Bölüm 1

2.1K 109 24
                                    

1 Ağutos 1998

Sevgili Günlük,

Bu çok aptalca. Kim bu şekilde başlanılması gerektiğini söyledi ki? Sevgili falan değilsin. Seni tanımıyorum. Seni istemiyorum. Bunu yapıyorum çünkü yapmak zorunda bırakıldım. Beni iyileştireceğini düşünüyorlar. Dürüst olmak gerekirse senden nefret ediyorum Günlük. Tıpkı senin gibi olan birçok şeyden nefret ettiğim gibi. Senin gibi boş ve gereksiz şeyler... İşe yaramazın tekisin. Ucube. Aptal boktan kitap. Satırların bile yok. Hangi siktiğimin işe yaramaz ajandasında satır olmaz ki? Ah evet çünkü " satırlar özgünlüğünü kısıtlayacak. " Sikeyim. Saçmalık. Peki ya Sihirli Tüy Kalem? Hayır, tabiki yok! Neden benim için bir şeyi kolaylaştırasın ki? Halime bak! Beni sanki gerçekmişsin gibi seninle konuşturuyorlar. Sanki insanmışsın gibi. Akıl hastasına çevirdiler. Harika! Al bakalım, seni adi şerefsiz. Sadece senin için! Mükemmel doğal, senaryo olmayan, siktiğimin Bilinç Akışı tekniğiyle yazılmış bir yazı. İstediğin buydu değil mi? İşte. Buna pişman olacaksın. Seni temin ederim. Bu aptal, sikik, çirkin, mor kitabı siyah olana kadar yakmak isteyeceksin. Buna ihtiyacım yok.

Siktir git.

Draco Malfoy


***


1 Eylül 1998

Kotunun yırtık dizinden görünen ipliği parmağına doladı. Bitki saçağıymış gibi baktı, başka bir ipliği daha çekiştirdi. Delik genişledi. Genç kız esnedi. Harry ve Ron çoktan üzerini değiştirmişti. Bu onları kendinden ne kadar güçlü kılar merak ediyordu. O henüz daha bu elbiseleri giyemiyordu. Tren son hızla, Hogsmade'e varmadan önceki son tünelden geçiyordu. İstasyona ulaşmalarına tahminen 10 dakika kalmıştı. O sırada Ron, " Mione, " dedi yumuşak bir sesle. Bir nevi yalvararak. Sanki ona hatırlatmak ister gibi. Yapamazdı. Yapamazdı...

Kolları karıncalandı. Genellikle olduğundan daha fazla. Ve Harry Gryffindor kravatıyla birden gözüne tuhaf göründü. Sanki... yanlıştı. Aslında olmadığı bir çocuğun kıyafetleri içinde duran yabancı gibiydi.

Zıplamasına sebep olan bir sarsıntı ile beraber omurgası hızla dimdik olurken, başını neredeyse kompartımanın arkasına vuruyordu.

Honeydukes Express'in durmasıyla sürgülü cam kapının önünde abur cubur tezgahıyla beraber bir kadın belirdi. " Bir isteğiniz var mıydı canlarım? " Yüzü her zamanki gibi canlı ve güleçti. " Ziyafetten önce sizi ayakta tutacak birkaç tatlı? "

" Ben doydum. "

" Hayır teşekkürler. "

Harry ve Ron kibarca cevapladı. Hermione daha kafasında kelimeleri yeni toparlamışken, kadın gitti. Ona bakan iki oğlana dönmek üzere gözlerini kapıdan ayırıp arkasına baktı.

" Hermione, " dedi Harry kibarca. Fazla kibarca. " Düzelecek. Her şey yoluna girecek. "

Harry'den gelen bu cümlelerin onu rahatlatması gerekiyordu. En kötülerini o yaşamıştı. Ama hala bir şekilde rahatlatmıyordu. Kafa salladı. Boğazındaki taş gibi hissettiren şeyi yutkundu. " Ben... ben gidip üzerimi değişeceğim. Sanırım. " Yürümek üzere ayağı kalktı. Kafasına hücum eden kanı hissetmiyormuş gibi davranarak... Baş dönmesini görmezden gelerek...

Harry kadar güçlü olabilmek isterdi. Nasıl başa çıkılabileceğini bilmeyi isterdi.

Keşke nefes alabilseydi.


***


Eskisi gibi gözükmeyecekse muhtemelen hastalıklı gözükmek daha iyi olurdu. Eğer taşlar olması gerektiği gibi oturtulmamışsa, köprü onarılsa da önceden gözüktüğü gibi olamazdı.

Breath Mints / Battle Scars ( Türkçe Çeviri )Where stories live. Discover now