Bölüm 15: Tren

1.4K 209 37
                                    

Ryujin'den

Elimdeki silahı yere bırakmış ve suratımı ovalamıştım. Derin bir nefes alıp etrafta gözümü gezdirdim.

Kendime yeni yeni geliyordum. Ama bu yalnız olduğum gerçeğini değiştirmeyecekti. Çantalardan bir şişe su çıkarıp kafama diktim ve çöpünü çatıdaki benden en uzak olacak yere fırlattım. Ayağa kalkıp çatıda dolaşmaya başladım. Küçük puflar çürümüştü ama hala yumuşaklardı. Onlardan birine oturmuş ve rahatça yayılmıştım. Daha sonra kalkıp bıraktığım silahı geri elime almış ve pufu çantaların oraya sürümüştüm. Betonda oturmaktan kıçım kırılmıştı.

Hava iyice soğumaya başlamışken iyice meraklanmıştım. Saatim yoktu kaç olduğunu bilmiyordum. Ne kadardır transtayım onu bile bilmiyordum. Kendime geleli beş dakika falan olmuştu sonuçta.

Changbin'den

Yeonjun'u dinlerken düşünmüştüm gösterdiği yerden gidersek metroya daha kısa bir sürede fark edilmeden giderdik ama şuan ana yolda küçük bir marketin içinde saklanmış beklerken zamanımızı boşa harcıyorduk. En sonunda dayanamayıp.

"Ben koşarak hiç fark edilmeden geçerim ama birimizin Ryujin'i almaya gitmesi gerek."

Yeonjun hayır anlamında kafasını sallamıştı.

"Olmaz çok fazla çanta var. Eğer yük ile koşabileceksen tamam. Bende koşarım ama Ryujin'in tökezleyip tökezlemeyeceğini bilmiyoruz. Birimizi burada bırakamayız."

Yük ile koşmama imkan yoktu. Ryujin'ide burada bırakmaya niyetim yoktu. Her şekilde çıkmazdaydık. Şehirden çıkmamız gerekiyordu çünkü yakalanırsak canlı çıkmamız mucize gibi birşey olurdu.

Gazete ile kaplanmış cam duvara yaslanıp saçlarımı karıştırmış ve derin bir nefes almıştım. Aklıma fikir gelmiyordu ve çoktan öğlen olmuştu. Yeonjun'a dönüp yavaşça konuşmaya başlamıştım.

"Şuan yapabileceğimiz hiçbirşey yok. Geri dönelim ve başka birşey düşünelim. Belki bir gece daha kalır ve öyle gideriz."

Yeonjun kafasını sallamış ve yavaşça yerden kalkıp marketin dışını kolaçan etmişti. Daha sonra geldiğimiz gibi saklanarak geri dönmeye başlamıştık.

Ryujin'den

Oturduğum yer batmaya başladığında hafifçe kıvranmış ve pufun üstünde cenin pozisyonu alarak gözlerimi kapatmıştım. Çocukların daha gelecek gibi bir hâlleri yoktu. Tam uykuya dalacağım sırada birisi beni dürtüklemişti. Korkuyla yerimden kalkarken karşımda gördüğüm Yeonjun ile rahatlamış ve konuşmuştum.

"Bir yol bulabildiniz mi?"

Kafasını hayır anlamında sallamış ve konuşmuştu.
"Otobanı geçmemiz için koşmamız gerekiyor. Ama çok fazla yük var."

Derin bir nefes almış ve suratımı ovalayıp tekrar konuşmuştum.
"Peki Changbin nerede?"

Ayağa kalkıp çantalardan iki tanesini almış ve konuşmuştu.
"Aşağıda bekliyor. Burada kalamayız rezidanslardan birine gidiyoruz."

Bir gece daha şehirde kalacaktık anlaşılan. Kafamı sallayıp kalan çantaları almış ve merdivenlerden inmiştik. Changbin dediģi gibi aşağıda bizi bekliyordu. Çantaları paylaşmış ve yola koyulmuştuk. Mağazaların önünden geçerken yılbaşı süslemesi satan küçük bir dükkana denk gelmiştik. Vitrinde duran şey ile aklıma bir fikir gelmiş ve çocuklara seslenmiştim.

"Hey!"
Bana döndüklerinde vitrindeki ahşap kızağı işaret etmiş ve konuşmuştum.
"Malzemeleri kızakla çeksek?"

Changbin'e bakmış ve konuşmuştu.
"Aslında fena fikir değil. Ama yinede biraz yavaş ilerlememiz gerekir."

RISING| SKZ × ITZY (DÜZENLENİYOR)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin