Bölüm 3

1K 65 11
                                    


8 Eylül 1998

Günlük,

Aptal fahişe.

Sen değil. En azından bu sefer değil. Şaşırtıcı değil mi? Ufak bir değişiklik için ani öfkemin kurbanı başka biri. Bu senin paçayı sıyırdığın anlamına gelmiyor.

Ama Granger. Siktiğimin Granger'ı. Onu tanımıyorsun ama tanısaydın tanıdığın için üzgün olurdun. Çok tuhaf bir kız. Anlaşmak imkansız. Dayanamadığım her canlı varlığın korkunç bir karışımı. Berbat, iğrenç, çok bilmiş, inatçı, göz zevkimi bozan... Savaş boyunca onu öldürme emri almayı umuyordum. Çokça umuyordum. Çok rahatlatıcı değil mi? İyi geldi.

Şansın olsaydı sen de onu öldürürdün. O cümlesini tamamlayamadan onun küçük boynunu kırardın. Çünkü muhtemelen sana yanlış birisi olduğunu anlatıyor olurdu. Sanki sana aptalca davranıyormuşsun gibi hissettirirdi. Kafasının üstünde lanet bir süpürge olsa bile aptal gibi hisseden sen olurdun ve bu her şeyi daha da zorlaştırırdı.

Daha da kötüsü şu an tam bir suratsız. Somurtkan. Hangi Goblin deliğinden çıkıp bizim belirli bir uğursuzluğa ihtiyacımız olduğunu düşünmüş? Onun elini sıkmak istiyorum çünkü on numara işkence metodu.

Granger zaten çok bilmişin teki. Somurtkan bir çok bilmişten daha kötüsünü hayal edemiyorum. Kafasına o siktiğimin kıvırcık kuş yuvasını da ekleyin ve tam olsun. Akşam yemeğiniz hazır.

Bundan nefret ediyorum. Ondan nefret ediyorum. Hepsinden nefret ediyorum.

Sadece yalnız kalmak istiyorum. Çok mu zor? Çok mu yanlış?

Sırada bugün için bir başka hesaplaşma. Gerizekalılar.

" Günlerinizi günlük yaşantınızla dengelemek için hangi yöntemleri kullanıyorsunuz? "

Ateş viskisi bu aşamada her şeyin cevabı olabilir. Ara sıra kendi suratıma Stinging Jinx* yapıyorum. İyi hissettiriyor. Dengelememde ciddi anlamda yardımcı oluyor.

Ve evet.

Sikilmen dileğiyle.

Draco Malfoy.


***

8 Eylül 1998

Kahvaltı için yalnızca biberli İtalyan sosislerini seçmişti. Mükemmel koksa bile yemek yerine çatalıyla oynayıp duruyordu. Tabağındaki tek şey buydu ve kendini bir ısırık almak için ikna edemiyordu. Bir haftadır falan iştahı arkasında iz bırakmadan kaybolmuştu. Hogwarts'a dönüşünden beri.

Ve Malfoy'la önceki gece yaşananlar da yardımcı olmuyordu.

İşleri daha da korkunçlaştıran, kahvaltının ilk yarısında Malfoy Slytherin masasında değildi. Geçen bu yirmi dokuz dakika boyunca gerçekten onun öldüğünü düşündü.

Harry ve Ron kızın yüzündeki perişan ifadeyi birden fazla kez sormuştu. Ama kız onları geçiştirmişti. Suçu karın ağrısına atıp bakmaya devam etti. Masaya ve Büyük Salon'un kapısına. Arada bir de pencereye. Siyah Göl'e bakan pencereye.

Solgun bir bedeni suyun üzerinde yüzerken hayal etmek mutlu bir hayat enerjisinden çok uzaktı. Bu manzara gözlerini her kırptığında göz kapaklarının arkasında canlanıyordu.

Bunun yaşanması gerçekten mümkün olabilir miydi?

Konsepti değiştirmeye karar verdi. Asıl konu onun için önemli olup olmadığıydı. Normalde onun için kesinlikle önemli değildi.

Breath Mints / Battle Scars ( Türkçe Çeviri )Where stories live. Discover now