7.BÖLÜM:RUH KOVANINI YAKAN KÖRDÜĞÜM

740 317 660
                                    






7.BÖLÜM:RUH KOVANINI YAKAN KÖRDÜĞÜM

Ömer Başçı | Ah Bu Kadın

Hirai Zerdüş | Odam Kireç Tutmuyor




Dorâ Serdengeçti'den

Adam, ona hiç gelmeyecek bir kadını bekledi. Hem de yıllarca.

"Dorâ emin misin? Gerçekten her şeyi anlatmayı doğru bir hamle olarak görüyor musun?" diye soran Koray'a bomboş baktım.

Doğru hamle neydi ki?

Parmaklarımın arasında yanan sigaradan bir nefes alıp gri dumanı dışarı üflediğimde rüzgâr o zehirli dumanı gecenin içine savurdu. Hiçbir şey siklemeden olacakları bekliyordum. Parmağım arasında tuttuğum sigarayı ezerek bakışlarımı denize çevirdim.

Denizin mavisi yerine karası hüküm sürüyordu, "Çok bekledim Koray, artık bekleyecek sabrım da zamanım da yok." diye mırıldandım, ses tonuma bulaşan bir kararlılık vardı.

Başını olumsuz anlamda sallayıp masanın üzerinde duran bardağın içindeki rakıyı bir dikişte içti. "Aklıma yatmıyor, seni hatırlamıyor bile kız." dedikten hemen sonra masada duran şişeden bardağına rakı doldurdu. "Hadi diyelim sen oturdun karşısına her şeyi bir bir anlattın o anlayacak mı? Seni dinleyip dinlemeyeceğini bile bilmiyoruz." dedi. Sesine hafif bir sinir yapışmıştı. Doldurduğu rakıyı su eklemden bir dikişte içti. İçtiği rakıyla yüzü gerilip tekrar düzeldi. Boş bardağı masaya küçük bir gürültü çıkararak bıraktı. Beni dinleyip dinlemeyeceğini bilmiyordum ama yeniden nefes alabilmek için bunu yapmak zorundaydım, son şansımdı bu.

Gergin olan bedenimi biraz dikleştirip beni anlamasını ister gibi baktım. "Başka çarem yok." Sözlerim duvarları kireç tutmayan bir adamın evine son kez bakmasıydı. "Unuturum sandım ama unutamadım Koray. Kaç yıl geçti hâlâ şuramda, öyle ağır ki bir taş gibi oturdu kalkmıyor." Biten izmariti önümdeki küllüğe sertçe bastırıp söndürdüm. Gözlerimi küllükte ölen izmarit yığınından ayırmadan devam ettim. "Ben her şeyi unuttum biliyor musun," deyip biraz bekledim. Sözler kursağıma takılıp beni darmaduman ediyorlardı. "ama onu unutamıyorum. Bir onu unutamıyorum, eğer onu unutursam yaşamanın bir anlamı kalmayacak sanki." dedikten hemen sonra izmarit mezarından bakışlarımı alıp bana bakan yüze çevirdim.

"Bazen kaybolduğumu hissediyorum, tüm bu yaşadıklarımın içinde kaybolup gittiğimi." Masanın üzerinde duran paketten bir sigara çıkarttım. "Sonra olup olmaz her yerde aklıma düşüyor o çok geride kalan geçmişten bazı kareler. Gidemiyorum işte, anla." dedim. Sigarayı yakıp beni biraz daha ölüme yaklaştırmasına izin vererek. "Ne ona bir adım yaklaşabiliyorum ne de ondan bir adım uzağa gidebiliyorum. Adi herifin tekiyim. Benim olmayacağını bile bile onu istiyorum."

"Nasıl dayandın?" deyip yumruk yaptığı elini masaya birkaç kez sert olmayacak ama duyulacak bir ritimle vurdu. "Sen on dokuz yıl nasıl dayandın lan? " dedi içten gelen sert bir sesle.

Yorgun bakan gözlerim sinirden kasılan yüze baktı birkaç saniye. Dudağımın köşesi alay eder gibi yukarı kıvrıldı. "Oradan bakınca dayanmış gibi mi gözüküyorum?" diyerek sustum. Ciğerimi deliveren bu sevdadan vaz geçemiyordum. Ondan geçmek kendimden geçmekten daha zordu.

"Nasıl anlatmayı düşünüyorsun?" deyip  homurdandı. Acıdan kasılan çehreme düşen gölge anlatmama gerek kalmadığını fısıldıyordu.

Her şeyi planlamıştım. Onun bizi bulacağını bilerek çıkmıştım o evden. "Anlatmak zorunda kalmayacağım." dediğimde kaşlarını derinden çattı. Çattığı kaşlarıyla alnının ortasındaki çukur belirginleşti.

KÂKTÜS MEZÂRLIĞI Where stories live. Discover now