“Sen şaka mısın? Kocamsın sen benim. Her şeyden öte hayatımı paylaştığım adamsın. Elbette üzüleceğim. Bırak, üzüleceksem de seninle üzüleyim. Farkında mısın, bilmiyorum ama beş sene yoktun! Belki kapalı bir kutu olmasaydın beş sene ayrı kalmak zorunda olmayacaktık. Bana bir şeyleri anlatmış olsaydın seni kolayca bulabilirdim. Tamam, geri geldin. Buna çok da sevindim. Ama sen hala bir şeyleri gizlemenin peşindesin. Bu şekilde beni koruyabileceğini sanıyorsan yanılıyorsun. Benim bunları bilmeye hakkım var.”

      İçimi döktüğümde yüzümü gözlerine çevirdim. Gözleri dolmuştu. Ah! Ne yapmıştım ben? Resmen her şeyi yüzüne vurmuştum. Hem de hiçbir suçu yokken. Ağzını araladığında titrek sesini duydum.

      “Haklısın. Seninle bunları paylaşmalıydım. Tek istediğim senin endişelenip üzülmemendi. Zaten geçmişte çokça kez üzülmüşken seni koruyabilirim sandım. Sanırım başaramadım. Özür dilerim.”

      Söyledikleriyle onu kırmanın pişmanlığı beni mahvetti. Her şeyi elime yüzüme bulaştırmıştım. O her zamanki gibi iyi niyetiyle hareket etmişti. Gözümden iki yaş akarken hızla boynuna sarıldım. Pişmanlıkla hızlı hızlı konuşmaya başladım.

      “Ben özür dilerim. Seni kırdım. Affet beni. Sinirle bilinçsizce konuştum. Biliyorum, her şeyi iyi niyetinle yaptın. Ama ben artık birbirimize tamamen açık olalım istiyorum. Sabahtan beri de saçma sapan bir şey için ters davrandım sana. Çok özür dilerim.”

      Diyeceklerim bitince belime dolanan kollarını hissettim. Boynumdan öptüğünde içine derin bir nefes çekti.

      “Bir daha ne olursa olsun benden uzak kalma. Aynı evin içinde özledim seni kadın. Gülümseyişlerini esirgeme benden. Ayrıca özür dileyecek bir şeyin yok. Her şeyi müsait olduğumuz ilk zamanda anlatacağım. Sizi çok yıprattım. Ama şimdi bunu düzeltmek için elimden geleni yapacağım.”

      “Yapacağım?”

      Güldü.

      “Yapacağız.”

      Geri çekilip burnundan öptüm. O da burunlarımızı birbirine sürtünce ikimizin kahkahası yankılandı banyoda. Tatlıya bağlamıştık. Bunun verdiği huzurla tüm vücudum gevşedi. Geri çekildiğimde kremi yaralarına sürdüm. Tişörtünü de üstüne geçirince kalan işlerini halletmesi için banyodan çıktım.

      Güneş gülümseyerek dışarıyı seyrediyordu. Hızla kızımın yanına gittim ve arkasından beline sarıldım. Yanağına kocaman bir öpücük kondururken gülümseyerek “Benim güzel kızım ne yapıyormuş burada?” dedim.

      “Manzaraya bakıyorum anne. Çok güzel değil mi?”

      “Evet bir tanem. Çok güzel.”

      Biz böyle konuşurken Tarık banyodan çıktı. Valizleri birlikte arabaya taşıdığımızda Güneş ile arka koltuğa geçip oturduk. Tarık da ön koltuğa geçince bize kaşlarını çatıp döndü.

      “Hanımlar? Biriniz bile yanıma oturmayacak mı?”

      “Biz kızımla arka koltukta daha çok eğleniyoruz. Değil mi Güneş’im?”

      “Evet baba!”

      “Peki, bu seferlik öyle olsun bakalım.”

Venüs'ün Afrazesi (Tamamlandı)Where stories live. Discover now