Bolüm 12: Keşif

1.8K 259 97
                                    

Ben öylece karşımdaki binaya bakarken Yuna omzumu patpatlamış ve ilerlemeye başlamıştı. Seungmin yanıma gelmiş ve konuşmuştu.

"İçeride mahküm falan var diye korkuyorsan korkma. Changbin ve Chan Hyung gelip kontrol etmişler. İçeride kimse yokmuş"

Bu dediği biraz beni rahatlatmıştı. Ama hala içimde bir kuruntu vardı. Etrafıma bakınmaya başlamıştım.

Binaların bize bakan köşelerinde nöbet kuleleri ve fenerler vardı. Iki kulenin arasında büyük yıkılmış bir telden kapı vardı. Eski ve kullanılmaktan aşınmış bir saha ve onun dışında demir çitler ıçerisi kuru otlar ile doluydu.

Yuna kolunu omzuma atmış ve sürüklemeye başlamıştı. Yerde yatan demir kapının üstünde bekliyorduk. Jisu konuşmaya başlayınca ona dönmüştüm.

"Hangi binada kalacağız?"

Minho cevaplamıştı onu bu sefer.
"A Blok tamamen temiz. B Blok ise ondan emin değiliz. Ama içeride birisi olsa bile nöbet sırasındaki kişiye görünmeden buradan çıkması imkansız. Arka kapı yok. Mahkumlar zaten direkt olarak buradan sokuluyordu. En azından bir süre güvendeyiz."

Tamam kabul içim rahatlamıştı ama takıldığım birşey daha vardı.
En azından ve bir süre

Ben düşüncelerim ile savaşırken Yuna omzumdaki kolunu kullanarak beni sürüklemeye devam etmişti. Sağımızdaki A Blok binasına ilerlemiş ve metal dar kapıyı açmıştık. İçerisi karanlıktı. Sırtımdaki çantadan el fenerini çıkarmış ve açmıştım. Etrafı yavaş yavaş aydınlatırken Jeongin hızla yanımızdan geçmiş ve bana seslenmişti.

"Işığı tam karşıya tutsana"
Görmeyecek olsa bile kafamı sallamış ve elimdeki feneri hafif yukarı kaldırıp önünü aydınlatmıştım. Dökülmüş gri bir duvarın üstünde metal bir kutu vardı. Üstünde sarı bir elektrik işareti etiketi vardı ama yırtılmıştı. Sigorta kutusu gibi birşeydi sanırım.

Jeongin ışığı tuttuğum yere yaklaşmış ve eliyle metal kutunun kapağını açmıştı. Yuna tam konuşacakken Jeongin sözünü kesmişti.

"Evet elektrik var. Yağmacılar genelde yol üstünde kaldıkları yerleri tamir ediyorlar. Buda bir avantaj."

Yuna bana dönmüş ve kulağıma fısıldamıştı.
"Elektrikleri soracağımı nerden bildi bu beynimi falan okuyor herhalde"
Dediğine gülmüş ve yavaş yavaş aydınlanmaya başlayan odada gozlerimi gezdirmiştim. Tam solumda camekan vardı. Içinde çürümüş bir sandalye masa ve üzerinde eski kağıtlar vardı. Sağımda ise büyük metal iki tane kapı vardı. Biz kızlar ile ortada beklerken Jisung metal kapıları itirmiş ve geçmemizi işaret etmişti. Büyük bir alana gelmiştik. Yuvarlak masalar ve oturaklar alana dağıtılmıştı. Kolonlar çürümüş ve dökülmüştü bir an için başımıza yıkılacak sanmadım değildi. Salonun sonunda demir kapılar tekrardan başlıyordu. Chan önümüze geçip takip etmemizi söyleyince hepimiz kafa sallamış ve kızlarla kol kola girerek yürümeye başlamıştık. Demir kapılardan birinden geçince önümüze hücreler çıkmıştı. Demir kapının yanında bir masa ve sandalye vardı. Jisu konuşunca ona bakmıştım.

"Burada kalacağız sanırım"

Chan onaylamış bir ses çıkarmış ve hücreleri teker teker gezmeye başlamıştı.

"Ranzalar sağlam üst katda iyi. Kızlar siz yukarıdaki büyük hücrede kalın üç tane ranzası var rahat sığarsınız. Diğer hücreler iki kişilik zaten bizde bölüşürüz."

Biz kafamızı sallamış ve karşımızda duran sarmal demir merdivenden çıkmaya başlamıştık. Ayak seslerimiz aşağıya yankılanırken demir yolun en sonuna gitmiştik. Geniş bir hücre karşılamıştı bizi. Chan'ın dediği gibi üç tane ranza vardı. Sırtımızdaki çantaları boş kalan bir yatağa bırakmış ve ranzalara yerleşmiştik. Ben tek başıma al katta çantalar olan ranzada yatacaktım. Chaeryoung ve Yeji bir ranzaya Yuna ve Jisu bir ranzaya yerleşmişti. Biz kendi halimizde sohbet ederken Seungmin demir parmaklıklara hafifçe vurmuş ve dikkatleri üstüne çekmişti.

RISING| SKZ × ITZY (DÜZENLENİYOR)Where stories live. Discover now