Bölüm 2: Arkadaş

2.8K 330 257
                                    

Ben Yuna'nın arkasında elimde sopa ile sessiz sedasız yürürken çantamdaki kırık pusulayı çıkardım. Bir yandan Yuna'yı takip ederken bir yandan da pusulaya bakıyordum.

Yuna bana seslendiğinde pusulayı paltomun cebine koymuş ve yüzüne bakmıştım.

"Yanımda dur, buralarda kaybolmak çok kolay."

Dediğini yaptım ve yavaş adımlar ile yanına gittim. Büyük bir plazanın girişindeydik. Ama dışarıda bakıldığında kesinlikle terk edilmiş görünüyordu. Sağlam camı yoktu. Bulunduğumuz arka kapının üzerinde ise pençe izleri vardı. Birşey buraya girmeye çalışmış ama becerememişti.

Korkuyla paltoma sarınırken Yuna kapının yanındaki tuşlardan birine basmıştı. Biz beklerken hava kararmaya başlamış ve iyice soğumuştu.

Tiz bir ses duyduğumda Yuna kapıyı ittirmiş ve içeri geçmişti. Ben arkasından paytak adımlar ile yürürken etrafıma bakınmıştım. Ampüller çalışmıyordu. Duvarlar dökülmüş heryerde fare pisliği vardı. Kafamı sağa çevirdiğimde ağlamama ramak kalmıştı

Ağzımı kapatıp sessizce ağlarken Yuna beni fark etmişti.

"Korkunç, değil mi. Herkes bununla yaşamanın bir yolunu buluyor yakında sende bulacaksın."

Omzumu sıkmış ve beni çekiştirmeye başlamıştı.

Küçük bir çocuk duvara yaslıydı. Kan revan içindeydi. Kemikleri görünüyordu. Fareler yemişti. Hayatta kalanlar gerçekten böyle öldürülmek zorunda mıydı?

Ağlamamak için kıvranırken bir demir kapıya varmıştık. Ben gözlerimi ve burnumu paltoma silmiş ve kızarık suratımla beklemeye başlamıştım.

Hiç kimse. Ama hiç kimse böyle ölmeyi hak etmez ve istemezdi. Bu kişi azılı bir suçlu olsa bile. Gördüğüm şeyler hafif değildi. Ama zamanla herşey değişiyordu. Duygular bile.

Ben yere bakarken demir kapı yavaşça açılmıştı. Kafamı kaldırıp ve kapıyı açan kişiye baktım.

Saçlarını tepeden bağlamıştı. Şekilli dudakları ve gözleriyle yine çok güzel bir kızdı.

Ben ona bakarken Yuna beni tanıtmış ve kolumdan tutup beni içeriye çekmişti. Kız kapıyı kapatıp elini uzatmıştı.

"Choi Jisu"

"Shin Ryujin"

Elini sıkmış ve içimden gelen ağlama isteğini iyice bastırmıştım. 

İçerisi sıcacıktı. Yuna çantasını yere bırakmış ve benimkini de omzundan çekip almıştı. Terlemeye başladığımda paltomu çıkarıp çantamın üzerine atmıştım.

Jisu bana gülümseyerek bakarken bende ona gülümsemiştim. Kulağıma;

"Eğer kapıda gördüklerin yüzünden bu haldeysen ağla. Seni yargılamayız. Hepimiz ağladık çünkü. Ve eğer seversen çilekli puding var."

Duyduklarım ile gülümsemiş ve ilerlemeye devam etmiştik. Krem rengi duvarlardan oluşan bir koridordan geçiyorduk. Dışarının aksine burası oldukça temizdi.

Kızlar önde ben arkada büyük bir salona girdik. Pek görememiştim ama kadife gri koltuklar ve ortada bir sehpa vardı. Ve koltuklarda iki kız daha oturuyordu.

Yuna ve Jisu koltuklara kendini atınca şaşkınlıktan ayakta kalmıştım. Ellerimle oynamaya başlamıştım ama önümde gördüğüm kemikli el duraksamış ve kafamı kaldırmıştım.

Çekik gözleri ve ince dudakları vardı. Bu kızların hepsi çok güzeldi.

"Hwang Yeji"

Sıcakkanlı bir ses tonuyla söyleyişi beni rahatlatmıştı.

RISING| SKZ × ITZY (DÜZENLENİYOR)Where stories live. Discover now