12. BÖLÜM: SARDUNYALARI SOLDURAN KAKTÜS ÇİÇEĞİ

665 256 445
                                    





Hadi okuyalım minik kaktüsler  ama önce yıldıza dokunmayı unutmayalım.

12. BÖLÜM: SARDUNYALARI SOLDURAN KAKTÜS ÇİÇEĞİ

Duman | Neredesin Sen

Alec Benjamin | Let Me Down Slowly

John Legend |  All of Me

Barış Akarsu | Resimdeki Gözyaşı




Bir varmış bir yokmuş, bir şeytan ile melek ladese tutuşur, parmakları arasında kırılan kemik iki parçaya bölünür. Şeytanın elinde kalan parça aşkı, meleğin elinde kalan parça ise ölümü temsil edermiş. Şeytan aşkın sırrını aşkı hiç hak etmeyenlere satarken, melek sadece onu acıtan ölümü izler ve mezarlıkta uykunun nasıl güzel olacağını düşünüp dururmuş.

Dün gecenin izlerini taşıyan yüzüm aynada bana buzdan bir duvar gibi bakıyordu. Buzdan duvarlar örüyordum, eriyebileceğini bildiğim buzdan duvarlar. Hapsolduğum yerden çıkmamı söyleyen yanım çıkışı kendi buzdan duvarlarıyla kapatıyordu oysa.

Uykudan yeni uyanmış solgun tenim tıpkı bir ceset kadar beyaz duruyordu, dağınık uzun kızıl saçlarımın uçları birbirine girmiş bir şekilde omuzlarıma dökülmüştü. Soluk mavilerim sanki tüm gecenin uykusuz geçtiğini çığlık çığlığa bağırıyor bunu gizleme telaşına hiç düşmüyordu. Kafam hâlâ dün gece bana büyük bir şüpheyle yaklaşan Giray'ın sözlerindeydi.

Aralık bıraktığım banyo kapısı tıklanarak tamamen açıldı, bakışlarımı çevirmeden aynadaki yansımamın yanına düşen ikinci bedene baktım. "Günaydın, hazırlanıp bir an önce çıkalım bugün çok önemli bir davam var, ona geç kalmak istemiyorum." diyerek durgun bir sakinlikle aynadaki yansımama baktı. Her zaman olduğu gibi dağınık saçlarının bir kısmı esmer alnına düşüp orada küçük ama keskin bir gölge bırakmıştı.

Başımı sallayıp, "Günaydın, hazırlanmam uzun sürmez." deyip Dorâ'nın bakışları altında yüzümü yıkayıp doğruldum. Sol tarafımda asılı duran beyaz havluyu alıp yüzümü kuruladıktan sonra tekrar yerine astım. Arkamı döndüğümde yüzüme büyük bir dikkatle baktığı için duraksamak zorunda kalmıştım.
Elim istemsizce yüzüme gittiğinde, "Neden öyle dikkatli bakıyorsun? Yüzümde bir şey mi var?" diye sordum.

Buzdan lacivertleri sorumla birlikte büyük bir yavaşlıkla kısılmıştı. Kirli sakallarının süslediği çehresi, gece karanlığını andıran bir orman kadar korkutucu bir görüntü katıyordu; kötü ve ölümcül. "Nasıl bakıyorum?" diye sorduğunda, sesinde gerçekten de nasıl baktığını bilmediği gösteren bir anlaşılmazlık sızıyordu.

Omuzlarımı umursamazca kaldırıp indirdim, "Bilmen, böyle işte." Böyle işte derken çenemle kısılan siyah uzun kirpiklerinin arasına gizlenen bakışlarını işaret etmiştim.

"Bakmıyorum ben sana, baktığım yerde duruyorsun. Çekilsene." deyip beni büyük eliyle itip yüzünü yıkamak için arkamda duran lavabonun önüne geçti. Açılan musluktan akan su sesine karışan sesi boğuk çıkmıştı. "Beni lafa tutup işe geç kalmamızı sağlamaya mı çalışıyorsun yoksa sen?"

"Ne alaka be?" Sesim kış ortasında çatıları uçuran bir rüzgar kadar güçlü, aynı zamanda da düz çıkmıştı.

"Düşün bir bakalım işten kaçmaya çalışıyor olmayasın ama kusura bakma huysuz tavuk ilk iş gününden kaytarmana asla müsaade etmem." Akan su sesinin kesildiğini duymamla ona doğru döndüm, yüzümü kuruladığım beyaz havluyu almış yüzünü kuruluyordu.

KÂKTÜS MEZÂRLIĞI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin