Missing [ Nico Di Angelo Fanfiction ]

417 27 10
                                    

 Evet, sayın okuyucular! Bu bölümde yazmakta olduğum Nico Di Angelo  Fanficin kesitini görüyorsunuz. Aslında gerçekten de böyle bir kitap çıkartırmıyım, bilmiyorum ama umarım gerçek olur :D
I hope you like it!

Sonsuzluğuna kapıldığımız mavinin en koyu tonu lekelenmişti küçük beyaz lekelerle. Her biri dağılmıştı farklı farklı noktalara asılı kalmak için. Kimisi bırakmak istememişti diğer arkadaşlarını, kimisi yalnızlığı seçerek diğerlerinden uzağa, uçsuz bucaksız tablodaki köşeye çekilmişti. Kimisi ise belirsizdi bir gidip bir gelirken.

  En parlak yıldıza, kutup yıldızına bakmayı sürdürdü Nico. Belki de en sevdiği yıldızdı bu sonsuz tablodaki pırıl pırıl nokta. Nedense kendisini düşünüyordu bu yıldıza bakarken. Sanki bir şeyler eksikti kendi resminde. Yıllardır aradığı bir kayıplık vardı yıldızında. Kopukluklar vardı, parçalar tek tek dökülmüştü yerlere saçılarak.

" Şu yıldızlara bir bak. Sanki bizi temsil ediyorlar farkında olmadan. Şuradaki Orion yıldızları nasıl da toplanmış bir bölgede tıpkı birbirlerinden vazgeçemeyen insanlar gibi.

Asıl kutup yıldızının ihtişamı göz kamaştıran. Hepsinden uzakta, kendi iradesiyle duruyor mavinin kara tonlarında. Tıpkı benim gibi karanlığa çekilmiş, parlamaya çalışıyor kendince."

Gökyüzünü izliyordu tüm dikkatiyle. Nico'ya göre başkalarıyla takılmaktansa tek başına olmak, tüm dünyayı önüne seriyordu. Yalnızken her şey daha anlamlı ve değerli geliyordu ona. Daha çok düşünecek zamanı ve her şeyi değerlendirebilecek şansı oluyordu.

Yukarıya bakmaktan boynu ağrımaya başladığında gökyüzünü izlemeyi bırakıp, tek başına oturduğu çimlerin üzerinden kalkarak kendi kulübesine, Hades kabinine doğru adımlar atmaya koyuldu yoğun düşüncelerin arasında.

Ay ışığı kırılarak yansırken hızlı adımlarını atmaya koyulduğunda ağaçların arasından bir hışırtı geldi ve bakışlarını sesin geldiği yöne çevirdiği gibi bir nimfayla karşılaştı. Nico'nun anlamadığı bir nedenden dolayı sinirli görünüyordu bu hırçın nimfa.

" Senin kulübende uyuyor olman gerek, melez. Gece vaktinde tek başına ne yapıyorsun? Ayrıca çıkardığın anonim sesler yüzünden güzellik uykumdan oldum. Şimdi doğruca kulübene." dedi nimfa fısıltıyla ama sinirli bir şekilde.

Kaşları çatılan Nico duygusuz gözlerle nimfaya bakmaya devam ederken en sonunda geçiştirmek için başını salladı ve hemen hırçın nimfanın yanından ayrıldı. Açıkçası mızmız nimfanın söyledikleri zerre kadar umrunda değildi.

Hades kabinine geldiği gibi hızla içeri girdi ve tişörtünü bir kenara atarak yatağa yumuldu. Karanlık gözleri uyku! diye bağırsa da bir türlü kapatıp uykuya esir bırakamadı kendisini. Sanki birileri ya da herhangi bir şey göz kapaklarını o uyuyamasın diye beyaz tenine yapıştırmıştı.

Ya da zihnim o kadar açık ki kendimi uykuya teslim edecek ve zihnimi kapatabileceğim bir durum söz konusu değil, diye düşündü bir anlığına Nico.

