broken

3.2K 188 635
                                    

"Büyükannem gibi sürmeyi bırak da biraz hızlı sür şunu."

"Büyükannenin kaykay sürebildiğini bilmiyordum."

Birazdan yokuşa geleceğimiz için durdum ve kaykayı Cole'e doğru yolladım. Yakalayıp eline, ardındansa kolunun altına aldı.

"Eh, kaykay sürme kabiliyetimiz genetik." Gülerek onu ittim. "İlk sefere göre gayet iyiydim ama değil mi? Mükemmel bir öğrenciyim." Başını belli belirsiz salladı.

"Kötü bir öğrenci olmamanız iyi bir kaykaycı olduğunuzu göstermiyor Bayan Rutherford."

Gözlerimi kısarak ona baktım. "Öyle mi dersiniz Bay Iparis? Gayet iyi bir kaykaycıyım."

"Geliştirilebilir."

Cole ile parti gecesinden sonra iki kere buluşmuştuk. Bu da üçüncü buluşmamız sayılırdı. İlk buluşmamızda beni güzel bir dondurmacıya götürmüştü. İkincisinde sinemaya gitmiştik ve şimdiyse bana kaykay sürmeyi öğretiyordu.

Harry ile yaşadığımız son garip geceden sonra- resmen çocuğa onu sevdiğimi ve o da bunu bildiğini söylemişti- Cole ile takılmak bana iyi hissettiriyordu.

Üstünden bir hafta geçmiş olsa da hala yüzüne bakmaya utanıyordum ve dolayısıyla doğru düzgün çocuklarla takılamıyordum.

Bir tek Aurora ve Luke ile görüşüyordum o kadar. Bir kerecik de Rue ve Zayn'le sahilde buluşmuştum. Elbette Zayn bir şeylerden şüpheleniyordu ama gelip de bana bir şey sormamıştı.

Harry'nin ne yaptığı haberlerini genelde Luke'dan alıyordum. Bir de Mia'nın sosyal medya paylaşımları yardımcı oluyordu, sağ olsun.

Bunlar dışında, babamla aramız kötüydü. Eskisi kadar konuşamamanın ve birbirimizden farklı yaşamlarımızın olmasının gerginliği vardı üzerimizde. Eve eskisinden daha az uğraması beni deli ediyordu. Çalışıyor muydu yoksa keyif mi çatıyordu kesinlikle bilmiyordum, ancak o benim babamdı ve ona ihtiyacım vardı.

Bir köşeye atılmış gibi hissediyordum.

Ruh halim iyi değildi ve her ne kadar arkadaşlarım yanımda olsa da kendimi yalnız hissediyordum.

Şortumun arka cebindeki telefon titrediğinde elime aldım ve baktım. Zayn onlara gelmezsem beni döveceğiyle ilgili bir mesaj yazmıştı. Eninde sonunda zaten oraya gitmek zorunda olduğum için geleceğimi yazıp yolladım.

"Cole."

Yürürken kısaca bana baktı. "Hm?"

"Arkadaşlarımın yanına gideceğim. Gelmek ister misin? Hem muhtemelen Olive de oradadır. Yabancılık çekmezsin."

Omuz silkti. "İstiyorsan gidelim June." Gülümsedim.

Kaykayını elinden aldım ve yola bırakıp bana öğrettiği şekilde sürmeye çalıştım. "Öyleyse istikamet-" Cümlenin devamını getiremeden düşmüştüm.

Cole bir yerimi incitmediğime emin olduktan sonra Zayn'lere gidene kadar gülmüştü.

Bahçe kapısından içeri girerken yüzüm beş karıştı. "Yeter artık gülme."

Kapıyı çalıp beklemeye başladık. O sırada Cole kaykayını yere bırakmıştı. "Komikti." Kafamı olumsuzca salladım.

"Hiç de bile. Komik falan değildi."

"Komikti." Kapı açıldığında çocukça dalaşmayı kesip Louis'ye selam verdim. "Bir an buranın yolunu unuttun sandık." Göz devirdim. Üçümüz beraber salona geçtik.

fuckmates | stylesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin