→#Call Of The Wild←

1.2K 63 8
                                    

Gümbürdeyen kalplerin çıkardığı sesleri neredeyse duyulabililir seviyeye varmışken, geniş spor salonunun çeyreğini kaplayan ben dahil otuz kişinin başı da ne söyleyeceğine dair bir fikrimizin olmadığı kadından tarafa çevriliydi.

Koşuyu yeni bitirmiştik. Yemek saatine kadar sürecek on dakikalık bu dinlenme molasında normalde herkes banyolara akın ediyor olurdu fakat bugün diğerlerinden farklıydı. Bugün biz otuz aceminin her biri beş aydır yüzünü görmeyip, varlığını dahi unuttuğumuz kadına bakıyorduk. Burayı yöneten, her birimizi kendi batağımızdan sıyırıp şu an olduğumuz hale getiren kadına...!

Görmeyeli değişmişti. Önceleri belini bulan kumral saçları şimdi kısa ve simsiyahtılar. Yüzünde büyük bir güneş gözlüğüyle beraber giydiği takım elbisesinin içerisinde renge sahip tek yanı kan kırmızısı dudaklarıydı. Boyu ise giydiği ayakkabılardan ötürü oldukça uzundu. Ve gözlüğün altından belli etmese de bence her birimizi dikkatle süzüyordu.

Bekleyişten sıkılıp mırıldanmaya başlayan kalabalıkla beraber arkamda duran Amanda elini omzuma koyarak kulağıma fısıldadı. "Herhalde bizi hipnoz etmeye falan çalışıyor." esprisine gülüp, gözlerimi kadından ayırmaksızın "kim bilir" diye mırıldanarak elimi soktuğum cebimden çıkarıp terden ıslanmış saçlarımı gözümün önünden çektim. Yanlardan o kadar uzun olmasa da önden gözlerime kadar geldiklerinden bazenleri saçlarımdan nefret ediyor, hatta öyle bir an oluyor ki elime geçen ilk kesici aletle onları kırpmak istiyordum.

Kalabalıktan mırıldanmalar daha da yükselip topluluk çözülmeye başlarken kadın elini kaldırdı. Duruşu bir heykelden farksızdı. Otoriter sesiyle herkesi susturdu.

-"Bir çoğunuz şu anda benim neden burada olduğumu merak ediyordur," Kafalardan birinden duyulan saçma sapan hayır çıkışıyla susup başını sesin geldiği yöne çevirdi. Duruşunu bozmaz iken yaptığı bu hareket bende robot izlenimini uyandırmış, zarif ve ağır bir şekilde elini kaldırıp gözlüğünü çıkarırkense bu düşüncem iyice netlik kazanmıştı.

Yüzünden indirdiği gözlük lens oldukları belli olan sarımsı irislerini ortaya çıkardı. Resmiyet sınırlarını aşmayıp, bir yandan da ağırlığını koyan makyajıyla otoriter görünüşte sureti eski mısır tanrıçalarını aratmazken, bir şekilde ağız açtıracak kadar güzel olmayı da başarıyordu. İndirdiği gözlüğünün açığa çıkardığı gözlerini medusayı andırır şekilde sesin geldiği yere yöneltip arkada olduğumdan dolayı göremediğim kişiye hitaben konuştu.

-"Maximiliaan değil mi?"

Barbie diye isimlendirdiğim sarışın tip bozması Max'in tereddütlü sesi soruyu onayladı.

-"Pekala Maximiliaan, cesaretinden ötürü birşey diyemem ancak hareketinin küstah yanını da hesaba kattığımda, sana herhangi bir şeyi söylemeden önce iki kez düşünmen gerektiğini tavsiye ederim." ardından otoriter suratındaki soğuk ifade dağılıp dudakları hafifçe kıvrıldı ve başını yeniden bizim tarafımıza yönlendirdi. Elleriyle yeri işaret ederken de ekledi.

-"Hadi oturun. Sizinle randevum uzun."

**

Daha önce bana, dışarıda karın yağdığı soğuk kış gecelerde, gümbürdeyen sıcak şömine başında masal anlatan bir büyükannemin hiç olmamasına karşın kitaplarda okuduklarımla deneyimlediğim o anlardan birini yaşıyor gibiydim. Arada olan farklar saymakla bitmezdi elbette. Ne yumuşak bir halının üzerinde oturuyor, ne de yanan bir şöminenin başında ısınıyordum. Çevremde oturanlar masum birer çocuk değilken önümüzde duran kadın da ciddiyeti ve gençliğiyle asla yaşlı bir nine kadar masum olamazdı. Fakat biraz gayret ettiğin zaman iyi bir filtrelemeyle beraber herşey farklı bir renk de kazanabiliyordu. Kapılar pencere olabilirdi örneğin. Ve biz, gizliden gizliye rekabet içinde olan masumiyet yüklü cani yaşlı çocuklar, sırlarla yüklü, otuzunu devirmiş genç büyükannemizin anlatacağı gizem dolu hikayeyi beklerken cadılar bayramında kapılara doluşup şeker isteyen çocukları andırmazmıydık bir bakıma..!

Nihayetinde genç büyükannemiz ağzını aralayıp zihninde dolaşanları bize ulaştırmak adına kelimeleri oluşturmaya başladığında bu düşüncelerim de uçup gitti.

-"Bugün burada olmamın amacı ilk aşama için hazır olduğunuzu size bizzat bildirmek istediğimdendir." Ellerini önünde birleştirip her birimize tek tek gülümsedikten sonra devam etti. "Beş aydır düzenli bir programla süregelen özel eğitimlere tabi tutulmuş vaziyettesiniz. Bunun ne kadar zor olduğunu tahmin edebiliyorum inanın bana. Fakat her ne kadar zor olsada birnevi sizi güvende de tutmuş oldum. Dış dünyayla aranıza aşılmaz bir engel koyarak sizi onun her türlü kötülüğünden korudum." derince bir nefes alıp bu sefer başını bana çevirdi. "Anlayacağınız hem şanslı hem de özel gençlersiniz. Beş ayınızı doldurarak bunu bana da kanıtlamış oldunuz. Ve şimdi eğitimizin altı aşamasından ilkini başarıyla tamamlayan siz acemilerim, ilk sınava hazırsınız demektir."

Kısa süreli bir şokun ardından ben dahil her kafa ayrı bir şey mırıldanmaya başladığı dakika önde oturan Nikita ayağa kalkıp sözü devralınca herkes sustu. Bakır rengi saçlara sahip tek acemi olmasından ötürü arkadan bakınca onu tanımamak imkansızdı.

Her daim güven yüklü olan ses tonunda, ifadesiz çıkardığı tınısıyla "Tek bir sınav olacağı ve bunun eğitimimizin bittiği zamana saklandığını sanıyordum." diye sordu.

Sorunun ardından yeniden konuşmaya başlayan kafalar Sylvia'nın sabırsızca elini kaldırmasıyla tekrar sustular. Bu sefer suratındaki ifade gülümsemeden ziyade ciddiyet yüklüydü.

-"Bunu ilk kez bu yıl deneceğim. Aranızda ufacık bir yeteneği olan dahi bu sınavı geçecektir. Fakat diğer yandan önceki yıllarda yaptığıma benzer bir hata daha yapıp yeteneksiz olanlara boş yere çektirmeyeceğim." sözünün bu kısmında gözünün sağ alt kısma kaydığı bakışlarımdan kaçmamıştı.!

-"Son olarak, kıyafetleriniz odalarınıza bırakıldı. Bugün serbestsiniz. Programınızı kırksekiz saat erteledim. Hepiniz iyice dinlenin. Yarın zor bir gün olacak..." bir süre durup bizi tekrar süzdü. "...sonuçta her gün yüzeye çıkmıyorsunuz değil mi?"

####

Şimdiye kadarki bölümleri acemilik dönemi hakkında basit background bilgileri vermek için yazmıştım. Hikayenin asıl başlangıcı burdan sonrası olacak.

SAF KATLİAMOn viuen les histories. Descobreix ara