Gelişigüzel yattığı yatağında yorgunluktan dolayı sersem bir şekilde doğrulurken yorulmuş gözleri yanmaya başladığında acıyı dindirmek için bir süreliğine yumdu gözlerini. Kapalı gözlerinin önünde oluşan şekilllere odaklamıştı kendisini. Kimisi parlak bir kırmızı, kimisi sarı kimisi ise yıldızlar  gibi maviydi. Nico'ya tüm gece boyunca izlediği yıldızlar gibi gelmişti bu oluşmuş şekiller. Şekillerin ardında kalan simsiyah perde de tıpkı karanlık gökyüzü gibiydi.

Kapının aniden tıklanmasıyla irkilerek açtı gözlerini. Yataktan fırladığı gibi bir kenara fırlattığı kuru kafalı siyah tişörtünü alıp hemen üzerine geçirerek kapıya yöneldi. Kapıyı açmasıyla bir adet gergin Kheiron ile karşılaşması bir oldu.

"Seni rahatsız etmek istemezdim, Nico ama ciddi bir sorunumuz var. Kampa gizlice birisi giriş yapmış." Kheiron her ne kadar sıkıntılı görünmek istemese de sıkıntılı çıkmıştı sesi.

Bunda bir sorun göremiyorum, diye geçirdi Nico aklından. " Peki?" diyebildi sadece düşüncelerine karşın.

Kheiron kollarını birbirine kenetleyerek Nico'nun sıkkın yüzüne bakmayı sürdürdü. " Sorun şu ki kampa giren kişi bir melez değil, ölümlü."

Ölümlü kelimesini duyunca kaşları istemsizce çatıldı. " Ölümlü mü?" dedi tok sesiyle Nico.

Kheiron başını sallayıp konuşmasına devam edeceği sırada gölge yolculuğundan yararlanarak sentorun yanından ayrıldı. Bu tür ıvır zıvırları dinlemek istemiyordu. Kulaklarının etrafında oynayan çığlıklara odakladı kendisini. Ne zaman gölge yolculuğu yapsa kendisini büyük bir boşluktaymış gibi hissediyordu. Simsiyah gölgelerin masumluğuna kapılmıştı belki de. Karanlığın ışığına çekmişti kendisini.

Nico hiçbir zaman beyaza inanmamıştı. Beyazın tonları yalan gibi doğru gelmiyordu ona. Tüm renklerin arasından en kirli olanıydı beyaz. En küçük bir hatayla, çabucak kirlenenlerdendi. Ne kadar temizlemeye çalışsan da izi belki sonsuza dek belki de sen elveda diyene dek kalırdı.

Gözlerini açmasıyla kendisini çardakta buldu ancak karşısına çıkan manzara pek de iç açıcı değildi. Kamp adeta saldırıya uğramış gibi etrafta parçalanmış tahta yığınları, kırık parçalar, silahlar , oklar ve her türlü çöp yığını vardı.

" Korkunç görünüyor, değil mi?"

Arkasından gelen sesle yerinden sıçradı. Tam arkasına dönecekti ki sesin sahibi birden önünde belirdi. Kheiron'un bahsettiği ölümlü bu kız olmalıydı.

" Böyle olsun istemezdim." dedi genç kız dudaklarını bükerek.

Nedense bu kızla ilgili olan her şey ona doğru gelmiyordu. Bir terslik olmalıydı. Yüzüne soğuk bir ifade yerleştirdi Nico.

" Umarım bir açıklaman vardır." dedi kızın parlayan kehribar gözlerine dikkatlice bakarken.

Kızın yüzüne bir gülümseme yayıldığında Nico kanının donduğunu hisetti. Ona yavaş aynı zamanda zarif adımlarla yaklaşan kıza bakarken herhangi bir manevra için hazır pozisyona geçti. Bu kız ölümlü olabilirdi ama hiç de korkulmayacak bir kız değildi.

" Aslına bakarsan var ama...." dedi son kelimeyi uzatarak uzun ince parmakları Nico'nun çenesinde yol çizerken.

Kızın elini kavradığı gibi yavaşça yüzünden uzaklaştırdı. Kesinlike bir şeyler çeviriyor, diye düşündü Nico.

" Lütfen, lütfen affet beni." Kelimeler beklemediği bir anda dökülmüştü kızın dudaklarından fısıltıyla. " Lütfen.." Ve bir damla gözyaşı, haber vermeden süzülüverdi  yanaklarından.

Taking Over Me [HoO X Reader ]Where stories live. Discover now