59* Uslu Durmayacak / 1.Kısım

6.1K 427 62
                                    

Merhaba güzel okuyucular,
Okuyacağınız bölüm, çok uzun ve yoğun olan 59. bölümün (yarısı henüz hazır olamadığından ve sizleri zaten iki hafta bekletmiş olmanın hicabından ötürü) ikiye bölünmüş hâlinin ilk kısmıdır. Keyifli okumalar dilerim, geri dönüşlerinizi  bekliyorum, görüşmek üzere :)

*

"Düşünmek istemiyorum. Düşünmek istemediğimi düşünüyorum. Düşünmek istemediğimi düşünmemem gerek. Bitmek bilmeyecek mi bu?"

Jean Paul Sartre

*

 Zaman geçtikçe ben endişeden erirken, Antonio odaya dün geceki halinden eser kalmamış olarak girdi. Aksine alaycı bir ifade takınmıştı ama artık onu tanıyordum. Bu yapmacıktı.

Geceyi burada saniye saniye sayarak, ayakta kabuslar görerek geçirmiştim ve bir damla uyumamıştım. Ekibin kalanı benimle olmasına rağmen Antonio, sanki burada fazla kalmamaya özen gösteriyor gibiydi. Bir çeşit kendini alıştırmaydı belki de bu. Bu sandalyenin boş, iplerin yerde uzanır olduğu zamana.

"Ne güzel bir sabah!" dedi Antonio kollarını iki yana açarak, neşeyle gülümsüyordu.
Masaya yaklaşıp bir meyve suyu şişesini açtı,

"Naber Maite, aramız iyi mi tatlım?"

Onunkinin eşi bir gülümsemeyi yüzüme yerleştirdim, sahici ve alaycıydı. Gülümsemesinin iyi bir oyun olduğunu bildiğimi hissettirmek istemiştim.

"Arası bizden iyi olan iki insan daha olamaz"

Bir kahkaha attı, "Ne kızsın ama!" eğilip hafif bir reverans yaptı, "Grazie signora!"
Sonra da gülerek döndü ve Riccardo'yu buldu, onu uzaklaştırıp bir şeyler konuşmaya koyulurken onları izledim.

Sıkıntı içinde başımı çevirip etrafa bakınca bana sabitlenmiş iki kuvvetli bakışla karşı karşıya geldim. Fred ve Wayne hemen gözlerini kaçırıp oyalanacak bir şey bulmaya çalışırken son derece tedirgin göründüler.

"Ne var?" dedim. "Bana karşı serçeler gibi ürkek davranmanız hiç hoşuma gitmiyor söyleyeyim"

Fred elini ensesine götürüp yüzünü buruşturdu,
"Pek...iyi... görünmüyorsun yani..."

"Bitkin ve endişeli" diye tamamladı Wayne sözünü. Fred birden atıldı,

"Sana acı çektirmek biraz tuhaf oldu."

"Bir ajan olduğum için mi?"

Fred sırıttı,

"Hiç ilgisi yok. Asla zayıf duruma düşmez gibi göründüğün ve de tabi patronun nişanlısı olduğun için. Antonio sana çok değer veriyordu"

"Antonio evlenecek kadar değer verdiği bir kadını öldürecek mi merak ediyorum"

"Yapsa da hoşnut olmayacağı kesin"

"Antonio yaptıklarından kolay kolay pişman olmaz dostum"

"Başka şansı yok çocuklar" dedim alaylı, kıyıdan bir gülüşle. Niye güldüğümü ya da her ikimizle de alay eden bu cümleyi niye kurduğumu bilmiyordum ama bu tavır rahatlamanın yanında tuhaf bir mutluluk da getirmişti.
Mutluluk umudu getiriyordu, umut mutluluğu. Birbirlerine ikiz kardeşler gibi bağlıydılar ve neyse ki birbirlerini bırakmıyorlardı.

İkisinin de yüzü ciddileşti, Fred sertçe dedi ki,
"O burnu havada, takım elbiseli dallamaların içinde sana bu değeri veren başka bir adam bulabilir miydin kızım? Geç olmadan değerini bilsen iyi olurdu"

Sattlerce gerilmiş olan kaşlarım çatıldı, kızarmış olduğunu hissettiğim gözlerim kısıldı meydan okuyarak. Dudaklarımı aralayıp kenetlenmiş dişlerim arkasından konuştum,

"Görünen o ki takım elbiseli dallanmalar benden hoşlanıyor" fevri bir hareketle, başımla Antonio'yu işaret ettim. Bana çok daha kıymetli bir değeri ben istemeden veren bir adam bulmuştu beni. Ben değil o bulmuştu. Onun değerini geç de olsa anlamış olmama şu anda ölesiye minnettardım.

Fred yüzü sinirle kızararak hareketlendi ama Wayne kolundan tutup yerinde sabitledi onu. Bu kadar soğukkanlı ve olgun davranması takdiri hak ediyordu.

"Çeneni kapat bence, ileri gidiyorsun"

Gözlerimi kapadım, başımı sağ omzuma yatırdım. Antonio ve Riccardo'nun fısıltılarını duyuyordum.

"Sen yap Riccardo" dedi Antonio köşede.
"Ben silahı elime alırsam işi bitirmeden bırakmam, o yüzden almaya korkuyorum."

Maite'i, Ambra'yı öldürmek istemiyordu. Muhtemelen hâlâ seviyor olduğu kadını öldürmeyi istemezken diğeri bunun için tereddütlü bile görünmüyordu.

"Bana bırak patron" dedi. "Artık kızı konuşturup halledelim şu işi"

Antonio bana düşünceli bir bakış attı, dakikalar sonra yanıma geldiğinde,

"Kollarım ağrıyor" dedim yavaşça.

KUM *[Tamamlandı]Where stories live. Discover now