Yangın

15.9K 1.1K 82
                                    

Mus'ab bana mesaj açmıştı. İlk şoku atlattıktan sonra Gülsüm'ü çağırdım. Gülsüm mesajı görünce bir durdu. 

Şimdi mevzu cevap verip vermeyecek olmamdı. Biraz düşündükten sonra, "Aleykümselam. Herşey yolunda." yazıp yolladım. Mesajı yolladıktan sonra hiçbir şey konuşmadan uyuduk. Sabah namazından sonra ne beni uyku tuttu ne Gülsüm'ü. Kahvaltı için Meryem teyze -Gülsüm'ün annesi- bizi çağırmıştı. Biraz kitap okuduktan sonra saat 9 buçuk gibi hazırlanıp evden çıktık. Metroya bindik, sabah saatleri olduğu için metro boştu şükür.

Kahvaltıdan sonra kızlarla buluşmak için sözleştik. Gülsüm'le beraber evde buluşmak için çok uğraştıysak da kızlar dışarıda olmak istiyorlardı. Kimseyi kırmak istemediğimden kabul ettik. 

Gün çok güzel geçti. Akşam namazını da kıldıktan sonra kızlarla ayrıldık. Bu akşam evde tek kalacaktım. Eve doğru yürürken yolda bizim komşulardan biriyle karşılaştım. Müzeyyen teyze, başörtüsü düşmanı süper laik bir teyzeydi. Beni görünce önce şöyle bir süzdü, ardından da acıma dolu bir sesle;

"Amerika sana hiç yaramamış herhalde Zehracığım. Bu halin ne böyle? Senin yaşındaki bir kızın bu denli cahil olması korkutuyor beni. Gelecek nesillerin gidişatındna korkuyorum artık senin gibiler sayesinde." dedi.

Tam cevap vermeye hazırlanıyordum ki büyük oğlu yanımıza geldi. Bir erkeğin karşısında tartışmak istemediğimden "İyi akşamlar, Müzeyyen teyze." deyip uzaklaştım yanlarından. Eve girdiğimde annemi ve babamı gördüm. Gidip ikisine de sarıldım. Onlara çok kızmış olsam da gerçekten özlemiştim. Anne ve babasının soğukluğuna alışkın olan bir insanım. Yani ben örtünmeden önce de böyleydi şimdi de böyle. Tabi örtünmemin zaten berbat olan ilişkimizi daha da beter bir hale getirmediğini söyleyemem. Akşam yemeği sessizce yenirken, babam boğazını temizleyip dikkatleri üzerine çekti. Konuşmaya başladı;

"Okul nasıl gidiyor? Zorluk çekiyor musun?"

İlk haftalar telefonla konuşurken nasıl da şikayet ediyordum okulu. Nasıl da kızıyordum babama bana nasıl böyle bir şeyi yapabildin diye. Ama şimdi nedense okul gözümde o kadar kötü değildi. Bir şeyler değişmişti. Okulda daha rahattım herhalde. Bu rahatlığın Mus'ab'dan kaynaklandığını anladığım an kendimden utandım. "Estağfirullah" dedim kendi kendime. Sonra kendimi zar zor bu düşüncelerin içinden sıyırıp babama cevap verdim.

"Gidiyor işte. Muhafazakar hristiyan bir okulda okuyan bir müslüman genç kız olduğumu düşünürsek, evet! Elbette sıkıntı çekiyorum baba."

Aldığı cevaptan memnun olan babam konuyu daha fazla uzatmadı. Akşam annemle biraz sohbet ettik ve odalarımıza çıktık. Ailemle aramdaki ilişki bundan ibaretti işte. 

Odama geçip biraz Kur'an okuduktan sonra yatmaya karar verdim. Ertesi gün Gülsüm'le sohbete gidecektik, oradaki kızları da çok özlemiştim açıkçası.. Hayatımın en huzurlu gecesi olmasa da, rahat uyumuştum.

Sabah ezanı okunurken gözlerimi açtım. Sabah namazından sonra uyumamak alışkanlık olmuştu. İyi geliyordu bana. Yüksek sesle çalan telefonumu elime alınca arayanın Gülsüm olduğunu gördüm. Gülsüm'ün sesi çok telaşlı geliyordu.

"Hayr ola inşaAllah Gülsüm bir şey mi oldu?"

"Sorma Zehra. Burak dün gece fenalaşmış. Burak'ın annesi haber verdi bu sabah. Hastaneye atırmışlar Burak'ı. Sana ayıp olmazsa oraya gideceğim. Ama şey, tek başıma gitmek istemiyorum. Sen de benimle gelebilir misin diyecektim?"

"Estağfirullah ne ayıbı. Allah'ım acil şifalar versin ya. Tamam canım hazırlanayım birazdan çıkarım." dedikten sonra telefonu kapatıp hemen hazırlanmaya başladım. 20 dakika sonra meydandaydım, Gülsüm bekliyordu. Bir taksi çevirip hastaneye gittik. Gülsüm Burak'ın kaldığı odayı öğrendi. 

Tevafuklar..Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin