraya da gidebiliriz."

Tevafuklar..Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin