Bölüm 8

1.1K 85 34
                                    

Şarkıyla okumalısın! <3

•_Midoriya_•
O günden sonra, ikimizde birbirimizle ilgilenmemiştik. Takmamıştık, görmezden gelmiştik. Ben, doğru olduğunu düşündüğüm şeyin peşinden giderken, o da aynısını yapıyordu ve buna sesim çıkmıyordu. Son zamanlarda yalnızdım. Yemeklerde, derslerde, eve giderken... ama istediğimde buydu zaten. Yani, sıkıntı yoktu. Sanırım...

Bugün yeniden okula ilk gelmiş ve çizim defterimi çıkarmış, ezberlediğim güzel yüzü çiziyordum yeniden. Bu, en az otuzuncu çizimim olmalıydı. Boş zamanlarımda çiziyordum, sıkıldığımda çiziyordum, özlediğimde çiziyordum... günümün yarısı çizim yapmakla geçiyordu. Odamdan ayrılmıyordum. Her an onu çiziyordum, Todoroki'yi. Sevdiğim kişiyi. Yeniden bir çizimim bittiğinde o gün salaklık yapıp sildiğim kalpleri koydum yanına. Üstüne de aynen şöyle yazdım. "Seni o kadar çok seviyorum ki, seni korumak için seni kırıyorum." Bu aynı zamanda bir günlük gibiydi de. Her resimin başında ona hitaben söylediğim şeyler vardı. Artık ismini çok kullanmıyordum, sanki söylesem silinip gidecekmiş gibiydi... Sınıfa giren Yaoyorozu'yla defterimi sıramın altına koydum ve test kitabımı çıkarıp çözmeye başladım. "Günaydın Midoriya."

"Günaydın Yaoyorozu."

O günden sonra Yaoyorozu Todoroki'ye yaklaşmıştı. Artık çoğu zaman beraberdiler. Todooki bundan memnun görünüyordu. Bende memnundum. Sanırım... Hayır Midoriya. Bundan memnunsun. Bırak sevgili olsunlar, yola çıkma. Kendi kendime yapmam gerekeni hatırlattıktan sonra odağımı yeniden test kitabıma verdim. Sınıfa giren ayak seslerini duyduğumda başımı kaldırmış ve kim olduğuna bakmıştım. Oydu... göz göze geldiğimiz anda ikimizde birbirimize bakmayı kesmiştik. Elindeki bandajı gördüğümde istemsizce ayağa kalkmıştım. İkisi de bana döndüğünde bir şey demeden geri oturdum ve kendime sakin olmamı söyledim.

"Günaydın Yaoyorozu."

Yaoyorozu bana söylediğinin tersine çok neşeli ve canlı bir sesle karşılık verdi.

"Günaydın Todoroki-kun!"

Todoroki-kun mı...? Cidden ona böyle seslenmesine izin veriyor muydu? Beni... bu kadar çabuk mu unutmuştu? Ne saçmalıyordum yine? Tabii ki unutacaktı. Ondan ayrılan bendim, bir de peşimden gelmesini mi istiyordum sanki? Dürüst olmak gerekirse, bu kadar kolay bırakacağını düşünmemiştim... Düşüncelerim yine dolup taşıyordu. Hızlıca ayağa kalkmamla sandalye geri gidip arkamdaki sıraya çarpmıştı. İkisinin bakışları bana dönerken kulaklarımı kapatarak hızlıca sınıftan çıktım ve her zaman boş olan sınıfa girip kapıyı kapadım. Biraz ileledikten sonra beynimdeki seslerle yere çökmüştüm.
"Onu hala seviyorsun değil mi Izuku?"
"Hala kıskanıyorsun."
"Seni sevsin istiyorsun."
"Bencilsin."
"Ona bir yararın yok."
"Yaoyorozu onun için çok daha iyi."
"Aralarına girme."
Elimde olmadan göz yaşlarım akarken seslice bağırmıştım.

"YETER! YETER RAHAT BIRAKIN BENİ YETER!"

Beynimdeki sesler yavaş sustuğunda derin nefesler alıp veriyordum. Bunu her gün birkaç kere yaşıyordum. Psikolojimi yitirmiştim. Islak olan yanaklarımı silip sınıftan çıktım. Başım eğik bir şekilde yeniden sınıfa gidiyordum. Etrafa bakmaya yeltenmiyordum bile. Sınıfa girdiğimde çoğu kişinin gelmiş olduğunu gördüm fakat o yoktu. Sessizce yerime geçtim ve önümdeki test kitabına baktım. Hiç çözesim yoktu. Kollarımı masanın üzerinde birleştirip başımı koydum ve gözlerimi kapayıp zihnimi boşaltmaya çalıştım. Bu gürültü de kafa dinlenmiyordu tabii ki. Birkaç dakikanın ardından Aizawa Sensei sınıfa girmişti. Elindeki sarı tulumu yere bıraktı ve boş gözlerle öğrencilere baktı. "Size bir şey söylemem gerek çocuklar. Bir saniye, neydi o?"

Cebinden bir kâğıt parçası çıkardığında aklım önceki güne gitmişti. Aklıma Todoroki'nin o hali geldiğinde hızla gözlerimi yumdum ve kulaklarımı kapadım. Hayır hayır dersin ortasında olmazdı. "Sınıfı temsil edecek iki öğrenciye ihtiyacım var. Beraber öğrencileri ve başarılarını tanıtacaklar. Siz seçin işte işiniz bitince bana haber verirsiniz."

Herkes konuşmaya başladığında sınıf başkanı olarak Iida konuşmaya daldı. "Ben Todoroki ve Midoriya olsun diyorum! Sizce nasıl fikir?"

Gözlerim şaşkınlıkla büyüdüğünde Iida'ya dönmüştüm. Yaoyorozu hariç herkes bu fikire katıldığında çoğunluğun kararı ile biz seçilmiştik. Iida ve Uraraka'nın işiydi bu. Emindim. "Sensei, seçtik."

"Hah, ne? He tamam. Todoroki ve Midoriya mı? Peki. Akşam yurtta çalışırsınız. Geçirdiğimiz olayları yazın, anlatın. Öğrencilerin özgünlüklerini falan yazın işte. Size iyi şanslar. Derse geçebiliriz sanırım."

Normal bir okul günü olmuştu. İkimizde bu konu hakkında yorum yapmamıştık. Okul çıkışı çantamı sırtıma geçirdim sınıfın çıkışına geldiğimde Todoroki'yle karşılaştım. Eninde sonunda konuşmamız gerekiyordu...

"Todoroki, aramızın bozuk olduğunun farkındayım ama şu an bunu bir kenara bırakıp çalışmamız gerekiyor. Akşam seni odama bekliyor olacağım. Çalışabiliriz."

Todoroki beni başıyla onaylamıştı. Devamını getirmeden adımlarımı okulun çıkışına yöneltmiştim. Ben, heyecanlıydım. Uzun zaman sonra beraber, yalnız olacaktık.
"Midoriya, unut onu."
"Unut."
"Unut."
"Unut."
Ne zaman onun hakkında olumlu düşünsem, böyle oluyordu. Merdivenlerden inerken düşmemek adına tutunmuş ve kulaklarımı kapamıştım. "LANET OLSUN!"
Evet, tepkilerim hoş değildi fakat acı çekiyordum. Ruhsal olarak çekiyordum. Kendime geldiğimde yoluma devam etmiştim. Kısa süre içerisinde yurda vardığımda odama girdim ve üzerimi değiştirdim. Todoroki gelmeden önce hızlıca ödevlerimi bitirdim ve kendimi yatağa attım. Ne yapacağımız hakkında hiçbir fikrim yoktu. O gelene kadar dinlenmeye karar vermiştim fakat yatmamdan birkaç dakika sonra kapı çalmıştı. Açtığımda Todoroki'yle karşılaştım.

"Hoş geldin Todoroki."

"Hoş buldum Midoriya."

Evet sıkıcı bir bölümdü. Ama asıl olaylar diğer bölümde. Diğer bölümü olumayı atlama^^

wrong thought || tododekuWhere stories live. Discover now