Bölüm 7

909 65 42
                                    

1 Ekim 1998

Günlük,

En azından daha soğuk. Büyülerin etkisi o kadar çabuk geçmiyor.

Sana verebileceğim tek olumlu düşünce bu. O yüzden al ve git. Burada yeni bir aya başlıyor olmak işkence gibi geliyor. Doğrudan idam düğümüne* bakıyormuşsun gibi. Emir altındaymış gibi. Bu duvarlar çok kalın, anılarla lekeli ve lanet olası bir hapishanedeymişim gibi hissediyorum.

Teknik olarak bir hapishane. Kendi irademle burada değilim. Gitmek istersem buna izin verilmiyor. Eğer iyice düşünecek olursan, sihirli bir sözleşme hapishaneye çok benzer. Ancak bu şekilde daha fazla insanın ilgisini çeker.

Niye bana da ev hapsi vermediniz ki? Annemle? Okulu bitirmek ya da eğitimimi ilerletmek umurumda değil. Öyle bile olsa kimse eski bir Ölüm Yiyen'e maaş vermeyecek. Amaç ne? Beraber bakanlığa komplo kuracağımızı düşündüğünüz için mi? Başka bir acımasızca planla ortaya çıkıp babamı kaçırarak dünyanın öbür ucuna kaçacağımızı düşündüğünüz için mi?

Dediğim gibi, bunun için harcayacak enerjim kalmadı.

Bence bunu siz de biliyorsunuz. Ki bu beni kesinlikle peşinde olduğunuz cezalandırmanın bu olduğunu düşünmeye itiyor.

Peki, size hayırlı güçler dilerim. İyi bir seçim yaptınız. Cehennemde gibi hissediyorum. Ve eğer şu siktiğimin Patil kardeşlerinden bir pis bakışa ya da göt Irish'den bir kelimeye daha maruz kalırsam sabrım taşmış olacak.

Ve uzun zamandır aklınızın eremeyeceği kadar sabırlıyım.

" Seni kim gülümsetiyor? "

Yeni bir soru yollayın, bunu cevaplama zahmetine bile girmeyeceğim.

Draco



***

2 Ekim 1998

O gün mektup için geri gittiğinde mektubu bulamamıştı. Ki bu her şeyi tamamlıyordu. Çünkü Madam Pomfrey ertesi gün cevap vermişti. Bir sonraki haftanın başı, ona bir program yollamıştı.

Bu da onun için Malfoy'un gönderdiği anlamına geliyordu.

Ve bu hiç de mantıklı değildi.

Günlerdir nedenini merak ediyordu. Hala merak ediyordu, şu an bile. Elinde yarısı kaymak birası ile dolu bir bardak tutarken ve Harry'nin bir kolu diğer omzundayken bile. Gryffindor ortak salonunda şarkı söylüyorlardı. Bazı sarhoş, tarif edeceği kelimeleri bilmediği şamatalı şenlikler. Ama bütün yedinci sınıflar, hatta bazı altıncı sınıflar bile katılmıştı. Bir cuma akşamıydı. Harry bir şekilde onu kalmaya, keyfini çıkarmaya ikna etmişti.

Tek müsait olduğu zamanın bu olduğunu biliyordu çünkü yarın Madam Pomfrey'nin yanında çalışmaya başlıyordu. Bunun, içini karartan karanlığın şu an pek görünür olmayışının tek sebebi olduğunu biliyordu.

Ama o şarkıya eşlik etmiyordu.

Sadece diğerleriyle beraber sallanıyordu. Payına düşeni içiyordu ve bir kez olsun, her şeyi unutmak güzeldi. Bunun sadece bir rol icabı olduğu gerçeğini görmezden gelmek güzeldi. Hiçbirini alıp götürmüyordu. Savaş hala yaşanmıştı. İnsanlar, arkadaşları, ailesi, hala ölüydü.

Bu düşünceleri savuşturmak için kaymak birasından bir yudum daha aldı. Ron çemberin karşısından ona gülümsedi. Belli belirsiz bir gülümsemeyle karşılık verdi. Sarhoş, orantısız bir gülümsemeydi. Pek gülümseme sayılmazdı.

Breath Mints / Battle Scars ( Türkçe Çeviri )Where stories live. Discover now